Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ağustos
ayında, Irak, Suriye gezisine çıkmadan önce “İki ülke arasında güçlü bir
stratejik işbirliğinin ortaya çıkması, ortak bölge olan Mezopotamya Havzası ve
Orta Doğu’yu refah ve istikrar alanı haline dönüştürecektir. Bu bizim
vizyonumuzdur” demişti. “Mezopotamya Havzası” konusuna biz ART’deki
programımızda dikkat çekmiş ve eski Amerikan Büyükelçisi Pearson’un
“Erzurum’dan Bağdat’a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge olacak” sözünü
ve ayrıca Barzani’nin İnternet sitesinde, “Bu bölge aynı zamanda tek bir siyasi
bölge haline gelecek, TSK bu topraklardan çekilecektir” yorumunun
yayımlandığını hatırlatmıştık. Daha sonra aynı tespiti bu sütunda da
tekrarlamıştık.
*
* *
Basında
bizim dışımızda konu ile ilgili yazı yazan, takip ettiğim kadarı ile sadece
Cengiz Çandar oldu. Çandar, “Bağdat’ta ‘Mezopotamya Birliği’nden Silopi’de
‘Barış Grupları’na” başlıklı yazısında “Türkiye ile İsrail ilişkilerinde ara
açılırken, Suriye ile vizeyi kaldırarak 40, Irak’la ‘iki devlet-tek
hükümet’sloganı ile adeta entegrasyona giderek 48 anlaşma imzalanmasının
kendiliğinden bölge dengelerine getireceği ‘devrimci değişikliği’ görmek
gerekiyor” ifadelerini kullanmıştı.
*
* *
Bu
arada, avukatları aracılığı ile konuşan terör örgütünün başı Abdullah Öcalan,
şu iddiada bulundu:
“AKP benim yol haritamdan yararlanıyor.
Davutoğlu dışarıda, Erdoğan içeride bundan yararlanıyor. Ben yol haritamda
Ortadoğu’daki demokratik çözümleri belirtirken Dicle-Fırat Havzası Demokratik
Konfederalizmini önermiştim. Davutoğlu şimdi bunun görüşmelerini yapıyor
Irak ve Suriye’yle.”
Öcalan’ın daha eski tarihli açıklamalarını araştırınca, gerçekten de
“Dicle-Fırat havzasında tarım, su ve enerji konfederasyonu” ifadelerini
kullandığını görüyoruz.
*
* *
The Economist dergisi ise PKK militanlarının Türkiye’ye gelişi ile
ilgili haberinde “Bu adım,
Türkiye, Amerika, savaşçıların üstlendiği dağlık bölgeyi kontrol eden Iraklı
Kürtler ve belki de PKK arasında bir yıllık gizli görüşmelerden sonra
gerçekleşiyor” dedi.
Bilindiği gibi Avrupa Birliği Komisyonu’nun 6 Ekim 2004 günü açıklanan Türkiye
İlerleme Raporu’nda, Dicle ve Fırat havzalarındaki barajların ve sulama
tesislerinin İsrail’in de dahil olduğu uluslararası bir konsorsiyum tarafından
yönetilmesinden söz ediliyordu.
AKP hükümeti, o dönemde bir taraftan, AB’nin Türkiye’de yeni azınlıklar yaratma
politikasına uyum sağlarken, diğer taraftan GAP ve Orta Anadolu bölgelerinde
İsrail yatırımlarının önünü açıyordu. İsrail ile imzalanan mutabakat metni 5
Ekim 2004 günü Resmi Gazete’de yayınlanıyor, 6 Ekim günü de İlerleme Raporu
açıklanıyordu.
Birincisinde, İsrail, GAP bölgesi ve Orta Anadolu’ya sulama tesisleri yatırımı
için davet ediliyor, ikincisinde ise, bu tesislerin uluslararası yönetime
kavuşturulacağı belirtiliyordu!
*
* *
Biz
son olarak 3 Şubat 2009 tarihli ve “Olmert, Tayyip Erdoğan’ı Palandöken
için mi kolluyor?” başlıklı yazımızda da eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp’in “Fırat ve Dicle’nin toplandığı suların havzası sadece Şanlıurfa veya
Mardin’le sınırlı değildir. Kuzeyde Erzurum Palandöken Dağı’na kadar uzanır bu
sınır. ‘Suların idaresi’ne demek? Bu, Palandöken’den itibaren, idareyi onların
eline vermektir. Ayrıca bu konsorsiyumda
İsrail’in işi ne? Bu ülke Avrupa Birliği’nde midir? Belli ki ABD’nin AB’ye
baskısıyla bu şart Türkiye’ye dayatılmaktadır. Bu şart asla kabul edilemez”
açıklamalarına yer vermiştik.
Vizyonda olan proje “Mezopotamya Projesi” dir.