Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Ortalık toz duman. 70 milyon vatandaş Kapatma davasıyla yatıyor, Ergenekon’la kalkıyor. Veya Ergenekon’la yatıyor, Kapatma davasıyla kalkıyor.
Biz Ergenekon’u şöyle bilirdik: Ergenekon mağaralarında çoğalan ve dağlara sığmayan atalarımızın, Bozkurdun kılavuzluğunda oradan çıkarak dünyaya yayılışını anlatan destan.
Türk dünyası, 21 Mart Ergenekon/Nevruz Bayramı'nı 'Milli Bayram' olarak ilan etmiştir. Bu günün coşkuyla kutlanmasına büyük önem verilmektedir. Türk kültüründen kaynaklanan Ergenekon/Nevruz bayramı, Ergenekon'dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan bir ateştir. (Hatice Emel AŞA, Yeni Avrasya Dergisi, Mart-Nisan 2000)
Meğer öyle değilmiş(!).
Türk Dünyasının Ergenekon/Nevruz Bayramı ilân ettiği günün yıldönümünde, bu bayram kutlanırken ülkede 750 kilotonluk bir bomba patladı. Bomba, herkese Ergenekon’un gerçekte ne olduğunu öğretti!
Meğer Ergenekon şöyle bir şeymiş:
Gazeteci Can Dündar ile Celal Kazdağlı, 1997'de yayınladıkları ve alt başlığı 'Devlet içinde devlet' olan 'Ergenekon' adlı kitapta, 12 Mart'ın ihtilalci deniz subayı Erol Mütercimler'in ilginç ifadelerine yer veriliyor. Mütercimler, 1971'de solcuların işkence gördüğü Ziverbey Köşkü'nın komutanı olan Tümgeneral Memduh Ünlütürk'ün, “Ergenekon, hükümetlerin de Genelkurmay'ın da bürokrasinin de üzerinde bir örgüttür. 27 Mayıs'tan sonra CIA, Pentagon tarafından kurdurulmuştur. Özellikle Amerika'da kontrgerilla eğitimi almış, kurslardan geçmiş generallerin bir bölümü, 'Vatanı kurtarıyoruz' düşüncesiyle bu örgütte yer alırlar” sözlerini aktarmıştı. Kitapta Mütercimler, “Ergenekon'u araştırdım. İçinde subaylar, emniyetçiler, profesörler, gazeteciler, işadamları, sıradan insanlar var. Çeteler, Ergenekon denilen üst örgüt tarafından kullanılan tetikçiler...” demiş.
Şimdi, bu örgütün kökü kazınıyormuş. Bu
cümleden hareketle, daha önce yakalananlara ilave olarak çok ünlü kişiler
gözaltına alındı. Bunlardan en ünlüsü tutuklandı.
Kırmızıyla dikkatinizi çektiğim cümle ile kökü kazınıyor ifadesi birbirine uydu mu?
Hükümetin, Genelkurmayın, Bürokrasinin
üzerindeki bir örgüte kim dokunabilir ki?
Tanımla birlikte, “kökü kazınıyor” ifadesini yan yana getirdiğinizde örgüt(!) hakkında söylenen bütün iddialar çürümüş oluyor.
Buna göre; (1) ya kırmızıyla dikkat çektiğim tanım yanlış, (2) ya gözaltına alınan ve tutuklananların üye oldukları iddia edilen örgüt yok (3)veya adı Ergenekon değil (4)ya da hiçbir şeyin kazındığı falan yok.
* * *
Başka ilginç bir şey dikkatimi çekti.
Gözaltıların lehinde ve aleyhinde yazan hemen hemen herkes, bu işte ABD parmağı olduğunu söylüyor.
Gözaltıların lehinde yazanlara göre ABD, Türkiye’nin istikrarını bozup, hükümeti düşürmek için bu örgütü(!) destekleyip, öne sürüyormuş.
Aleyhinde yazanlara göre ise, aynı ABD, kendisine en büyük muhalefeti yapanları susturmak için, AKP hükümetinin güçlenmesi için gözaltına alınmaları organize etmiş.
Senaryodan senaryo beğen.
Bence de bu işte ABD ve AB parmağı var. Ama bambaşka bir sebepten dolayı.
Milleti millet yapan. Onun millî kültürüdür. Öz kültürüdür.
Bizim millî kültürümüzün temelinde ise ERGENEKON var. Bizi biz yapan bütün değerlerimizi Ergenekon temeli üzerine inşa ettiğimizi söylemek abartı olmayacaktır. Onun için bu temel değerimiz Türk Dünyasında, Millî Bayram olarak kabul edilmiştir.
Millet çoğunluğu, Ergenekon kavramını, kültürümüzün temeli değil de bir terör örgütünün adı olarak benimserse, millî benliğimize bugün, 750 kilotonluk bomba düşmüş demektir.
Bu; hayat-memat meselesi olan kültür savaşında Türk Milletinin çok ağır bir darbe alması demektir.
Doğu Perinçek
Tutuklandığına göre, hâkim ve savcıların elinde kuvvetli deliller olması lâzım. Hiç kimse suç işleme ayrıcalığına sahip değildir. Olamaz.
Suç işleyenler veya işlediği iddia edilenler hesaplarını yargı önünde vermelidirler.
Perinçek, benim bildiğim, en az kırk yıldır ülkenin gündemindedir. Hakkında binlerce sayfa yazılmış, çizilmiştir. Maoculuğundan, PKK’lı olduğuna kadar yazılmayan kalmamıştır.
Geçen yıllarda, Ermenilerin sözde soykırım iddiaları bütün dünyada, özellikle Avrupa’da Türkiye aleyhine sert rüzgârlar estiriyordu. O rüzgârlara karşı devletten ve hükümetten aynı güçte bir atak göremedik. Ama Perinçek, gerek Ulusal Kanaldaki yayınlarla, gerekse Avrupa’daki eylemlerle Türk tezlerini aslanlar gibi savundu. İsviçre’de yargılandı. Tutuklanma, hatta hüküm giyme tehlikesine karşı mahkemeye gitti ve “Soykırım iddiası tarihsel bir yalandır”, diye haykırdı. Perinçek’in bu çıkışı milletine karşı tarihi bir hizmettir.
Nitekim o mahkeme hadisesinden sonra Avrupa devletleri bu konudaki seslerini kestiler.
Böyle millî bir hizmetten sonra suça karışmak veya bulaşmak üzücü.
Doğu Perinçek’e geçmiş olsun. Allah kurtarsın.
Türkçenin karasevdalıları
Türkçe Dili (Dünden devam)
Bülbül gülü için şakırdarken nameleri
Dem bu dem cızıldar,
yüreklerde heceleri
Bu heceler ki figanıyla Türkçe dili
Böcek nebat namelerinde,
atamın dili
Rifat Kaya (Devam edecek)
Yolların Sonu’ndan
…
Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.
Er kişiysen görevin neyse başar,
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.
…
Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü,
Kılavuz yap ebedî Gök Börü’yü.*
Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.
İzleyip Gök Börü’nün gölgesini,
Gezelim gel o hayal ülkesini.
Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.
Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!
Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa…
…
Atsız
*: Bozkurt
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya
tıklayın.