ÇOCUKTAN AL HABERİ! OĞUZ TÜRKÜ

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 18.09.2009

 Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

 

Lâedri

 

 

                                      

                                                                                                                                    Evet çocuktan al haberi… Büyüklerin dedikodularını ve konuştukları doğruları ya da yanlışları ortaya çıkaran çoğunlukla çocuklardır. Çocuklar teyp gibidir. Sesleri kaydederler, duydukları sözleri unutmazlar. Tabi bu zeka seviyelerine de bağlıdır. O apayrı bir konu. Neyse…

Ali Kırca’nın sunduğu  “Siyaset Meydanı” isimli tartışma programında “Çocukların Açılımı” adı altında ülkenin çeşitli yerlerinden çocuklar getirilmiş ve “Demokratik(Kürt) Açılımı” tartıştılar. Çocuklara, büyüklerin tartışıp bir uzlaşmaya varamadığı konu tartıştırıldı. Oysa o çocukların o konuyu tartışmaması gerekirdi ve aralarına böyle bir ayrılık sokulmamalıydı. Tamam, çocuklar tartışarak, her şeye boğun eğmeden  ve yetiştikleri vatana hizmet etme bilinci ile  büyütülmeli. Gönül bunu ister!

O programda Hakkari’ den gelen bir çocuk, “PKK dediğiniz benim dayımdır, amcamdır” dedi. Bir de “Sizin nasıl ki önderiniz var, bizim de önderimiz Sayın Abdullah Öcalan’ dır” dedi. Bu çocuğa diğer çocuklar tepki gösterdi. “Atatürk’le, Abdullah Öcalan kıyaslanamaz” diye. İşte bölünme, işte ayrılık. İşte geleceğimiz olacak çocuklar ve çocuklar arasındaki ayrılık, “biz-siz” dedirttirmek. Başta dedik ya, çocuklar teyp gibidir. İşte programdaki çocuklar da böyle. Söyledikleri her söz ve düşünceleri büyüklerinin onlara öğrettikleridir. Ben Atatürk’le Abdullah Öcalan’ ı kıyaslayan çocuğa kızmam, kızamam. Çünkü, öyle yetişiyor o ve onun gibi çocuklar. Kalkıp açılım saçılım diyenler “çocuklarımız ölmesin” diyorlar, fakat çocukların geleceği için bir şeyler yapmıyorlar. O çocukları bile ayırmanın yolunu buluyorlar.

Programa katılan Ece Temelkuran, Doğudan gelen çocuklara daha çok hak verdi ve onları savunmak için konuştu daha fazla. Evet, o çocukları savunalım, o çocuklar operasyonlarla uyanmasınlar, silah seslerinin gölgesinde büyümesinler. Fakat Sezar’ın hakkını da Sezar’a verelim. Bu topraklarda yaşamak sadece Türklere hak değil ki, Kürtler biz de haklarımızı istiyoruz desinler. Tamam, her ülkenin geçmişinde bir takım sorunlar vardır ve bu sorunlar bir anda çözülemez. Ama “camı kim kırdı?” demek yerine “camı tekrar yerine takmak” gerekli değil mi? Doğuda çocukların operasyonlarla büyümesine sebep sadece sözüm ona Türk Devleti yüzünden mi? Ne demek Türk Devleti?

Devlet soyut bir kavramdır ve devleti insanlar oluşturur. Bu ülkenin devleti de bizlerizdir. O halde bu devlet hepimizindir ve hepimiz devletizdir. O halde Devlet bize yatırım yapmıyor, devlet bizi öldürüyor demek neden? Peki, Devlet yatırımı kendi mi yapar? Aracılarla mı? Her ikisi de cevaptır. Doğudaki belediyeler DTP’de değil mi? E o zaman neden yatırım yok. Devlet belediyelere bütçe ayırmıyor mu? Nereye gidiyor o paralar. Bir de bu sorgulansın o halde. Diğer taraftan, Doğu da bu ülkenin toprağı, Batı da. İşte devlet de hepimizin. E devlet doğuda askeri operasyon yapıyor ve çocuklara yazık deniliyor. O zaman askere çekilen silahlar insin, asker de operasyon yapmasın. Hayır, silahlar sussun da, sadece askerin silahı sussun. Olur mu öyle şey? Bunu kime anlatabilirsiniz. 20 yaşındaki bir asker nöbette elinde silah, eli tetikte, gözü hedefteyken haince gelen PKK’lıya ateş etmeyecek mi? Gel beni öldür mü, diyecek? Ya da asker, onların yerini belirleyince “Arkadaşlar içeriden çıkar mısınız?” mı diyecek. Yok böyle bir şey. Bunu hiçbir şehit ailesine ve askere gidecek hiçbir gence anlatamazsınız. Açılım maçılım ilgilendirmez onları. Bir gün bu ülkede Milli Mücadele tekrar gerekirse, o mücadeleyi verecek kişi de bulamazsınız.

Evet, Doğu kanıyor ve sarmamız lazım. Bu nasıl olacak? Yaparsın eğitim, sağlık vb. açılımları  olur biter! Kürtçe eğitim isteniyor, bunun yanlış olduğunu anlatırsanız açılım olur. 7 yaşında okula giden bir çocuğun, üniversiteyi bitirene kadar Kürtçe eğitim aldığında, iş bulamayacağını  ve o çocuğa en büyük kötülüğün yapılmak istendiğini anlatırsanız açılım olur. Kürtçe konuşulmasın demiyoruz. Konuşulsun. Fakat bu ülkede bir çocuğun büyüyüp bir iş yapabilmesi için Türkçe’  ye ihtiyacının olduğu çok açıktır. Sen, oradaki çocuklara bunları anlatırsan ve onların Kürtçe’nin yanında Türkçe’ yi de bilmek zorunda olduğunu ve de bunun onlar için dışlanma olmadığını anlatırsan açılımın kralını yapmış olursun. Hele ki, o çocuklara binlerce can almış, kundaktaki bebeğin bile vücuduna giren kurşunun terörist başı Abdullah Öcalan’ın emriyle çıktığını ve o kişinin de o çocuklara bizim önderimiz diye öğretilmemesini sağlarsan. Üstüne de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarını ve yapmak istediklerini anlatırsan, hepimizin önderi olduğunu anlatırsan ve öğretirsen bu da açılımın kaymağı olur. İşte bunlar olmalıdır. Sonra da artık çocuklarımız ölmesin diyebiliriz. Ben de diyorum çocuklarımız ölmesin. Ondan önce de diyorum ki, çocuklarımız dağa çıkmasın, çiçek toplamak dışında…

    

 

Arşiv

Tarih: 18.09.2009 Okunma: 844

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?