Osman Genç
Yayla güzeliydi, ben ona hayran,
Hasretim gözünde tüter mi dersin.
Aybara’da bizi bekler mi dersin.
Seda başka çıkar, olunca gece
İçi gizem dolu sanki bilmece.
Coşup çağlıyordu yağmur görünce
Kuşak dere bizi bekler mi dersin.
Mart ayı gelince kalkardı erken,
Türküler akseder güzel sesinden
Dursun dayı bizi bekler mi dersin.
Köylü tarlalar da alır soluğu,
Dört bir yanı sarar işin bolluğu.
Herkes omuzuna vurmuş pulluğu,
Kara saban bizi bekler mi dersin.
Sabaha dek tarlalar da kalırdı,
Bir kızmasın hemen tütün alırdı.
Her gece sahur da ıslık çalardı
Mithat emmi bizi bekler mi dersin.
Her bahar tarlada ölçer boyunu,
Acep bilirler mi onun huyunu
Kasap Hayri, vurmadıysa boynunu
Sarı öküz bizi bekler mi dersin.
Ekmeği bir hoştu küllü sacının,
Telini özlerdim beyaz sacının,
Tutsağı olmuştu bin bir acının
Cesim ninem bizi bekler mi dersin.
Yaylalar şenlenir ötüşür kuşlar,
Çeşme başlarında gülüşür kızlar,
Çalınca kemence horonlar başlar
Tahta evler bizi bekler mi dersin.
Laf denmezdi elindeki kazmaya
Sıkışınca başlar hemen kızmaya.
İş ten fırsat bulamadı yazmaya
Reçber Hüso bizi bekler mi dersin.
Sarığı başında heh der vururdu.
Baltayı vurdukça dünya dururdu.
Göremezdik hangi vakit uyurdu.
Serhat dedem bizi bekler mi dersin.
Kış gelince sanki ıslık çalardı.
Bahar olur ruhumuzu dolardı.
Burnumuza mis kokular salardı
Koca çamlar bizi bekler mi dersin.
Vay beni bilmeden bakmışız şaşı
Aybara’ya bakar Usta’nın taşı.
Yalakyurt, Çamurlu, Büyük Obası
Hasret kalmış bizi bekler mi dersin.
Umutsuz bir halde hüzünle bekler,
Mahallem dibi yok yüreğim tekler.
Hasreti sırtıma sanki yük ekler
Sulaklı da bizi bekler mi dersin.
Sulaklı, Dolumlu ve Düz Mahalle,
İncirli, Mandıra ta Emirli’ye,
Her bahar boyanır sanki yeşile
Karaçukur bizi bekler mi dersin.
2007
Arşiv