Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Büyük şehirlerde kısa bir süreliğine de olsa, aracınıza park yeri bulabilmek, bulsanız bile aracınızı park edebilmek, yakındaki bir dükkan veya konut sahibinin engel olmak yerine size yardımcı olduğunu görmek mucizedir.
Bir taksi, dolmuş veya otobüs şoförünün, araçta yolcular varken, kanun yasakladığı halde, direksiyonda sigara içmediğini görebilmek mucizedir. İçtikleri sigaranın küllerini ve izmaritini pencereden caddeye atmayıp da kül tabağına koymaları mucizedir. İzmir veya İstanbul’da, muhtemelen bütün şehirlerde, bir taksi veya dolmuş sürücüsünün, aracını bir dakikadan daha uzun bir süre kornaya basmadan kullanabilmesi mucizedir.
Memlekette temiz bir cadde veya sokak görmek, hasbelkader böyle bir sokak olsa bile güzel insanlarımız tarafından kirletilmeden, yarım gün temiz kaldığına şahit olabilmek mucizedir.
Çocuğunuzu, zorunlu olan ilköğretime bile harç vermeden kaydettirebilmek mucizedir. Öğretim süresi boyunca, okul yönetiminin, “bağış” adı altında bir dizi istekte bulunmaması mucizedir. Bu bağışların nereye kullanıldığı konusunda yönetimin öğrenciye ve velîlere açıklama yapması mucizedir. Sadece okul yönetimlerinin değil, camiler dâhil bağış kabul eden bütün kurumların, toplanan paraları nasıl harcadığı konusunda bilgi vermesi mucizedir.
Bütün ilköğretimdeki öğrencilerin OKS’de (Anadolu Liseleri kalktığına göre neden böyle bir sınav yapılıyorsa?), liselerdeki öğrencilerin üniversite sınavlarında dershaneye gitmeden veya özel ders almadan başarılı olması mucizedir.
Pazaryerlerinde iki kefeli teraziyle tartı yapan esnafın terazilerinin kefelerini dengede görebilmek mucizedir.
Yukarıda yakındığım problemlere bir yetkilinin müdahale etmesi, ilgili kişilerden hesap sorması mucizedir. Bir devlet adamının(!), bu problemleri ciddiye alıp çözmeye niyetlenmesi, hele hele kararlılık göstermesi mucizedir.
Yukarıdaki sorunlardan mustarip olan vatandaşların sızlanma veya dedikodu etme yerine ilgili makamları göreve davet etmesi, bir şikâyet dilekçesi yazması tarihe geçecek bir mucizedir.
Cennet vatanımızda, insan onuruna yakışır bir hayat standarda yaşayabileceğimiz günleri görebilmek mucizedir.
…
Efendim, bunları içinizi karartmak için yazmadım. Ben, karakter olarak iyimser bir insanım, geleceğe bakış konusunda da iyimserim. Her şeye rağmen geleceği parlak görüyorum. Ve ben mucizelere inanıyorum. Hatta mucizenin bir vakıa olduğunu biliyorum. Bir gün Türk insanının da yaşamakta olduğunun şuuruna varacağını, yazıyı keşfedeceğini, okuyacağını, hatta yazacağını biliyorum. Dağınıklığın, bencilliğin bir felaket olduğunu, 1.000 yıl önceki Selçuk Atasının “Birlikten kuvvet doğar” sözünün anlamını kavrayacağını biliyorum.
Her ne kadar Namık Kemal,
Görmeden ölürsem millette ümid ettiğim feyzi,
Seng_i kabrime yazsınlar vatan mahzun, ben mahzun.
Demişse, Bolayır’daki mezar taşına bu beyit yazılmışsa ve aradan 120 sene geçmişse de…
Ben umudumu hiç kaybetmiyorum.
Çünkü hayatın kendisi, başlı başına bir mucize değil mi?
BİR DUA (Fatma Gökmen’den)
Allah'ım!
Bizlere
öyle bir kalp ver ki,
Sadece sevginle çarpsın,
Bizlere öyle göz ver ki,
Senin nurunla baksın,
Bizlere öyle beden ver ki sana şükretmekte, sana
zikretmekte mürekkebi tükenmeyen kalem olsun.
İki Şey (Utku Çelebi’den)
İki şey “Kalitesiz İnsan” Özelliğidir:
Şikayetçilik
Dedikodu.
Zühal Yıldızından
Öğretmenim
Bilgilerin
önünde,
Her canlının ömründe,
Çocukların
gönlünde,
Öğretmenim sen varsın.
Tarihteki
izlerde,
Uzaydaki yüzlerde,
Ay'ı gören gözlerde,
Öğretmenim sen varsın.
Uçaklarda,
fantomda
Korku saçan atomda,
Her bilginin altında,
Öğretmenim sen varsın.
Ordularda, taburda
Denizaltı, vapurda
İyilikte, sabırda
Öğretmenim
sen varsın.
İlaçların içinde,
İnsanlığın
gücünde,
Her şeyde bir biçimde,
Öğretmenim
sen varsın.
Necmi Uçar