KİŞİSEL BORÇLAR İÇİN ÇÖZÜM!

İsmail Hakkı CENGİZ - 08.05.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

 

 

Mevsim yaz, aylardan Ağustos. Fransa’da deniz kıyısında küçük bir  kasaba, yaz sezonu, ancak yağmur yağıyor, müşteri yok, yani kasaba bomboş.

 

Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.

 

Şans eseri, bir otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 $ bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor. Otel sahibi parayı hemen alıp, markete olan borcunu ödüyor.

 

Market sahibi 100 doları kaparak, hemen toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor.

 

Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili
 hizmet veren son defa eğlendiği gece kulübüne götürüyor.

 

Gece kulübü sahibi parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor...

 

Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak kasabayı terk ediyor.

 

Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan
 olmuyor, ancak:

 

TÜM KASABA BORÇLARINDAN KURTULUYOR VE GELECEĞE ÜMİTLE BAKIYOR!

*             *                      *

İşte böyle… Piyasada dolaşan 1 tane kâğıt parçası bütün kasabadaki borçların ödenmesini sağlıyor ve insanların yüzünü güldürüyor.

 

Yalnız, burada küçük bir püf noktası var: Bir kâğıt parçasıyla borcunuzu ödemek çok kolay ama borcunuzu karşılayacak kadar alacağınızın da olması lâzım! Alacağınız olan kişi size borcunu ödemeli ki, siz de borçlu olduğunuza ödeyin… O da diğerine, böylece zincirleme borçlar ödensin.

 

Borcunuz var fakat hiç alacağınız yok! O zaman zincir tıkanır. Kasabaya mutluluk gelmez ve kimse istikbale ümitle bakamaz!

 

Peki, bir insanın nasıl alacağı olabilir?

 

Bir hizmet veya mal üretir. Onu ihtiyacı olana satar. İşte bu satış gerçekleşir gerçekleşmez, alacaklı konuma yükselirsiniz.

 

Nitekim fıkradaki zincirde, borcu kapatan, o üzerinde 100 rakamı bulunan kâğıt parçası değildir. Sizin daha önce ürettiğiniz mal veya hizmettir. Bir bakıma alın teridir. Üzerinde 100 yazan kâğıt parçası bir semboldür, değişim aracıdır.  İnsanoğlu, o kâğıt parçası yerine daha insanî, dolaşımı daha kolay, daha “değerli” bir nesne icat edebilirse borçların, dolayısıyla alacakların tahsili daha kolay olacaktır. Herhalde, piyasa da daha canlı bir hale gelecektir.

 

Aslında, şu anda bir değişim aracı kullanılıyor: Kredi kartı! Tabii bunun iki sakıncası var. Birincisi, neticede paraya endeksli olması ve aşırı yüksek faizlerle alışverişin çok pahalıya gelmesi…

 

İkincisi, kullanma disiplininin yerleşmemesi dolayısıyla, kart sahiplerinin ödenemeyecek borçlar altına girebilmesi.

 

Sakıncaları var ama kartlar da olmasa piyasa iyice ölecek!

 

Not: Fıkrayı gönderen Atilla Kamar Müdürüme çok teşekkür ederim.

 

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 08.05.2009 Okunma: 715

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?