Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Ülkede bir bayram havası var.
On binlerce kişinin toplandığı
meydanlarda devlet, yerel yönetimler, halk el ele, kol kola kutlamalar
yapılıyor.
Ne kutlanıyor?
Çeyrek asırdır memlekete, millete kan
kusturan PKK’nın 34 üyesinin ülkeye girişi... Elbette bu giriş bir teslim olma
değil… Bir törenle geliş!
Neden bu dağdan iniş?
“Önder”,
“Sayın Öcalan” böyle istediği için! Barışa katkı sağlamak için!
Nitekim ayaküstü yapılan sorgulardan
sonra hepsi yollarına gönderiliyor!
Kutlamalar daha da coşuyor. Davullar
zurnalar yeri göğü inletiyor. Eller havada zafer işaretleri yapıyor, zafer
nidaları dağı-taşı kaplıyor.
*
* *
Bununla birlikte, bize yenilmişlik
duygusu yaşatan; ne bayram havası,
Ne dağı-taşı inleten zafer nidaları,
Ne de meydanlarda devletle kalabalıkların
el ele, kol kola olması…
Bizde yenilmişlik duygusu yaratan,
yüreğimizi kanatan; sanıkların ayağına mahkeme gönderilmesi, “pişmanım” demeyen PKK’lıların, “Sayın Öcalan” hitabının, bizzat hâkim tarafından
zapta geçirilmemesi ve serbest bırakılmalarıdır.
Keşke bunların yalan olduğu, teröristlerin
başka bir sebepten dolayı serbest bırakıldıkları hâkimler tarafından
açıklanabilse!
*
* *
Konu Adalet Bakanına soruldu, “Bizim mahkemeleri etkilememiz düşünülemez”
cevabını verdi. Bakan’a bir sual daha soruldu:
— Sayın
Bakan, PKK’lı olmak suç mu, değil mi?
Bakan’ın cevabı ne oldu?
Deriin bir sessizlik! Ve kaçış…
*
* *
Evet, yakıcı bir yenilmişlik duygusu
içindeyiz.
Nitekim zafer kazanan bir tarafın olduğu
yerde, bozguna uğrayan bir tarafın da olması gayet doğal!
İşte, biz bozguna uğrayan tarafız!
*
* *
Son 15 günde olan işlere baktığımız
zaman, aklımıza, hayalimize getiremeyeceğimiz kadar anormal şeylerin
gerçekleştiğini görüyoruz. Bunların, bir Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin kararları
olduğuna inanamıyoruz.
Hadiseler, Amerika’nın ülke idaresi
üzerindeki korkunç gücünü kanıtlıyor.
Artık, olmaz zannettiğimiz her şey
olabilir.
* * *
ÜSTATLARDAN
KUTLAMA
Yine havai fişekler, fışkıraraktan yanmada…
Kadın erkek, çoluk çocuk zincirinden boşanmada…
Gürültüden gümbürtüden yarasalar uyanmada,
Gürültünün böylesine şehir nasıl dayanmada?
— Söyle ne
oluyor evlat, neden şehir donanmada?
— Ne olacak, bir hatanın yıldönümü
kutlanmada!
Arif Nihat Asya
Önceki
yazılar