Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İnsanlar çaresiz olmasalar doğup büyüdükleri yöreleri
terk edip koca kentlere, kendilerini atmaz, dere yataklarında oturmazlar…
Çaresiz olmasalar derme çatma çiftliklerde aile boyu
çoban durmazlar…
Çaresiz olmasalar asgarî ücretle günde 12–13 saat
köle gibi çalışmazlar…
Çaresiz olmasalar eşya taşımak için düzenlenmiş
minibüse binmezler…
O minibüste hayatını kaybeden kızcağız çaresiz
olmasa, o korkunç yağışta babasının “bugün
gitme!” ihtarına, “gitmezsem
yevmiyem kesilir!” diye cevap vermez…
Sürücüler çaresiz olmasalar otel yerine tırlarında
yatmazlar…
* * *
Patronlar şaşırmış olmasalar o dere yatağına
fabrikalarını, işyerlerini kurmazlar…
İnsan hayatına zerre kadar değer veriyor olsalar eşya
taşımaya mahsus araçlara insanları doldurmazlar…
* * *
20 yıldır yerel yönetici olan, bunun son 5,5 yılında
15 milyonluk şehrin belediye başkanlığını yapan Kadir Topbaş, çaresiz olmasa bütün
sorumluluğu muhalefete yıkmaya kalkışmaz…
Şaşırmış olmasa, “bu
şehri 44 yıl onlar yönetti, biz daha 16 yıldır yönetiyoruz” gibi garip sözler
sarf etmez…
Panik halinde olmasa, Mimar Kadir Topbaş, 10 yaşındaki bir çocuğun resim öğretmeninden
iyi not alamayacağı kadar basit çizgiler içeren bir kâğıtla savunma yapmaya
kalkmaz…
* * *
Kasıtlı olmasa, yandaş medya selin sorumluluğunu, en
derin yeri
Hele aşırı bir asker düşmalığı olmasa, bu hadiseyi, “kan donduran iddia” gibi manşetlerle
vermez…
İddialarında zerre kadar doğruluk payı olsa, bu
haberi kendisine yaranmak için yaptıkları Sayın
Başbakan bile, “Oraları gezdim. Gölet,
böyle bir hasarı meydana getirebilecek kapasitede değil. Hemen askeri suçlamayalım!” demez.
Zerre miktar muhakemesi olsa Topbaş, Başbakan’ın hilafına o saçma gölet iddiasına mal bulmuş
mağribi gibi yapışmaz.
* * *
Çaresiz
milyonlar, şaşkın patronlar, yalan üreten kasıtlı medya… Atın bunları sandığa… Ne çıkar netice?
Ne çıktığı ortada…
Aciz
idareciler!
* * *
ÜSTATLARDAN
Sabır Sarmaşıkları
Bin türlü
savaş, türlü cihattan geçtik;
Kaç kez
yaşadık mevti, hayattan geçtik!
Tanrım bize
çektirme yarın başka cezâ,
Mısra mısra
bunca sırattan geçtik!...
BEKİR SITKI
ERDOĞAN
Önceki yazılar