Kalem
feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
ÇIĞLIK ATMA TÜRKÜM, BEN DELİ BEKLİYORUM...
Evet, gücümüze gidiyor. Çaresizim
Evet, zorumuza gidiyor. Takatsizim.
Ben de en az, senin kadar üzgünüm, kırgınım.
Unutma! Atatürk’ten sonra gelenler?
Ne senden, ne benden... Kökleri farklı.
Ondan öncekiler de farklıydı.
Türkü cepheden, cepheye sürdüler.
Ülkeden ülkeye gönderdiler.
Herkesi korudular. Ama Türk’ü korumadılar
Bak Atatürk’ten sonra gelenlerin kökleri farklı, düşünceleri, yaradılışları farklı.
Onlar hiç Türk olmadılar ki. Türküm demediler ki.
Bizim Allahımız var.
Doğduğumuz gibi, öleceğimize de inanırız.
Yaramıza tuz basarız.
Bekle, bekle. Bekle. Sabırla,
Şükürle bekle.
Yeter ki, sen ölme. Sen öldür.
Mutlaka çaresi bulunur.
Allah bir akılı deli gönderir.
Bu milleti Allah korur.
Allah. Ben akılı deli, bekliyorum.
Irkı ve dini belli olmayanların, dinsizin hakkından gelir.
Irksızın hakkından gelir.
Biliyorum, için yanıyor. Benim de.
Ama ne yapalım, kader diyeceğiz. İpler Ortadoğu eş başkanının elinde.
İpsizin ipi kesilene kadar sabret.
Ben de yanıyorum. Bende kavruluyorum.
Sen orda dertli, ben burada farklı...
Ben akıllı, bilge değil deli bekliyorum.
Deli geldiği gün bayram edeceğim.
Deli geldiği gün kurban keseceğim
Evet, sen benden medet umuyor, destek bekliyorsun.
Ben de Allah’tan kuvvet bekliyorum.
Sen çığlık atmasan da ben çığlık duyuyorum.
Şehitler kalkıp da beni boğacak diye korkuyorum.
Balkanlarda, Kafkaslarda, Basra’da, Yemen’de, Fas’ta, Tunus’ta, daha nerelerde diye saysam.
Kulağıma sesler geliyor.
Senin çığlığını duyuyorum.
Zoruma gidiyor.
Gücüme gidiyor.
Ülkem satılıyor.
Ben: çaresizim.
Ama ben, akıllı bir deli bekliyorum
Arşiv