Kalem feryâd eder, ağlar
mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
“Hasta adamı” öldürdüler, şimdi de bizi hasta etmek istiyorlar! Osmanlı devletinin “hastalandığı” zamanlarda kaçan, bizi sırtımızdan vuran Ermeniler hala başa bela. Bundan vazgeçecek gibi değiller. Büyük balığın küçüğü değil, küçük balığın büyük balığı yediği zamanların gelmesini dört gözle beklemekteler.
Dünya medyasından bize karşı bu konuda büyük bir saldırı yürütülmekte. Neymiş efendim, “1915’te Osmanlı Devleti, Ermeni soykırımı gerçekleştirmiş”. Osmanlı devleti bitti, fakat, Türkiye Cumhuriyet’ i devam etmekte.
Atalarımıza yalan yanlış saldırarak Türkiye Cumhuriyeti’ni “hasta adam” haline getirmeye kararlılar. Obama, Türkiye’ ye gelmeden önce Ermeni Soykırımı olduğunu kabul etmişti. Burada Cumhurbaşkanımızın yanında “ermeni soykırımıyla” ilgili soruya “düşüncelerim aynıdır” demişti. Yazık ki, Cumhurbaşkanımız da susmuştu!
Evet, sustukça sıra geliyor işte. 24 Nisan günü, bu defa Obama, Ermeni Soykırımı demedi de, “büyük felaket” dedi. Büyük bir gelişme, değil mi? (!) Velev ki, Ermeni Soykırımı deseydi ne olacaktı? Ki zaten, adamın fikri o, zikri başka…
Deseydi gene susacaktık, hiçbir şey yapmadan seyredecektik. Bush zamanında ABD’ de kabul edildi, Fransa kabul etti vs. ne değişti, bu konu hala gündem de, bir şey yapamıyoruz. Azeri kardeşlerimizi kırma pahasına hala “iyi niyetli” tavırlar sergiliyoruz. Aklımızı başımıza almamız lazım.
Bir de diyorlar ki, “savaşlarda iki taraftan da ölen olur”. Bu iş, savaşları irdelemekten çıktı artık. Zaten savaş değildi, isyan savaşla uğraşan atalarımızı içeriden vurmaya çalışan Ermeni’leri sürgüne yollamak, yapılan. Bu konu artık, “politik bir konu” olmaya başladı. AB diyorlar, önce Ermeni sorununu çözün, başka bir konu oluyor, Ermeni sorununu çözün…
Ne ermeni sorunuymuş yahu. Adamları çözelim de, kurtulalım. Tabi önce biz çözülmezsek…
Arşiv