Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Biz ne söylersek söyleyelim, dışarıya karşı nasıl bir görüntü vermeye çalışırsak çalışalım; zihnimizin gerisindeki derin düşüncelerimiz bir şekilde kendini gösterir. Hissettirir.
Psikolog ve psikiyatristlerin “bilinçaltı duygu ve düşünceler” dediği, şuurumuzun derinliğindeki, bastırdığımız, bazen kendimizin de fark edemediğimiz duygu ve düşüncelerimiz kararlarımızda, tercihlerimizde, bilinç dışı davranışlarımızda dışa vurulur.
Şuuraltındaki duygu ve düşüncelerimizi en
iyi dışa vuran birinci sıradaki nesne kullandığınız araba, birinci sıradaki etkinlik
ise nasıl bir düğün yaptığınızdır.
Neden, özellikle bu ikisidir?
Her iki nesne ve olay da tam anlamıyla dışa
dönük mesajlarla doludur.
Meselâ aylık kazancınız yüz bin YTL olabilir. Siz avaz avaz bağırarak ilan etmezseniz, kimse o kadar çok kazandığınızı bilmez. Ama altınızda dünyanın en konforlu arabası varsa, rengiyle, markasıyla, plakasıyla o sizin ne kadar zengin, ne kadar önemli bir kişi olduğunuzu etrafa sürekli olarak, hem de haykırarak ilan eder.
Yine diyelim ki çok muhteşem bir eviniz var. İçi dışından daha muazzam. Onları kim görecek de, kimin olduğunu bilecek de sizin, zengin ve önemli olduğunuzu çevreye duyuracak? Çoğu zaman, böyle konutlara yönümüzü dönüp bakmadan geçiyoruz.
Fakat düğün böyle mi?
Bir
düğün yaparsınız ki, dillere destan! Gelinlik Paris’te bilmem kaç yüz bin
dolara yaptırılır, en meşhur sanatçıları getirirsiniz, ülkenin veya dünyanın en önemli kişileri nikâh memuru ve şahit olarak
düğünü şereflendirirler, damada ve geline kilolarca altın takılır, vur
patlasın çal oynasın derken dolarlar havada uçuşur, havayi fişekler göğü
delerken bir taraftan makineli tüfekler takırdar, düğün, manşetlere çıkar, günlerce
konuşulur. Haa, derler, ne kadar mühim
adam, ne biçim düğün yaptı!
Sünnet
düğünleri için de benzer görüntüleri gözünüzde canlandırabilirsiniz. Nikah memuru yerine sünnetçi, şahitler
yerine kirveler falan. Elbette ünlü ve önemli şahsiyetler!
Peki, önemsizlerin
düğünü nasıl oluyor?
Tabii yine önemli kişiler baş rolde!
Önemli düğün merasimlerinin, önemli nikah memuru, şahit, kirve rollerindeki mühim şahsiyetleri, hayır olsun diye, önemsiz kimselerin toplu nikahını veya önemsiz çocukların sünnet düğünlerini üstlenirler. Merhametli, şefkatli, hayırsever mühim şahsiyetlerim benim. Canlarım. Siz olmasaydınız bu önemsiz kimseler nasıl evlenir, çocuklar nasıl sünnet olurlardı? Sağ olun.
İşte böyle! Düğünler ve arabalar birer gösterge ve göstermedir. Ve görmedir. Önceden veya sonradan!
Bizdeki mercedeslere, BMWlere bu gözle
bakmayı deneyin.
İran’daki düğüne de o gözle.
Ahmedinejad insanda saygı uyandırmıyor mu?
İnsana, helal olsun, adam göründüğü gibi yaşıyor, dedirtmiyor mu?
Milletin ekmek kuyruklarında ezildiği bir ülkede, milyonluk BMW’ye binenler nasıl bir duygu uyandırıyor, sizde?
Şunu da eklemek lâzım; her önemli, aynı zamanda değerli de olmayabilir.
Yeşilırmak
Vadisi’nden
-
Gelip
Geçecek Bu Zaman -
İstersen dünyayı sömür
İstersen deki el-aman
Bitip yitecek bu ömür
Gelip geçecek bu zaman
İster Süleyman ol hükmet
İster Firavun ol zulmet
İster zulmet ister hükmet
Gelip geçecek bu zaman
Saat dakika saniye
Her an gidiyor fâniye
Gelecek meçhul ânı ye
Gelip geçecek bu zaman
Alıp saati atsan da
Tutup birine satsan da
Kızıp kaşını çatsan da
Gelip geçecek bu zaman
Ömür fâni; solan bir gül
Ölüm âni; gelmeden gül
Şu dünyada kırma gönül
Gelip geçecek bu zaman
Fâni hayat gelse de hoş
Bâki değilse bil ki boş
Ebede doğru durma koş
Gelip geçecek bu zaman
Emre Çam