Elbette futbol, basketbol, voleybol
takımları makine değil. Takımların
oyuncuları da makine dişlileri veya parçaları değil. Her takımdan, her
oyuncudan hep aynı yüksek performansı beklemek insanî olmaz. Bütün insanlar
gibi, onlar da düşecek kalkacak, bazen mucizevî başarılara imza atacak, bazen
de hiç beklemediğimiz kadar, kendilerine yakıştıramadığımız kadar başarısızlık
gösterecekler.
Bazen, bir takım haftalarca, hatta
aylarca galibiyet yüzü görmeyebilir.
Bir türlü galip gelemezsiniz. Artık, başarıya inancınızı kaybedersiniz. O zaman,
maneviyata sarılmaktan başka çareniz kalmaz. Moral bulmanız, kendinize ve
takımınıza inancınızı tazelemeniz gerekecektir.
Boluspor
futbol takımında haftalar süren başarısızlığın, 1 dua ile giderildiğini geçen
yıl görmüştük. Bu sefer de yine Bolu’nun bayan voleybol takımında tam 10 hafta
süren bir mağlubiyetler zinciri vardı. Devreye, geçen sene futbol takımı için
dua eden emekli imam Lütfi Hoca
girdi. Duayı, Kanal7’de bile gördük.
Sanırım, vermeyen kanal kalmadı. Evet, insana komik geliyor, oyuncular
kendilerini gülmekten alıkoyamıyorlar. Fakat duada dikkat çeken çok önemli bir
husus var: Hocanın içtenliği ve
inanmışlığı. Nitekim duadan sonra kızlar yenilgi zincirine son vererek
11’nci haftada galip geldiler. Lütfi Hoca’nın inancı mutlaka onları da
etkiledi. Bu olay bir kere daha gösterdi ki, iman gücü olmadan sadece fizik
güçle zafere ulaşamak mümkün değil!
* *
*
DİPTE ÜMİT IŞIĞI, ZİRVEDE
HAYAL KIRIKLIĞI
Geçen
hafta sonunda, Süperlig’de zirveye ortak olan 3 takımın, dipteki takımlarla
maçı vardı. Trabzon evinde Denizli’yi konuk etti ve düşme hattında bulunan
Denizlispor’dan 2 gol yiyerek 3 puanı kaptırdı.
Galatasaray,
yine kendi evinde, ligin en sonundaki Kocaelispor’dan tam 5 gol yiyerek ve
ancak 2 gol atabilerek, 3 farklı bir mağlubiyet aldı.
Fenerbahçe
ise deplasmanda, Gençlerbirliği’ne 1-0 yenilerek evine puansız döndü.
Bu
sonuçlarla tepedeki üç takımda ve takımların taraftarları arasında derin bir
hayal kırıklığı yaşandı. Camialar karıştı. Tabii Trabzonspor’un durumu gayet
iyi olduğu için sular çabuk durulacaktır. Ama Fener’de ve Galatasaray’da hem
teknik adamların, hem de yönetimlerin istifaları istenmektedir. Galiba,
Sarı-kırmızılı ekip teknik direktör Skibbe’nin işine son verme kararı aldı.
Bizce yanlış yapılıyor. Şurada, 3 gün sonra UEFA kupasında maçı olan bir
takımı teknik direktörden yoksun bırakmak, “nehir geçerken at değiştirmek”
akıllıca bir iş değil! Yine de hayırlı olsun, diyoruz. Herhalde, Haci ile
anlaşacaklar!
Bakalım sarı-laciverti ekip de
Aragones’le yollarını ayıracak mı?
Tabii biz, her iki takım yöneticileri ve taraftarına, futbolcuların hiç mi
kabahati yok, sorusunu yöneltmek istiyoruz. Futbolcularda bir yoğunlaşma, bir
inanç, bir takım ruhu var mı?
Bir-iki
başarısız sonuca bakıp da takım ve oyuncuların üstünü hemen çizmek doğru değil.
Mühim olan, uzun vadede gösterdikleri oyun gücü, azim, kararlılık, takıma ve
taraftara verebildikleridir.
* * *
Bu
arada, Trabzon’u Tarbzon’da 2-0’lık net bir skorla yenen Denizli’yi ve Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de 5-2’lik bir skorla
yenen Kocaeli’ni yürekten kutluyoruz.
Galatasaray’a dört gol birden atarak, haftanın yıldızı unvanını almaya hak
kazanan Taner’i de ayrıca tebrik
ediyoruz.
* * *
Haftanın kazançlı ekipleri Beşiktaş ve
Sivasspor gözüküyor. Deplasmanda
Gaziantepspor’u 3-0 gibi net bir skorla yenen Beşiktaş için bir lafımız yok.
Fakat kendi sahasında, Eskişehir’i 1-0’la güç bela geçen Sivasspor ecel terleri
döktü. Üstelik Eskişehirspor’un 2 penaltısı ki, bunlardan 1’inin penaltı olduğu
konusunda Sivas’ın teknik direktörü Bülent Uygun bile hemfikir!
Geçen
hafta ligde ilginç sonuçlar alındı. Pek çok takım ters köşeye yattı. Yalnız
Galatasaray’ın penaltısını kullanan Baros’un topa vuruşunu iyi takip eden
Kocaeli kalecisi Kılıçarslan doğru
köşeye yattı ve topu tuttu. Durum 3-2’yken yaşanan bu hadise belki de
farklı galibiyetin alınmasındaki en önemli etken oldu.
Haftanın
sonuçlarından çıkan ders; en kuvvetli gözüken takımlar bile yenilmez değildir,
ligin dibindeki takımlar da mahalle takımları değiller. Her zaman, çantada
keklik gibi görülmemeleri gerektiğini ispat ettiler.
Arşiv