Oy gizli,
haber kutsal, yorum hürdür.
Kürtleri daima aslî unsur olarak gördük,
asla ayrı bir kesim olarak kabul etmedik. Onun için onlara “Kürt” yerine “Kürt
kökenli” dedik. Fakat bizim bu görüşte olmamız, memlekette yaşananları
değiştirmiyor. Kürtler ayrı bir unsur
kabul ediliyor ve nüfuslarına dair çok farklı rakamlar veriliyor.
Doğrusu nedir, hangisidir?
Doğrusu
şudur: Kürt kimliği üzerinden
siyaset yapan bir parti vardır. Ülkedeki Kürt nüfusu, işte bu partinin aldığı
oy oranıyla hesaplayabiliriz.
Demokratik
Toplum Partisi (DTP) son seçimde ne kadar oy aldı?
%
5.7, değil mi? Bu oranın genel nüfusa
izdüşümü ne eder? 4 milyon! İşte
ülkedeki Kürt nüfus bu kadardır.
*
* *
Peki, ülkedeki işsiz sayısı ne kadar?
Ne yazık ki, “işsiz” kimliği üzerinden siyaset yapan bir partimiz olmadığından,
işsiz sayısını tam olarak bulamıyoruz.
Bununla beraber elimizde bazı ipuçları
var. En başta, devletin resmî işsizlik verileri mevcut... Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’e göre; işsizlik oranı %14, işsizlerin
sayısı ise 3 milyon 650 bin. Sadece bu rakamı alıp, her işsizin 4 kişilik
bir ailenin babası olduğunu farz edersek, işsizliğin
Kaldı ki TÜİK’in verdiği rakamlara “iş
bulmaktan ümidini kestiği için” iş aramaktan vazgeçmiş milyonlarca işsiz yok.
Yine bu rakama, üniversiteden son 2 yıl içinde mezun olan yüzbinlerce
genç dâhil değil.
Çalışmak isteyen ama iş bulamayan,
kayıtlara da girmeyen milyonlarca ev hanımı da işsizlik rakamlarına girmiyor.
Lise mezunu olup da üniversite
kapılarında bekleyen milyonlarca gencimiz de rakamlara dâhil değil!
Bunları
alt alta yazıp topladığınız zaman, ülke nüfusunun kısm-ı azamîsinin işsiz
olduğu görürsünüz.
Neresinden bakarsanız bakın, Kürt nüfusun
birkaç kat üzerinde bir işsiz nüfusa
sahibiz. Bu olgu yeni olmadığı gibi, kısa vadede azalmasına, hele bitmesine de
imkân yok! Üstelik işsizlik, Kürtleri de
kavuran, canlarını yakan en hayatî mesele!
Eeee, o zaman neden bir “İŞSİZLİK
AÇILIMI” yapmıyorsunuz? Böyle bir açılımdan en fazla Kürtlerin yararlanacağı da
açıkken…
Hem de böyle bir açılımın toplumsal
dokuyu güçlendirip, birliğin, dirliğin çimentosu olacağı belliyken!
Başta Kürtler, milletin en mühim meselesi
işsizlikken, onu bırakıp adını bile koymaktan aciz olduğunuz ne idüğü belirsiz
“açılımlar”la vakit kaybetmek iyi niyetle izah edilebilir mi?
* * *
İŞSİZLİK KANSER GİBİ
“Yali Kıraathanesi’ne girduğumde şaşurup
kaldum, hamsi atsan yere düşmez. Kahve tiklum tiklum doli. Ula Tirabzon-Fener
maçi olsa anlayacağım, nedur bu kalabaluk?
Pilita İsmail çayumu getirduğunda
anlatti: İşsizluk kanser gibi yayılmış,
her çalışan uşağa 3 tane işsiz uşak düşeyimiş.
Uşaklar dedum, kahvedeki ha bu kalabaluk
kapitalizimun eseridir. O ayılıp bayıldığımız kapitalizum ‘vakti zamanında bana
çok yağ çekmiştinuz, sizi teğet geçeceğum’ mi diyecek? Kiriz sadece gemicukleri olan, ha bu çekirge sürülerini teğet geçti.”
Yılmaz Okumuş, namı diğer Laz Marks Emice (Leman, Sayı: 2009/33)
* * *
PARTİ
UZANTISI
Abdullah Gül, “Üniversiteler
siyasi partilerin uzantısı olmamalı” demiş.
Cumhurbaşkanları da... Cumhurbaşkanları da...
Fahrettin Fidan, Milliyet, 07.10.2009, Açık
Pencere
Önceki
yazılar