Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dünyada 1 yılı aşkın bir süredir,
Türkiye’de de hemen hemen 6 aydır “kriz” konuşuluyor. Daha doğrusu, dünyada
konuşuluyor da Türkiye’de “var mı, yok mu” diye tartışılıyor.
Dünyada yaşandığı kesin olan hadisenin
bizim ülkemizde ne vaziyette olduğu belli değil! Tabii herkesin yaşadığı bir muhit
var, gördüğü, şahit olduğu durumlar var. Bununla birlikte hepimiz
yanılabiliriz, abartabiliriz.
Peki, doğruyu kim söylüyor? En isabetli
teşhisi kim koyuyor?
Kim söyleyebilir, kim koyabilir? Elbette bütün
bilgilerin, verilerin, tahlillerin kendisine aktığı Sayın Başbakan. Kurban
Bayramı sonrasında ne demişti: “Ben bu
ülkenin doktoruyum. Teşhisi ben koyarım!” nitekim koymuştu; “Bütün kurbanlıklar satıldığına göre kriz
yoktur!”
* * *
Şimdi, aradan 3 ay geçti. Elbette istatistikler,
ekonomi istihbaratları saniye saniye Sayın Başbakan’a geliyor.
Öte yandan, bir seçim arifesindeyiz. Sayın
Başbakan son 2 ayda, tam 57 ili gezdi. Ülkenin dört bir tarafını havadan,
karadan, denizden, seçim otobüsünden ve makam aracından gördü. Meydanlarda kalabalıklarla
konuştu. O sordu kalabalıklar cevap verdi. Bu vaziyette, memleketin durumunu “ülkenin
doktoru”ndan daha iyi kim bilebilir?
Dolayısıyla, “kriz” konusunda Sayın
Başbakan’ın sözlerine itibar etmeliyiz.
57’nci açık hava toplantısında, Bolu’da
neler söyledi?
Şunları: “Dalgaya rağmen ayakta duruyoruz. Evvelallah biz sarsılmadık. Aynısını
söylüyorum. Evet, teğet geçecek. Kriz bizi teğet geçecek. En az zararla bunu
atlatacağız.
Efendim, bak şu kadar tekstil fabrikası
kapanmış, şu olmuş, bu olmuş. Abarttıkları gibi de büyük bir şey yok ortada.
Bunu da söyleyeyim.”
Ve noktayı koydu:
“Yani
işini bilmeyen başarısız varsa, kapanmış da olabilir.”
* * *
Bu sözlerin üzerine konacak söz kalmıyorsa
da; fabrikasını, işyerini kapatanlara, işten çıkarılanlara, iş bulamayanlara, “işini
bilmeyenlere” Başbakan’dan aldığımız ilhamla, bizim de bir çift lafımız olacak:
Aaah
ah, yok sizde yetenek,
Olamadınız
bir Kepenek…
Önceki
yazılar