Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dün, zengin olduğumu öğrendim.
Aslında 2007 yılında zengin olmuşum da tebliğ edilmediği için haberim olmadı. Bu sevindirici haberi üç ay gecikmeyle aldığım için üzülmüş değilim. Mühim olan zenginliğe kavuşmuş olmak.
Dün öğleye doğru aldım haberi.
Haberi veren Nazım Ekren…
Ben soyadını “Ekren” yazdıkça, bilgisayar, yanlış yazıyorsun diye ısrarla “Erken” haline getiriyor. Sonunda, basit bir aldatmacayla doğrusunu yazmayı başarıyorum.
Nazım Ekren, kim derseniz… Başbakan yardımcımızmış. Ben tanıştığıma memnun oldum. Sizi de tanıştırıyorum.
Artık soyadını yazmayacağım. Çünkü her yazdığımda bilgisayarla cebelleşmek zorunda kalıyorum. Muhtemelen, gazeteciler de soyadını yazıp yazıp düzeltmekten baş edemeyip, Sayın Bakanla ilgili haber yapmaktan vazgeçtikleri için onu yeteri kadar tanıyamadık.
Sayın Başbakan Yardımcısı, “2002 sonrasında rekabete dayalı üretim politikaları sayesinde, kişi başına düşen borcun ve yoksulluğun azaldığını, yatırımların arttığını belirterek, 2007 sonu itibariyle Türkiye'nin milli gelirinin 650 milyar dolar civarında, kişi başına düşen payın da 9 bin dolarlar düzeyinde tahmin edildiğini” söyledi. Son olarak “Kırılganlık azaldı” dedi.
Kişi başına düşen yıllık gelirimiz 2007 yılında, 9 bin dolar olmuş.
Hanenin yıllık gelirini hesaplamak için, hane halkıyla 9’u çarpacaksınız. Çıkan rakam sizin eve düşen yıllık gelir oluyor. Ben çarptım, bizim haneye 27 bin dolar düşüyor.
Bakıyorum, bizim haneye, yıllık 27 bin değil, nerdeyse onun üçte biri kadar bir nakit giriyor. 2007 yılında, sözleşmeli öğretmenlikten kazandığımı da koy, yine de söylenen rakamın yarısına ulaşamıyorum.
Aradaki farkı nakit olarak istesem; biliyorum ki, bin dereden su getirip vermeyecekler.
Haklılar.
Biz, bu Kişi Başına Millî Gelir (KBMG) hesabını yanlış yapıyoruz. Doğrusunu yaptığımız vakit, Sayın Bakanın hesabının tuttuğunu göreceksiniz.
Şimdi, doğru hesap zamanı.
Benim haneye düşen yıllık gelirin yarısı, nakit olarak elime geçti mi? Evet. Onu bir kenara koy. Buna devletin hane halkına verdiği sağlık, güvenlik, yol, aydınlatma, adalet, eğitim, seçim, halk oylaması hizmetlerini kat. Bakanın söylediği rakama yaklaştık mı? Bence yaklaştık. Aklımıza gelmeyen devlet hizmetlerini de üstüne ilave et, ne çıktı? Hesap tamam. Hatta, belki fazla bile gelir. Ben devletle fit (başa baş)olduğumu kabul ediyorum.
Gerçi…
Kader bu ya, Sayın Bakanın müjdesinden birkaç dakika sonra kredi kartı borcumu gösteren bildirim geldi. Borcum, önceki aylardan daha fazla gözüküyor. Fakat problem etmiyorum. Ben artık zengin bir insanım ve gelecek yıllarda zenginliğim daha da artacak. Çünkü gelecek yıldaki gelirimizi de Bakan şimdiden müjdeledi. 2009’daki, KBMG’imiz 10 bin dolar olacak.
Borçlarımı rahat rahat öderim.
Teşekkürler, Sayın Bakanım. Yeni tanıştık ama sizi sevdim.
Zenginlik, gayet hoş bir duygu.
Türkçenin karasevdalıları
Bir dilin doğuşunda, karakterinde, ananesinde ve dehasında başka dillerden derlenmiş kelimeleri millîleştirme kudreti varsa, artık o dili öz dil yapmaya kalkmak, dili kendi tabiatından ve dehasından uzaklaştırmaktır ki, bunu ancak cehaletin ve dalâletin elleri yapar...
Nihat Sami Banarlı
Arıyorum (Dünden devam)
Çarpıcı, önemli haberler flash haber,
Yaşa, varol
sevinçleri, oley oley,
Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?
Yusuf Yanç (Devam edecek)
Neyzen’den
Düşeli derd_i firakın ile sevdaya, meye,
Müptelayım, deliyim, sinmişim esrâr-ı neye.
Feleğin kahbe başında paralansın parası,
Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye.
Olmadım meftunu malın, rütbenin, sim ü zerin,
Zevki, şevki neyle meydir rind-î azade serin
Neyzen Tevfik