KANTARIN TOPUZU, Özcan işler

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 14.10.2009

 

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

 

Lâedri

 

Biz ayrı ayrı gemilerde değil, bir geminin içerisinde bulunuyoruz. Bu yolculukta, gemi yolcularından birisi gemiye zarar verecek bir faaliyette bulunursa bunun zararını bütün yolcular çekecektir. Kendi kamaramızda, koltuğumuzda rahatça oturarak geminin dibinde delik açan bir kimsenin hareketine mani olmamamız, kendimizi batırmamız demektir.
Yarım bardak su çok şeyi ifade eder. Görüş ayrılıkları, daha doğrusu anlayış farkı bu noktada başlar. Yarım bardak su, kimine doluluk hissi verir. Bir başkası bardağın dolmayan kısmıyla ilgilenir, bardağın yarısının boş oluşunu ön plana çıkarır. Sahip olduğumuz değerler yarım bardak su gibidir. Çıkar çatışmasında kendi bardağımızdaki yarım suyu öne çıkarırken, karşımızdaki kişinin bardağının boş kalan kısmı gözümüze ilişir. İki tencerenin mizahi karşılaştırılmasında, 'Senin dibin benden kara' misali.
İyilikte, başarıda, çalışkanlıkta, ’ben herkesten üstünüm’ mantığı tersine döndüğünde, başarısızlıklar karşı tarafa yüklenir. Kendimizi bahanelerle oyalayıp, gizli düşmana karşı savaş başlatırız. Oysa kendimizce elde ettiğimiz başarılar tamamen kendi eserimiz gibi gelir bize.
Ticarette rekabet karşımızdakini ekonomik olarak bitirmek olmamalı. Geniş yelpazeli katılımla paylaşılan pastanın büyütülmesi için işbirliği yapılmalı. Bir ağacın önce yaprakları kurur, sonra dalları kurur artık meyve veremez hale gelir. En sonunda ağacın gövde ve dallar odun olur.
Bizler emeğe ve göz nuruna saygılı olmak durumundayız. Okuduğumuz her sözcüğün, her mısraın, her cümlenin doğuş sancılarını çekenler olarak, biz bizi anlayamazsak: Bizi bizden daha iyi kim anlayabilir? Hislerin konuştuğu yerde çok defa akıl ve mantık susar; susmasa bile en azından hislere uyar. Hissiyat “konuşma sırası bende” deyince akıl ona yol gösterir. Şiirler yakarışlar gibi, insanların iç dünyasının inişlerini çıkışlarını heyecanın, hüzün hallerinin dile getirilişidir. Elbet birbirimizi eleştireceğiz ama kırıp dökmeden. Sanata ihanet etmeden…
Eleştiride ve övgüde kantarın topuzunu kaçırmadan yerli yerinde hakkaniyetle davranabilmemiz çok önemli. Birbirimizi ne yersiz iltifatlara boğalım, ne de kırıcı hasmane eleştirilerle karamsarlığa düşürelim. Okumak en az yazmak kadar değerlidir. Yazmayı değerli hale getiren hiç şüphesiz okuyuculardır.
Bir insanı yoldan çıkarmak ve gözden düşürmek istiyorsanız, o kişiye bol bol iltifat ediniz. Çünkü iltifattan hoşlanan öyle insanlar vardır ki gün gelir kendilerinin ne olduklarını unuturlar. Daha sonra da “Küçük dağları ben yarattım.” demeye başlar. Daha kötüsü bulunduğu yeri bile unutur, kraldan fazla kralcı olur. Onunla beraber giden kalabalık da bir gün gelir kaybolur gider.
Saygılarımla.

 

 

Arşiv

Tarih: 14.10.2009 Okunma: 761

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?