Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Sonuna geldiğimiz haftaya damgasını vuran kavramlar…
İtidal, sağduyu, sükûnet, bir adım geri ve basiret!
Genellikle İstanbul kaynaklı iş çevrelerinden yükselen sesler…
Fakat muhatabı açık değil.
Kim sakin olacak?
İtidali kim, nasıl gösterecek?
Kim, ne yaparsa bir adım geri atmış olacak?
Sağduyu ve basiret ne demek? İnsan nasıl sağduyu ve basiret gösterebilir?
* * *
Derken…
Ankara’dan iki cümlelik cevap geldi.
“Siyasetçi geri adım atmaz!”
“Başımızı giyotine mi uzatalım?”
Her iki cevap da Sayın Başbakana ait.
Benzetmeye bakar mısınız? “Giyotin!” Bu benzetme, basiretli bir
benzetme mi?
İstikbalini başbakana bağlamış keskin kalemler de üzerine atladılar.
“Başını giyotine uzatma. Savaş!”
Kime karşı savaşacak? Kimi yenecek? Sonunda kim kazanacak?
Ve hiç akıllarına gelmeyen soru…
Ya kaybederse?
Biz de, bu durumda, sorulması gereken soruyu soralım.
Böyle bir savaşın galibi olabilir mi?
* * *
Anayasa Mahkemesi ne karar verirse versin ortam gerilecek. Çünkü verilecek hiçbir karar ülkenin tamamını memnun etmeyecek. Karar, toplumun bir yarısını tatmin ederken diğer yarısını üzecek ve gerecek.
Çare var mı?
Tabii ki var. Sayın Demirel’in ülkeye hediyesi olan ünlü söz, “Demokrasilerde çare tükenmez.” Dolayısıyla demokrasinin tükenmesinden korkmalıyız. Demokrasi tükenir mi?
Ne yazık ki, o da tükenebiliyor. Çünkü zaten az demokrasimiz var. Geçen sene, 28 Nisan akşamı “Hiçbir şekilde darbe ihtimali yok” diyen bir profesör, dün akşam TRT1’de “Cunta”lardan söz ediyor. Zaten bir şeyin olmama ihtimalinden bahsediyorsanız, onun gerçekleşme ihtimalinden de söz etmiş olursunuz. “Darbe olamaz” dediğiniz yerde zayıf da olsa “darbe” ihtimali var demektir.
Çare
Yukarıda, ikinci satırda geçen kavramların içini dolduran öneriler çok cılız kalıyor. Dün akşam Kanal7’de Seyfettin Gürsel ve Aydın Engin basiretin sesi oldular. Çare tam demokrasidir, demeye getirdiler.
Biz de bu görüşteyiz. Vakit vardır.
Demokratik açılımlara hiç kimsenin bir itirazı olamaz. “Cunta”nın bile!
Başta Siyasî partiler ve Seçim Kanunlarında yapılacak ciddi bir demokratik açılım herkesi rahatlatacaktır. Tabii bu değişiklik, katılım ve temsilin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayan ve parti başkanlarındaki “padişahlık” yetkilerini ortadan kaldıran bir değişikliği getirirse anlamlı olacaktır.
O zaman siyasî parti başkanları bir adım geri giderken, halk bir adım ileri çıkmış olacaktır.
Tabii bu söylenmesi çok kolay, gerçekleşmesi zorun zoru bir düzenlemedir.
İtidali, sağduyuyu, sükûneti ve basireti gerektirir!
Ve getirir.
Türkçenin karasevdalıları
Arıyorum (Dünden devam)
Vırvırık dağının tepesindeki
köyde,
Cafe-show levhasının
altında,
Acının da
acısı, nes-kaaave içeniniz var
mı?
Yusuf Yanç (Devam edecek)
Yeşilırmak Vadisinden
İyi Düşün
İnsanoğlu
iyi düşün,
Sakın kırma hiç bir gönül.
Yüzü geçse bile yaşın,
Mutlak bitecektir ömür.
Çalış kazan, haram yeme.
Başkasını hiç
gözleme,
Doğru söyle, yalan
deme.
Yalan çıkmaz bir
sokaktır.
Hor görme sen sev insanı,
Kaldır kalbinden hüsranı,
Dahası var, sev hayvanı.
Allah yaratmış mutlaktır.
Canlı, cansız her şey
onun.
Doğan büyür, ölür
kanun.
Aynı şeydir senin
sonun,
Bu kanun elbette
haktır.
Necmi
Uçar
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya
tıklayın.