Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Rasmussen
kim?
Yüzölçümü Türkiye’nin 20’de 1’i, Nüfusu 5 milyon kadar
olan Danimarka’nın başbakanı! …
Bu ülkede, geçen yıllarda, başta Hz. Muhammed olmak üzere İslâm’ın
kutsal değerlerine saldırılar olmuş, aşağılayıcı karikatürler yayınlanmıştı.
Müslümanların rahatsızlığı Rasmussen’e iletilmiş; o da yapılanların “basın
özgürlüğü” kapsamında olduğunu savunmuştu. Olay, kısaca “karikatür krizi”
olarak tarihteki yerini almıştı.
“Karikatür
krizi” olmasa İslâm âlemi onu
tanıyacak mıydı?
Hayır! Ondan önceki hiçbir Danimarka başbakanını
tanımadığı gibi, Rasmussen’i de tanımayacaktı.
Ayrıca, Türk kamuoyu Rasmussen’i, PKK yayın organı Roj TV’ye, Danimarka’dan
yayın izni vermiş olmasıyla da tanıyor. Roj TV yayınlarının durdurulması
taleplerimize karşılık, Rasmussen, “suç
işlemiyorlar” cevabını vermişti.
* * *
İşte, yukarıdaki özellikleriyle tanıdığımız
Rasmussen, geçen hafta, NATO Genel sekreterliğine atandı. Atamaya, Başbakan
Erdoğan önce itiraz etti, sonra “ikna”
edildi. Erdoğan itirazında elbette haklıydı.
Ama haklılığını kimseye kabul ettiremedi. Dayatmaya
boyun eğmek zorunda kaldı.
* * *
İslâm dünyası ve Türkiye’ye karşı hasmane tutumuyla
tanınan Rasmussen’i, seçen, Başbakan’ın itirazına karşı kefil olan ve Türkiye’ye
dayatan kim?
“Müslüman
bir aileden geldiği”ni ve “Hüseyin” ismini Kendi ülkesinde öne
çıkarmadığı halde, Türkiye’de öne çıkaran Hüseyin Barak Obama!
Aynı Obama, Müslümanlara; üstüne basa basa “İslâm dünyasıyla bir savaşlarının olmadığı”
mesajını veriyor.
Peki, İslâm dünyasıyla savaşı olmayan, Müslümanlarla
iyi geçinmek isteyen Batı, Türkiye’nin
de üyesi olduğu NATO Genel
Sekreterliğine, İslâm’ın kutsallarına saygısız ve PKK yanlısı gözüken Rasmussen’den
başkasını bulamadı mı?
İslâm dünyasına karşı hassasiyetiniz bu mu?
* * *
Bu atamanın Türkiye’ye ve İslâm âlemine karşı bir
meydan okuma olduğu gayet açık!
Şunları
söylüyorlar:
Müslümanların hassasiyeti umurumuzda bile değil
NATO Genel Sekreterini biz seçeriz, siz o seçime “olur” vermek zorundasınız.
Aslında, İslâm’la savaşımız bitmedi. Fakat bu defaki
silahlarımız ateşli silahlar olmayacak… Artık, silahlarımız psikolojik,
ekonomik, kültürel ve siyasî üstünlüğümüz olacak.
Hodri meydan!
Önceki yazılar