İstanbul’da
oyların yüzde 50’den fazlasını alarak başkan seçileceğini iddia eden AKP adayı
Kadir Topbaş, anketlerde yüzde 42 civarında gözükünce bozulmuş. Anket
şirketlerinin, halkı manupüle ettiğini,
Kılıçdaroğlu’nu şişirdiğini söylüyor.
Haklısınız. Biz
de aynı şeyi söylüyoruz. Anket yapanlar seçmeni bir veya birkaç partiye doğru
yönlendirmek istiyor. Fakat siz, kendinizden eminseniz, yüzde 50’den fazla oy
alacağınıza inanıyorsanız niçin öfkeleniyorsunuz ki?
Pek emin değilsiniz, galiba!
***
GÖKÇEK’İN ÜMİDİ ÜLKÜCÜLER
Seçime çeyrek
kala, Ankara belediye başkanı ve AKP adayı Melih Gökçek’te bir ülkücü aşkı
peyda oldu. “Aşk” dediysek, mecazî anlamda, yanlış anlaşılmasın, “vatan aşkı”,
“vazife aşkı” gibi… Yani aşırı tutkunluk...
Gökçek; ülkücüleri ne kadar çok sevdiğini, daha
önceki seçimleri onlar sayesinde kazandığını, kendisinin de çok eskiden beri,
ta çekirdekten ülkücü olduğunu söylüyor. Ülkücülerle yaptığı toplantının
görüntülerini medyaya verdikten sonra, onların desteğini aldığını ilave ediyor.
Bu gelişme
üzerine ülkü ocakları da bir açıklama yaptı. Açıklamada, şu görüşlere yer verdi:
“Ülkücüler; Türkiye'nin her bölgesinde, siyasi arenadaki temsilcisinin MHP
olduğu bilinciyle partisinin ve teşkilatının belirlemiş olduğu adaylara sahip
çıkmakta ve desteklemektedirler.
O halde; hem ülkücü olduğunu iddia edip hem de malum şahsı destekleyen,
onun siyasetine alet olan ne idüğü belirsiz insanlar kimlerdir? Bu insanlar,
meydana çıkıp kendilerini ifade ederlerse, gerek Ülkücü Hareketin mensupları ve
gerekse aziz milletimiz kendilerini yakından tanımış olur.”
Bu açıklama
üzerine, tabii biz de merak ediyoruz. Memlekette yeni ülkücüler mi türedi?
Gökçek ülkücüleri!
***
Sayın Gökçek, o
toplantıda, kendi ağzından dinlediğimiz şu sözleri de söylüyor: “Benim için makam önemli değil! İnansam ki,
MHP adayı Mansur Yavaş kazanacak, hemen adaylıktan çekilirim. Yeter ki
Karayalçın Kazanmasın. İster inanın ister inanmayın! Şerefim üzerine söylüyorum.”
Biz de diyoruz
ki, bu sözlerde zerre miktar samimiyet varsa, Sayın Gökçek hemen adaylıktan
çekilmelidir. Çünkü maksat, bir sağ adayın kazanması ise; “Ben, Ankara’da 1’i Keçiören olmak üzere tam 4 dönem belediye
başkanlığı yaptım, rekorlar kitabına girdim. Bir dönem de milletvekilliği
yaptım, makama, şana-şöhrete doydum. Hizmet sırası şimdi Mansur Yavaş’ta!”
diyebilecek erdemi gösterebilmelidir.
Tabii biz, “asla Karayalçın olmamalı” falan
demiyoruz. O da bu memleketin evladı. Biz beğenmiyoruz ama Ankaralı kendisine teveccüh
ederse, bizlere sadece karara saygılı olmak düşer.
Önceki
yazılar
Tarih:10.03.2009 Okunma: 707
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
Seyfeddin Karahocagil
13.02.2009 - 17:24
Muhterem Kardeşim Bugün gine ele elınıp yazılması ve üzerinde düşünülmesi ve de İyice anlaşilması, hem de anlatılması gereken bir konuyu ele almışsınız. Tebrikler.Ah şu memleketin O kocalak gazetelerinin kartaloz Yayın müdürleri ve köşe yazarları sizin gibi tarafsız ve sizin gibi Hür ve sizin kadar vatanperver olsalar, Birçokşey rayına oturur.
Bir zamnanlar bakanın biri Adalet bakanlığına 8000 personel alırken ne demişti. "Ben benim görüşümde olanları almıyacaktım da, felan görüşte olanları mı alacaktım" İşte o zamandan şimdiye kadar ben hiçbir kuruma güvenmediğim gibi yargı kurumlarına da güvenemiyorum. Anayasa mahkemesindeki hakimler bile birbirine zıt iki görüş ortaya koyuyorlarsa en büyük mahkem de bile Sizin bizim ayrılığı olmuyor mu.
Deveye boynun eğri demişler "Nerem doğru ki..."
Seyfeddin Karahocagil
13.02.2009 - 17:38
Değerli kardeşim.
Gine öyle bir önemli konuyu ele almışsın ki. Yazılması, okunuşulması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
Bu ülkede Bir Adalet Bakanı. Bakamlığına 8000 personel aldığında, "Ben kendi görüşümde olanları slmayacaktım da Felan görüşte olanları mı alacaktım." Dediğinden beridir benim yargı bağımsızlığına da inancım kalmadı.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında bile birbirine zıt iki görüş çıkıyorsa. Demekki burada bile sizin, bizim olma şüphesi var.
Deveye demişler ki neden boynun eğri, nerem doğru ki demiş.
Benim hâla anlamadığım ve üzüldüğüm şey şu. Vatandaşın birinci, ikinci, üçüncü hatta dördüncü sınıfının olması ve bu, medyamız tarafından da müdafaaa edilmesidir.
Doğrudur. tutuklama esnasındaki muamele yanlıştır. Ama bu yanlış hep sürüp gelmekte. Neden bir takım ekâbir lere uygulanın ca rahatsız olunuyor. Bu memlekette herkesin görevi kutsal ve fert en az diğeri kadar saygıdeğerdir. Hiç kimse kendisini görevi sayesinde diğer vatandaştan daha üstün ve önemli sanmamalıdır. İşte gerçek eşitlik te budur..
Selam, sevgi ve saygılarimla..
ÖZGÜR DENİZ
13.02.2009 - 17:43
NİCE KÜÇÜK ŞEYLER NİCE BÜYÜK ŞEYLER ANLATIR ASLINDA. AMA BU BAKABİLMEYE VE BAKARKEN GÖREBİLMEYE BAĞLIDIR. TEŞEKÜRLER CANIM ABİM . UMUTLA MUHABBETLE.SAYGIYLA
Muhterem Kardeşim Bugün gine ele elınıp yazılması ve üzerinde düşünülmesi ve de İyice anlaşilması, hem de anlatılması gereken bir konuyu ele almışsınız. Tebrikler.Ah şu memleketin O kocalak gazetelerinin kartaloz Yayın müdürleri ve köşe yazarları sizin gibi tarafsız ve sizin gibi Hür ve sizin kadar vatanperver olsalar, Birçokşey rayına oturur.
Bir zamnanlar bakanın biri Adalet bakanlığına 8000 personel alırken ne demişti. "Ben benim görüşümde olanları almıyacaktım da, felan görüşte olanları mı alacaktım" İşte o zamandan şimdiye kadar ben hiçbir kuruma güvenmediğim gibi yargı kurumlarına da güvenemiyorum. Anayasa mahkemesindeki hakimler bile birbirine zıt iki görüş ortaya koyuyorlarsa en büyük mahkem de bile Sizin bizim ayrılığı olmuyor mu.
Deveye boynun eğri demişler "Nerem doğru ki..."
Seyfeddin Karahocagil
13.02.2009 - 17:38
Değerli kardeşim.
Gine öyle bir önemli konuyu ele almışsın ki. Yazılması, okunuşulması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
Bu ülkede Bir Adalet Bakanı. Bakamlığına 8000 personel aldığında, "Ben kendi görüşümde olanları slmayacaktım da Felan görüşte olanları mı alacaktım." Dediğinden beridir benim yargı bağımsızlığına da inancım kalmadı.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasında bile birbirine zıt iki görüş çıkıyorsa. Demekki burada bile sizin, bizim olma şüphesi var.
Deveye demişler ki neden boynun eğri, nerem doğru ki demiş.
Benim hâla anlamadığım ve üzüldüğüm şey şu. Vatandaşın birinci, ikinci, üçüncü hatta dördüncü sınıfının olması ve bu, medyamız tarafından da müdafaaa edilmesidir.
Doğrudur. tutuklama esnasındaki muamele yanlıştır. Ama bu yanlış hep sürüp gelmekte. Neden bir takım ekâbir lere uygulanın ca rahatsız olunuyor. Bu memlekette herkesin görevi kutsal ve fert en az diğeri kadar saygıdeğerdir. Hiç kimse kendisini görevi sayesinde diğer vatandaştan daha üstün ve önemli sanmamalıdır. İşte gerçek eşitlik te budur..
Selam, sevgi ve saygılarimla..
ÖZGÜR DENİZ
13.02.2009 - 17:43
NİCE KÜÇÜK ŞEYLER NİCE BÜYÜK ŞEYLER ANLATIR ASLINDA. AMA BU BAKABİLMEYE VE BAKARKEN GÖREBİLMEYE BAĞLIDIR. TEŞEKÜRLER CANIM ABİM . UMUTLA MUHABBETLE.SAYGIYLA