Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
AB’ye girmeyi istemek başka bir şey, giremeyeceğimizi bilmek daha başka bir şeydir. Girmek ister misin, diye sorarsanız? Cevabım, evettir.
Ama benim müspet cevabım, benim dilek ve temennim, yaşadığımız gerçeği değiştirmiyor.
Nedir gerçek?
AB projesi, fakir, işsiz, sefil halkı oyalayacak mükemmel bir projeydi. Artık Türk halkını oyalayacak bir tarafı kalmadı. Halk ilgilenmiyor. Ama yarım asır oyalandı.
Bugün…
Beşikteki bebekten, eşikteki nineye kadar Avrupa Birliği’ne giremeyeceğimizi veya girmeyeceğimizi yahut da bizi almayacaklarını bilmeyen kalmadı.
İnce dikkat gerek… inanmak, emin olmak terimlerini kullanmıyorum bilmek fiilini kullanıyorum. AB’ye girmeyeceğimiz adımızın Türk, soyadımızın Müslüman olduğu kadar Kat’i bir gerçek!
Hal böyle olduğu halde, neden AB ile Türkiye arasında ilişkiler sıkı fıkı devam ediyor, gözüküyor?
Oynuyoruz.
Çocukların oyuna ihtiyacı olduğu kadar, büyüklerin, hatta devletlerin bile oyunlar oynamaya ihtiyaçları vardır.
Oyun gayet yararlı bir etkinliktir. Faydaları saymakla bitmez ya, biz bir kaçını dile getirelim.
Her şeyden önce, oyun insanı katı gerçeklerden uzaklaştırır. Ruhu ve zihni dinlendirir. Yeni bir enerji verir vücuda ve dimağa.
İnsanın yaratıcılığını artırır. Sorunlara yepyeni çözümler bulmamıza yardımcı olur. Zihni açar.
Oyunun türüne göre, adaleleri geliştirdiği, akciğerleri oksijenle doldurduğu, kan dolaşımını hızlandırdığı, kolesterolü düşürdüğü, damarları açtığı da olur.
Türk yöneticiler açısından…
Oyunun
en güzel tarafı insanı eğlendirmesidir. Günlük işlerin koşuşturmacasından insan
oyun oynamaya değil, oyunu düşünmeye bile fırsat bulamaz. İşte böyle durumlar
için AB gibi projeler son derece hayatî bir rol üstlenir. İş yapar gibi olursunuz
ama aslında eğlenirsiniz. Üstelik sizi iş yaparken görmek isteyenler için de
zaten iş görüyorsunuzdur.
AB tarafı açısından…
Çok yaralıdır bu oyun. Çünkü bu proje, hiçbir sorunu kalmamış olan zengin, tuzu kuru, vaktini nasıl öldüreceğini bilemeyen Avrupalı için gayet keyifli bir zaman geçirme fırsatıdır. Temsilciler seçersin. O temsilciler üye ülkeleri gezer. Onların işlerine karışır. Onlara taktikler verir. Yönlendirir. Yönetmenin, liderlik etmenin zevkini yaşarlar.
Medya ve bizim gibi kalem erbabı için de gayet lüzumlu bir projedir. Yazacak, işlenecek konu kıtlığı çekildiği zaman el altında bulunur. Stepne vazifesi yapar. Ünlü ve ünsüz gazeteciler AB merkezlerine gider, oralarda AB yetkilileriyle röportajlar, neyin yaparlar. Gazeteciler ve TV’ciler sayfalarını ve bültenlerini AB haberleriyle doldururlar.
Yani, AB olayı, çok verimli bir oyundur. Faydaları say say bitmez.
AB, Yaz yaz bitmez.
Üstatlardan
Besleme
Davar
sahibi isen, şunu iyi bil;
Koyunu besle, meler gibi
olursa.
Avrupa Birliği’ne mutlak gireriz;
Türkiye beslemeler gibi
olursa...
06.10.2006 Ekrem Şama