1500 HARBİYELİNİN MACERASI, Atsız

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 20.02.2009

AHLAKÎ ADALET

 

Herkesin çok sağlam karakterli, yüksek ahlâklı olmadığı bir gerçektir. Yüksek karakterli insanlar hangi şarlar içinde kalırlarsa kalsınlar yurtlarına ihanet etmezler. Fakat karakteri zayıf olandan sinirleri zayıf olana kadar derece derece bir çok insanlar ihanet etmeseler bile topluma küserler, köşeye çekililer, bir ruh hastası olarak yurt için ebediyen kaybedilmiş insanlar haline gelirler. Onları bu hale gelmesine sebep olanlar suçludur. Memlekete fenalık etmiş kimselerdir.

Bu yazı peşrevinden maksadım henüz kanamaktaki yara olan bir konuya değinmek, 1500 Harbiyeli hakkında, hele bunların içinde hapis hayatı yaşayan talihsizler hakkında birkaç söz söylemektir. Onlardan gazete sütunlarında biraz bahsolunduktan sonra bermutat hepsi unutuldu ve boynu bükük 1500 genç kendi kaderleriyle baş başa bırakıldı.

Onlar “emre itaat” prensibi ile arkadaşlık ve mertlik zihniyeti ile yetiştirilmişler, arkadaşlarını yalnız bırakmayı en büyük utanç saymışlardır.

Alarm verildiği zaman bu 1500 genç, silah başı edecek yerde her biri bir bucağa sıvışıp kaçsaydı acaba makbûl mü sayılacaklardı? Bugün subay olmaya lâyık görülmeyen bu çocuklara o zaman bölükler ve taburlar emanet edilebilecek miydi?

21 Şubat’ın da, 20 Mayıs’ın da olacağı biliniyordu. Burada bir suçlu varsa bu 1500 çocuk değil, ayaklanmaların yapılacağını bildiği halde tedbir almayan, Talat Aydemir’le yakınlığı olanları Harp Okulunda ve Ankara’da bırakan o zamanki hükümettir. Mahkemenin berat ettirdiği gençleri Harp Okulundan çıkarmak çok mu demokratiktir? Yıllardır sivil zihniyetin dışında, disiplin ruhu ile yetişen bu gençleri alabildiğine hürriyet içinde yaşayan üniversitelerin şurasında, burasındaki boşluklara, gediklere yerleştirerek görev yaptığına inanmak bile bile aldanmadan başka bir şey değildir. Bunlar arsında maddî imkânsızlıklar dolayısıyla yüksek öğrenimini bırakanlar bir haylidir ki bu da yrı bir toplum yarasıdır.

Fakat hapiste olan Harbiyeliler, daha büyük bir yaradır. Bütün siyasî davalarda olduğu gibi piyango onlara isabet ettiği için içeridedirler. Aralarında orta öğrenimini büyük güçlüklerle yapan, tahsil parasını sağlamak için tatillerde, hatta okul sürelerinde, akşam vakitlerinde çalışarak Harp Okulu’na kadar yükselenler vardır. Şimdi bu Harbiyelilerle azgın bir denizde saatlerce yüzerek karaya ulaşan fakat bastığı toprak parçasının çöktüğünü gören bir insan arasında ne far var?

Diyelim ki bunlar, kaçınmak mümkün olmadığı için yapılıyor. Fakat bir de önlenmesi elimizde olan şeyler vardır ki onları yapmamak millî bir suç olur. İnsanları kendi devletinden soğutan her haksızlık millî bir suçtur. Bugünlerde böyle bir davranış Balıkesir  Cezaevindeki 21 eski Harbiyeliye karşı yapılmıştır. Bu 21 kişi, normal bir cezaevi olan bu binada, yaklaşan tahliyelerinden sonra girmeyi tasarladıkları fakülteler için fikrî hazırlık yaparak, okuyarak ıstıraplarını azaltmaya çalışıyorlardı. Birdenbire gelen bir emirle Bigadiç, Sındırgı, İvrindi, Dursunbey ilçelerine  beşer kişi, Kepsut’a da bir kişi olmak üzere dağıtıldılar. Sebep bir disiplinsizlik yapmaları değil, yeni infaz kanununa göre Balıkesir Cezaevinin yalnız hırsızlara tahsis olunması…

İnsafın o yerde namı yok mu?

Hırsızlar yani ahlâksızlar müşahede altında bulundurulacak diye ihtilâlciler yani yiğit kişiler, yahut buyruğa baş eğen askerler yani ahlâklı gençler gayrı sıhhî, gayrı insanî yapılara dağıtılacak. Hele arkadaşlarından ayrılarak Kepsut’a tek başına gönderilen o garip genç kim bilir hangi it uğursuzların yanında çile dplduracak.

Soğuk  ve rutubetin başladığı bu günlerde bu 21 genci sığındıracak bir yer mi yok? 15 milyarlık bütçesi olan devlet, tesadüflerin mağdur ettiği bu talihsizlerin sağlığını korumak, onların kaybolmasına engel olmak için birkaç bin liralık bir masraf yaparak bunları insan gibi yaşayacakları bir binaya götüremiyor mu? Bütçe imkânsızlığı mı? mebus maaşlarına zam için 40 milyon liralık tahsilat ne kolay kabul edilmişti!...

Bu satırlarımla Adalet Bakanına hitap ediyorum:

Sayın Bakan: Büyük vaatlerle iş başına gelmiş bir hükümetin üyesisiniz. Bir haftada 3 maddelik bir kanun çıkararak bu çocukların tahliyesini sağlamaz mısınız? Bu gençlerin millet ve vatana bağlılıklarından kimsenin şüphesi olmazsa da uğradıkları haksızlıklar dolayısyla yarın aralarından birkaç sapıtmış kimse çıkarsa bunun günahı onları bu hale getirenlerle son aylarını o berbat yerlerde geçirmek emrini verenlerde ve bu arada sizde olacaktır…

*  *  *

Bu çocukların gizli kalmış ıstırapları, yüzyıllardan beri çekilenlerin bir özetinden başka bir şey değildir. Ufak bir himmetle bunları dindirmek mümkünken bunu yapmayıp tıpkı dalaşan köpekler gibi insanların birbirini yemekle ömür tüketmesi, bunu görev sayması insanlık için yüzkarası bir kepazelikten başka bir şey değildir.

İnsanlığı utanç haline getirenler utansın…

Ötüken, 22 Kasım 1965

 

Atsız Hoca’nın, 44 sene evvel yazdığı, beni ziyadesiyle içlendiren ve düşündüren makalesini yukarıda sundum.  Bahsedilen 1500 Harbiyeli bugün, neredeler acaba? Neler yapıyorlar

İsmail Hakkı Cengiz


Arşiv

Tarih: 20.02.2009 Okunma: 935

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?