ELE GEÇİRİLEN VE GEÇİRİLEMEYEN SİLAHLAR

İsmail Hakkı CENGİZ - 05.05.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

 

Geçen hafta içinde, Adana’da, bir gece kulübünde, bir çetenin terör estirdiği, kadınları bile tartakladığı sahneler ekranlara yansımıştı.

 

Bu arada, genç bir çete üyesinin, ceketinin altına sakladığı “akrep” adı verilen makineli tabancayı çıkarıp, işyeri sahibi ve çalışanları tehdit ettiği sahne de ekranlarda defalarca gösterilmişti. Haberin devamından, söz konusu görüntülerin eski olduğu, çetenin yakalanıp adaletin önüne çıkarıldığı anlaşılmıştı. Habere göre; çete yakalanmış ama ölüm makinesi olan “akrep” ele geçirilememişti.

*                        *                      *

Silah ölüm demek! Silahın hafife alınacak bir tarafı yok. Son aylarda yeraltında saklandığı bildirilen pek çok silahın ortaya çıkartılması sevindirici. Topraktan çıkarılan silahların şimdiye kadar herhangi bir vukuatının olduğu kamuoyuna yansımadı. Anlaşıldığı kadarıyla, o silahlar hiçbir hadisede kullanılmadan ele geçirilmiş. Bu daha da sevindirici.

 

Fakat şu yukarıda adı geçen “akrep”in bırakın vukuattan önce, olayda kullanıldıktan sonra, hatta çete yakalandığı halde ele geçirilememiş olması üzücü… O ölüm makinesi, halen kim bilir hangi tehdit ve tedhiş eylemlerinde kullanılıyordur? Ve böyle daha ne kadar silah var, acaba?

*                        *                      *

Dün gece yarısı, Mardin’den feci bir haber geldi. Bir düğün evini basan silahlı 5-6 kişi “el bombaları” ve “uzun namlulu” silahlarla katliam yaptı: 45 ölü, 6 yaralı!

 

Tüylerimiz ürperdi. Hadise, ister istemez Irak’ı ve Afganistan’ı çağrıştırıyor.

 

Bu nasıl iş, nasıl istihbarat?

 

Herhalde, 5-6 sapık, “hadi şu düğünü basalım da 40-50 kişiyi katledelim!” diye bir anda eyleme geçmediler. Eylem, muhakkak günler, haftalar öncesinden tasarlanan, hazırlık yapılan, bir takım emareleri olan bir hadisedir. Tahrik edenleri, azmettirenleri, silahı temin edenleri, gözcüleri, katilleri kaçıranları, saklayanları vardır. Koskoca devlet, bunlardan hiç mi haberdar olamıyor?

 

Yıllardır bütün ülkenin, bütün vatandaşların dinlendiği ortada… Asayişle hiç ilgisi olmayan kişilere ait en küçük ayrıntılar dinlemeye takılıyor da çete baskınları, lokantadan, polis kıyafetiyle kadın sürükleme, hele hele şu katliamla ilgili hiçbir istihbarat yakalanamıyor mu?

 

Bu nasıl güvenlik?

 

Suç işlemeyi en fazla teşvik eden husus,  yakalanma ihtimalinin zayıf olmasıdır. Yakalanma ihtimali kuvvetliyse, tasarlayan kişiler eyleme geçmekten vazgeçerler.

 

Belli ki son olayı gerçekleştirenlerin hiçbir yakalanma korkusu yoktur. Belki, “orası bir mezra” denilebilir.  

 

Fakat geçen hafta başında İstanbul’u da gördük. Bostancı hadisesi hafızalarda taptaze! Teröristin evi, aylarca cephanelik halindeymiş ve bundan güvenlik güçlerinin haberdar olmadığı bizzat vali tarafından açıklanmıştı.

 

Demek ki, bu ülkede şehrin göbeğinde de, dağın başında da emniyette değilsiniz.

 

Bu devletin bir içişleri bakanı var mı yok mu, diye düşünürken, Sayın Bakan varlığını dün ispat etti. Güzel(!) bir icraata imza atmış. “Belediyeler Birliği başkanı” olan, MHP’li Adana Belediye başkanını “Birlik Başkanlığı görevi”nden almış.

 

Tebrik ederiz! İçişleri Bakanı dediğin, varlığını böyle kanıtlar!

 

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 05.05.2009 Okunma: 649

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?