Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
11/12 Temmuz cumartesi gecesi, İzmir’den Bolu’ya
gittik. Tam bir hafta sonra aynı yoldan aynı saatlerde döndük. Giderken
dikkatimizi çeken bir durum yoktu. Fakat dönerken, yoların aşırı kalabalık
olması dikkatimizi çekti.
Söz ettiğimiz yolun, Yalova-İzmir arasındaki bölümü;
aynı zamanda İstanbul-İzmir yolu… Bu yoldan yıllardır, çeşitli mevsimlerde
geçtiğimiz için mukayese edebiliyoruz: Söz konusu yol üzerinde, hiçbir zaman
18/19 Temmuz Cumartesi gecesi gördüğümüz kadar yoğun bir araç trafiğine şahit
olmadık.
Yoğunluk sadece araç trafiğinde değildi; sabahın
02’sinde, 03’nde yol boyunca lokantalarda yemek yiyen kalabalıklar gördük.
Eskiye göre, şahit olduğumuz bu yoğun hareketlilik, krizde olan bir ülke için
fazla gibi geldi bize.
* * *
19 Temmuz sabahı İzmir’e indik, bir gazete aldık.
Gazetenin okunacak yerleri bittikten sonra reklâmları gözümüze çarptı… Doğal
olarak, en fazla turistik otellerle ilgili reklâmlar vardı. Yüzlerce otel… Oda
ücretlerine bir baktık ki, dudak uçuklatan rakamlar… Fiyatları biz yazmayalım
da, siz herhangi bir gazeteden bakıverin, bir zahmet! Biliyorsunuz, bu ücretler
yerli turist için… Yabancı turiste daha farklı ve uygun tarifeler uygulanıyor.
Belli ki bu rakamlarla tatile çıkıp, o tatil
yörelerinde kalan on binlerce insan var. Öyle olmasa, ücretler bu kadar uçuk
olur mu? Doğrusu şaştık kaldık! Bu nasıl kriz, bu nasıl ve ne kadar bol yerli
müşteri? Müşterinin bol olduğu açık! Çünkü yeterli müşteri olmasa fiyatlar
düşerdi.
Buradan çıkan sonuç; demek ki çok önemli bir kitle
için kriz diye bir şey söz konusu değil!
* * *
Hâlbuki yanımızda-yöremizde insanların, esnafın
yaşadığı sıkıntıyı yeri geldikçe sizinle paylaşmıştık. İzmir’de ve Sandıklı’da
siftah yapmadan akşamı eden, hatta işyerini kapatan esnaflar olduğunu
yazmıştık.
Geçen hafta da, hiç aklımızda olmayan 2 ilimizi
görmek ve gözlemlemek fırsatımız oldu. Bolu
ve Düzce…
Bolu’yu Pazar günü gördük… İnanılmaz tenhaydı. Caddeler,
sokaklar gün boyu bomboştu. Tam bir kriz havası vardı.
Müteakip Cuma ve cumartesi günü Düzce’deydik. Burada ise
aşırı bir hareketlilik gözümüze çarptı.
Düzce’de, TEMA’ya
Mobil Eğitim aracı yapan ve bize eğitim veren şirket yetkilileriyle molada,
çay içerken biz bir şey demeden söz “ekonomik
kriz”e geldi. “Siz krizden nasıl
etkilendiniz?” diye sorduk. “Abi,
geçen sene 10 adet tır dorsesi yapmıştım, bu sene sadece1 tane geldi. Bir de,
daha önce yaptığımız işlerin parasını almakta sıkıntılarımız var, çeklerimiz
ödenmiyor, biz de borcumuzu ödeyemiyoruz.” Cevabını aldık
Biz, şehirde gördüğümüz hareketlilikten bahsedince,
bizi şehir merkezinden sanayi sitesine taşıyan servis şoförümüz söze karıştı: “Sizin gördüğünüz hareketlilik, şehirde
biraz Almancı var da ondan. Yoksa Düzce bitik, Fındığımız var, para etmiyor!”
Şoförümüz çok karamsardı. Gözlemlerimiz bundan ibaret değil, yeri geldikçe
bahsedeceğiz.
İşte ülkeden kriz manzaraları… Krizden kimi öyle etkileniyor, kimi böyle!
Önceki
yazılar