F. Altaylı'nın Aptalları Bakar mısınız?
"Uzanlar'ın çöküşü" aslında biraz da benimle başladı.
Hiç unutmuyorum. 2001 yılının Temmuz ayıydı.
Cem Uzan, Galatasaray Spor Kulübü'nü ele geçirmeye çalışıyordu.
Ben de bunu engellemek için Uzanlar'la ilgili yazılar yazmaya başladım.
….
Oradaki bir otelin barında çalışan bir delikanlı gelip, "Fatih Abi, dün Cem Uzan buradaydı. Sana ağır küfürler etti" dedi.
Onun bana küfrettiği yere gittim. Aynı küfürleri iade ettim.
Barda oturanlar delirdiğime kanaat getirmişlerdi herhalde. Ve teknelerini gösterip, "Bu tekneler buradan öyle bir gidecek ki, göreceksiniz" diye bağırdım barın ortasında.
Ve yazmaya devam ettim.
Artık konu iyiden iyiye kişisel hale gelmişti.
…
Yukarıdaki satırları aynen bilgisayar dili ile kopyala yapıştır yaparak bu sayfalara aldım.
Sayın Altaylı önceki gün Sayın Uzan’ın Fransa’ya siyasi iltica talebini duyunca anladığım kadarıyla kına yakmış. Bunuda kim olduğunu, yazdıklarını kalkıp bazılarının deşifre edebileceğini düşünmeden yapmış.
Sayın okuyucularım.
Biraz sonra yazacağım satırlarla göreceksiniz ki şu an Ülkemizde açlıktan uyuyamayan en az 10.000 insanın gerçek suçlusu kalemini satmış olan sayın Altaylı’dır.
Şimdi biraz hafızalarınızı tazeleyelim.
Sayın Altaylı’nın dediği gibi belki Galatasaray’la ilgili de işler vardır. Ama ana konu 2001 krizi sonrası Uzan’ların Telsim için yapılan yatırımlar neticesi borçlandıkları Motorola ve Nokia şirketlerine olan borçlarını ödememeleri ve sorunlar başlamış olmasıydı.
Ve Motorola ile Nokia şirketlerinin emrine belkide kralından basit bir telefon için kalemini satan ilk kişilerden birisi sanırım sayın Altaylı olmuş.
Öyleya ardından Sayın Altaylı’nın çalıştığı gazetede sık sık Türkiye’nin nasıl mahçup olduğu, nasıl zor durumda kaldığı anlatıldı durdu.
Sahi gerçek neydi.
Şimdi hep beraber sayın Uzan ile sayın Altaylı’yı karşılaştıralım.
Sayın Uzan ne yapmış.
Motorola ve Nokia firmalarından tam gerçek rakamı bilmiyorum ama 2 milyar dolar civarında mal satın alıp Türkiye’nin her noktasında tamamı Türk işçi ve mühendislerinden oluşan insanlarla Telsim’in alt yapı yatırımlarını yapmış.
Gelecek zamanda eminim ispat edileceği gibi, Türkiye’deki vatan hainlerinin işbirliği ile oluşturulan basit bir senaryo sonucu ver paramı feryadını başlatan Citi Grup sayesinde Türkiye’de dolar 19 Şubat 2001 gecesi % 7500 lere vuran gecelik faizler ışığında 685 bin liradan 1365 bin liralara fırladı.
Yani oynanan oyunla çok hzılı bir şekilde Türk insanının % 40 fakirleşmesi sağlandı.
Fakirleşme mal varlığı olan insanlarda çok daha büyük hissedilir.
Çok basit deyişle 19 Şubat 2001 gündüzü Telsimin alacaklarının toplamı belki Motorola ve Nokia’ın tüm borcunu karşılarken 20 Şubat 2001 günü Telsim’in tüm alacakları var olan borcun yarısını karşılayamaz hale geldi.
Burdaki zararı anlatmak istemiyorum.
Asıl neden şu anda açlıktan uyuyamayan en az 10.000 insanın aç olmasının gerçek suçlusu dünkü itirafıyla sayın Altaylı’dır onu yazmak istiyorum.
Kalemini satan sayın Altaylı’nın başlattığı süreçle daha sonrasında ortaya çıkan bir çok faktörle beraber Dünya devleri Motorola ve Nokia alacaklarının büyük bir bölümünü tahsil ettiler.
Tahsil ettikleri rakam bu Ülkenin öz kaynaklarından çıktı.
Rakamlara boğup konuyu uzatmak istemiyorum.
A.B.D linin parasını alıp getirip Ülkesinde Dünya üzerinde taşınmazlığı hiçbir şüphe götürmez şekilde kesin olan baraj yapımına harcayan bir kişi bu vatanı ve milleti sevmeyen olacak,
Aldığı 3 kuruşluk telefon hatırına kendisine gelen belki gerçek belki uydurma belgelerle o barajları yapmakta olanları bitirecek süreci başlatan ve gerçek halk lehine olan SCS konusunda, bebeklerin ağlamaması için tuvalet ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda 3 maymunu oynayan göbeğini kaşıyan adam sayın Altaylı namuslu gazeteci olacak.
Sayın Altaylı’nın aptal okurları.
Lütfen okuduğunuz adamı doğru görün doğru okuyun. Bugün Ülkemizde açlık, sefalet varsa günümüzün günah keçisi olan siyasetçilerden çok kalemlerini satan gerçek vatan haini sahtekar gazeteciler yüzündendir.
Son latifem taşlama olsun. Malum birileri Ne zaman adam olunur yazıyor. Bende yazayım.
Herkesi kendimiz kadar aptal sanmadığımzı zaman.
Kendi aklına güvenen herkese saygılarımla