Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
16’ncı yüzyılda, Hindistan’da yaşamış olan, şair Feyzi-i Hindî,
Eğer içinde
ilâhî ışık yanıyorsa, arştan üstünsün,
Eğer yokluk
zulmetiyle bağlıysan, topraktan aşağı… Diyor!
* * *
İçinizde ilâhî ışık varsa, insanlar için yanıp
tutuşuyorsunuz. Bencilce, sadece ben,
ailem, çocuklarım, demiyorsunuz. Ben
ve çocuklarım ne kadar insanca yaşama hakkına sahipse, dünyanın her yerindeki
ırkı, dili, dini, rengi, cinsi ne olursa olsun, her insan en az bizim kadar
insanca yaşamaya lâyıktır, diye düşünüyor ve yollara düşüyorsunuz.
İnsanlık erdemine ait ne varsa sizin şahsınızda
tecelli ediyor. Fedakârlık, cesaret, mücadele ruhu, kararlılık, feragat, hamiyet,
gayret, azim, irade sizin öz kimliğiniz oluyor.
İçinde ilâhî ateş yananların en önemli niteliği
diğergam olmalarıdır. Böyle kişiler kendilerini tamamen insanlığa hizmet etmeye
adar. Menfaat gütmezler. Şahsî menfaatlerini toplumun menfaati içinde ararlar. Bu,
çok yüksek bir idrak düzeyidir. Onların mantığını, hayata bakış açısını elbette
sıradan insanlar anlayamaz. Hiçbir maddî kazanç olmadan, üstelik rahatlarını,
uykularını feda ederek yaptıkları çalışmalara, “bu işten ne menfaatin var?” diye sormadan edemezler. “Hiç” cevabını aldıkları zaman dudak
büker, hatta onlara acıyanlar bile çıkar.
İçinde ilâhî ışık yananların hayata bakış açısı Sokrates’in, Yunus Emre’nin, Hacı Bektaşi
Velî’nin, Edison’un, Mehmet Akif’in
bakışıdır.
Tabii ki içinde ateş yananlar bu kadar az değil...
* * *
Bana öyle geliyor ki, aslında her insan yaratılırken
içindeki ilâhî ışıkla dünyaya gönderiliyor. Fakat olumsuz çevre, hatalı eğitim,
peşin hükümlü dünya o ışığı büyümeden söndürüyor.
Bazılarımızda ışığın kırıntısı bile kalmıyor. Ama
eminim ki çoğumuzda bu ateş için için yanmaya devam ediyor.
İçimizde ilâhî ışık var mı yok mu, basit bir sınamayla
anlayabiliriz bunu!
Samimiyetle, cezaevindekiler
de dâhil herkesin, hatta bana düşmanlık edenlerin bile temel insan haklarından
yararlanmasını sağlamak benim temel görevimdir, her insan en az benim kadar
eğitim, sağlık, barınma, gelişme hakkına sahiptir, diyebiliyor musunuz?
O zaman sizde ilâhi ışık var!
* * *
Bazılarımızda bu ışık, doğumdan ölüme kadar sürekli
artarak yanıyor. Fizikî varlığıyla kıyaslanmayacak kadar büyüyor. Beden öldüğü
zaman ise ışık daha da kuvvetleniyor. Çevreyi ve uzakları daha etkili bir
şekilde aydınlatmaya devam ediyor.
Türkan
Saylan, içinde ilâhî ışık
yananlardan biriydi. Dünü aydınlattı. Bugünü aydınlatıyor. Yarınları da
aydınlatmaya devam edecek.
Türkan Saylan gibi ışıklar yetiştiren, onun gibi
aydınlara sahip olan bir milletin ışığı asla sönmez. Daima parlar.
Mekânı, dünyada yaktığı ışıktan daha aydınlık olsun.
Önceki
yazılar