Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Mevsim yaz, aylardan Ağustos. Fransa’da deniz
kıyısında küçük bir kasaba, yaz sezonu, ancak yağmur
yağıyor, müşteri yok, yani kasaba bomboş.
Herkesin
borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.
Şans eseri, bir otele zengin bir Rus geliyor ve
resepsiyona 100 $ bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor. Otel sahibi parayı hemen alıp, markete olan
borcunu ödüyor.
Market sahibi 100 doları kaparak, hemen toptancıya
olan borcunu vermeye gidiyor.
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz
nedeniyle kredili
hizmet veren son defa eğlendiği gece
kulübüne götürüyor.
Gece kulübü sahibi parayı alıp aynı otele giderek
oraya olan borcunu ödüyor...
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı
beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak
kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para
kazanan
olmuyor, ancak:
TÜM KASABA BORÇLARINDAN KURTULUYOR VE GELECEĞE ÜMİTLE
BAKIYOR!
* * *
İşte böyle… Piyasada dolaşan 1 tane kâğıt parçası
bütün kasabadaki borçların ödenmesini sağlıyor ve insanların yüzünü güldürüyor.
Yalnız, burada küçük bir püf noktası var: Bir kâğıt
parçasıyla borcunuzu ödemek çok kolay ama borcunuzu karşılayacak kadar
alacağınızın da olması lâzım! Alacağınız olan kişi size borcunu ödemeli ki, siz
de borçlu olduğunuza ödeyin… O da diğerine, böylece zincirleme borçlar ödensin.
Borcunuz var fakat hiç alacağınız yok! O zaman zincir
tıkanır. Kasabaya mutluluk gelmez ve kimse istikbale ümitle bakamaz!
Peki, bir insanın nasıl alacağı olabilir?
Bir hizmet veya mal üretir. Onu ihtiyacı olana satar.
İşte bu satış gerçekleşir gerçekleşmez, alacaklı konuma yükselirsiniz.
Nitekim fıkradaki zincirde, borcu kapatan, o üzerinde
100 rakamı bulunan kâğıt parçası değildir. Sizin daha önce ürettiğiniz mal veya
hizmettir. Bir bakıma alın teridir. Üzerinde 100 yazan kâğıt parçası bir
semboldür, değişim aracıdır. İnsanoğlu,
o kâğıt parçası yerine daha insanî, dolaşımı daha kolay, daha “değerli” bir
nesne icat edebilirse borçların, dolayısıyla alacakların tahsili daha kolay
olacaktır. Herhalde, piyasa da daha canlı bir hale gelecektir.
Aslında, şu anda bir değişim aracı kullanılıyor: Kredi kartı! Tabii bunun iki sakıncası
var. Birincisi, neticede paraya endeksli olması ve aşırı yüksek faizlerle
alışverişin çok pahalıya gelmesi…
İkincisi, kullanma disiplininin yerleşmemesi
dolayısıyla, kart sahiplerinin ödenemeyecek borçlar altına girebilmesi.
Sakıncaları
var ama kartlar da olmasa piyasa iyice ölecek!
Not: Fıkrayı gönderen Atilla Kamar Müdürüme çok teşekkür ederim.
Önceki
yazılar