Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
MHP milletvekili Oktay
Vural, günümüz siyaset dünyasının en zekî ve renkli isimlerinden… Sayın
Vural, neredeyse her gün yeni ve yaratıcı söylemlerle ortaya çıkıyor.
Başbakan Sayın Erdoğan’ın, son zamanlardaki “tek
parti diktatoryası”na benzeyen uygulamalarını Vural şöyle eleştirdi: “Yeni bir ‘tek parti dönemi’ özlemiyle
karşı karşıyayız. Önceki tek parti döneminde millî şef vardı, şimdi gayri millî
şef!”
Daha önceki bazı makalelerimizde, Başbakan Erdoğan’ın
kendisini zaman zaman Özal veya Menderes’le özdeşleştirmesine rağmen, İsmet
İnönü’ye daha çok benzediğini yazmıştık.
Erdoğan’ın
neresi İnönü’ye benziyor?
En fazla dış politikadaki tutum ve davranışlarıyla,
“şef”lik tutkusu…
İnönü’nün dış politikadaki en belirgin özelliği; dış
Türklerle ilgilenmekten kaçınmasıydı. Dış Türkleri ısrarla görmezden
gelmesiydi. Tabii o zamanlar demokrasinin d’si olmadığından, kamuoyu baskısı da
yapılamıyordu. Adı üzerinde “tek parti” dönemi!
Takip ettiğiniz gibi, Erdoğan da ne Azerileri, ne
Kerkük Türklerini, ne Uygur Türklerini görüyor! Kamuoyu baskısı yükselince
ilgilenmek zorunda kalıyor.
Uygur Türkleri ne âlemde? Sayın Erdoğan, “Orada yapılanlar adeta soykırımdır.” diye
bir çıkış yapmıştı.
Ne oldu?
Soykırım durdu mu?
Ne durması! Başbakanın o sözlerinden sonra daha
yüzlerce kişinin katledildiği haberleri geldi. Bunlar için Başbakan’ın,
hükümetin diyeceği bir şey yok mu?
Yok, zahir!
* * *
ŞEFLİK TUTKUSU
İnönü’yle Erdoğan’ın en yakın ortak paydası, ikisinin
de aşırı otoriter şeflik tutkusu. Her ikisinin de millî olamaması…
İnönü için her ne kadar “millî şef” deniliyorsa da
millîlikle alakası yoktur. Onun dönemini olayların içinde yaşayarak bize
aktaran Atsız Hoca, İnönü için “beşerî
şef” der. Yani milliyeti olmayan şef!
* * *
Yeni “şef”, bir ara “paranın dini, imanı, milliyeti olmaz” diyordu.
Demek ki, şefin de milliyeti olmuyor.
Önceki
yazılar