Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bir gün,
Karşıyaka’dan Bornova’ya gelmek için dolmuşa bindik.
Dolmuş iki
durak ilerledikten sonra, yolcu almak için durdu. Kucağında kundakta bebekli
bir kadınla, yanındaki kadın binmek için hamle yaptı. Ama önce bebekli olanı
sordu:
“Hospital hastanesinden geçer mi?”
Dolmuş
sürücüsü “Geçer!” deyince bindiler.
* * *
Kendi
kendime hem İngilizceyi, hem de Türkçeyi katlettiler diye düşündüm.
Çünkü az
İngilizcemden biliyorum; “hospital” zaten “hastane” demek.
Bu
bayanlar, “Hospital hastanesinden geçer mi?” diye sorunca ne söylemiş
oluyorlar?
“Hastane hastanesinden geçer mi?”
Herhangi
bir dilde böyle bir ifade olabilir mi?
Olmaz,
olamaz…
Amma
velâkin Türkiye’de olursa da kimse yadırgamaz.
* * *
Sonra,
düşündüm… Aslında bu soruyu soran bayanların fazla kabahati yok!
Neden?
Çünkü
patron özel hastanesinin adını “Central Hospital” koymuş.
Binanın
tepesine, girişine ve dört bir yanına da kocaman levhalarla “Central Hospital”
yazdırmış.
Oraya
gitmek isteyen nasıl soracak?
“Central
Hospital”e gider mi, diye sorsalar daha mı iyi?
* * *
Tabii
burada problem işyerlerine yabancı isimler konmasında hiçbir engelin olmaması…
Her konuda
sıkı sıkıya yasaklar koyan devletin, iş, mekânlara yabancı isim koymaya
geldiğinde aşırı serbestçi olması…
Anadilimiz,
Türkçemiz konusunda hiç hassas olmaması…
Türkçenin
yozlaşmasına seyirci kalması, adeta teşvik etmesi…
Dili
yozlaşan kişinin, karakterinin de yozlaşacağını hesap edememesi…
Türkçe
biterse Türk’ün de biteceğini görememesi veya görmezden gelmesi…
Asıl mesele, memleket gibi Türkçenin
de sahipsiz olması.
Gel de
Karamanoğlu Mehmet Bey’i rahmet ve şükranla anma!
Hani, tâ
1277’de “Bugünden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste
ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” demişti.
Ruhu şad
olsun!
Ruhu bize
ilham versin!
Yeni
Karamanoğlu Mehmet Beyler yetişsin!
* * *
ÜSTATLARDAN
MECNUNLAR
YOLU
Biz çölde
yetiştik; çile yâr oldu bize,
Sermayemizin
külleri kâr oldu bize!..
Tek müjde
nasip olmadı hiçbir kuyudan,
Biz hep su
dedik, yankısı nâr oldu bize!..
Bekir Sıtkı
Erdoğan
Önceki
yazılar