Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Geçen yılın
yaz aylarında, Konya’da bir operasyon yapılmış, dinî yayınlar yapan bir matbaa
basılarak, 20’ye yakın çalışan ile değişik illerdeki, biri prof. 10 kadar İşçi Partili gözaltına alınmıştı. Gözünden bir şey kaçmayan medya, Bu
operasyonun “Ergenekon”la ilgili olduğunu duyurmuştu.
İktidarın
borazanı gazetelerden birinin donanımlı yavuz yazarının, Konya emniyet
müdüründen aldığı bilgiye göre; "Maksat Kaos
Yaratmak”mış. Yavuz yazar aynı başlıklı yazısında, Konya emniyet müdürünün
gayet büyük olayları önlediğini ve gayet büyük bir başarıya imza attığını
yazmış, müdürü öve öve bitirememişti.
Arkasından 30
kişi Adana’daki özel yetkili savcılığa gönderilmiş, savcı, “sanıkların”
tamamını mahkemeye çıkarmaya bile gerek görmeden serbest bırakmıştı.
Operasyonda gözaltına alındıktan bir süre sonra Hakkın rahmetine kavuşan Prof.
Uçkun Geray’ın ölümü, medya için haber değeri bile taşımamıştı.
* * *
Her ne kadar
Konya operasyonu fos çıktıysa da iktidarın bütün borazanları “Kaos ortamı”
teranesini üflemeye devam etti. “Kaos
ortamı yaratılacak, ardından darbe gelecek”ti!
Nitekim son 2
yıldır meydana gelen her asayiş olayının arkasında “kaos ortamı yaratmak”
şüphesini aradılar. Şüpheler kanaate,
kanaatler kesin hükme dönüştü.
Ve sanırım,
Pazartesi sabah “nihai düğmeye” basıldı, son kavşak dönüldü! Darbenin eli
kulağındaydı!
* * *
Tabii “kaos ortamı” kendiliğinden darbeye dönüşmüyordu. Muhakkak
darbeye teşne bir ordu şarttı. Yani TSK! Peki, TSK darbeye hazır ve hevesli
miydi?
Ne yazık ki,
“Kaos”un zirve yaptığı gün, Genel Kurmay Başkanı kaosçuları (Sorosçularla ne
güzel kafiye olur!) hayal kırıklığına uğrattı. Org. Başbuğ; “TSK demokratik rejime bağlıdır. Hukuka
saygılı, hukuk devletinin bir kurumudur. Hukuk dışı bir girişimde bulunmak bir
yana, öyle düşünebilecekleri bile bünyesinde barındırmaz.”
Bunları
öylesine kesin ve kararlı bir dille ifade etti ki, “darbe” iddialarının hiçbir
dayanağı kalmadı. “Kaos senaryosu”nun en mühim ayağı çöktü. Senaryo sayfaları havada,
“kaos senaristleri”nin elleri böğründe kaldı.
Org. Başbuğ,
sadece kaosçuları hayal kırıklığına uğratmakla kalmadı, bütün hukuksuzlara bir
de hukuk dersi verdi. Mahkeme kararlarına rağmen, davaya “özel isim” veren, hatta destanımızın adına “terör örgütü”
ibaresini yapıştıranlara hukuka saygıyı hatırlattı.
Bütün bunlar birilerinin gözünü açar mı, acaba, diye
soracağım amma velâkin hiç umudum yok!
* * *
ÜSTATLARDAN
Arz-ı Hâl
Abes şeylerle
gafletler içinde uğraşırken biz,
Kalır yüz üstü
ciddi bin meşgale yâ Rasûl-Allah!
Neyzen Tevfik
* * *
Deniz feneri ne oldu, Deniz feneri?
Önceki yazılar