Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
TSK, Cumhuriyet tarihi boyunca, iki
istisna dışında, ülke ötesinde muharip kuvvet bulundurmamıştır. Bu
istisnalardan birincisi, 1950 yılında Kore’ye gönderilen Türk tugayı, ikincisi
ise, 1974’teki Kıbrıs harekâtıyla adada oluşturulan kuvvettir.
Amerika, dünyanın her yanında Türk
Ordusu’nun da kendisiyle beraber, hatta mümkünse kendisi adına hasımlarıyla
savaşmasını istiyor. Bu taleplerini de, NATO üyeliği çerçevesinde kabul
ettirmeye çalışıyor.
Nitekim TSK, NATO çerçevesinde dünyanın
pek çok yerinde görev aldı. Son 20 yılda, hatırlanacağı gibi Somali’den Bosna’ya, Lübnan’dan
Afganistan’a kadar pek çok çatışma bölgesine on binlerce asker gönderdi.
Bu on binlerce askerimiz, hiçbir muharebeye
girmeden ve kayıp vermeden ülkeye, evlerine döndü.
Bu nasıl oldu?
Çünkü
bu ülkelerin hiçbirisine muharip birlik gönderilmedi. Mehmetçik, oralarda savaşan diğer NATO üyesi
ülkelerin askerlerine lojistik destek sağlamak ve söz konusu ülkelerin halkına
insanî yardımda bulunmak görevlendirildi.
Bu süreçte, Amerika’nın, başının belada
olduğu bütün ülkelere Türkiye’den daima muharip birlik istediğini biliyorsunuz.
Fakat
Türkiye, öldür Allah, hiçbir ülkeye muharip birlik göndermedi.
Hâlbuki Amerika’nın, Türk Ordusu hakkında
güzel güzel “planları” var!
Ne gibi?
ABD, Ortadoğu’da ve Orta Asya’da Türk
Ordusunun müthiş “personel” gücünden
daha etkin olarak yararlanmak istiyor. Irak’taki operasyonlarda ve Amerikan
askerinin çekilmesi sırasında… Belki İran’la çatışma esnasında, belki İsrail’in
ve Irak kuzeyindeki yönetimin güvenliği için! Ama asıl, kesin ve öncelikli olarak Afganistan ve Pakistan’da çok daha
“muharip” görevler için…
Fakat Siyasiler “evet” dediği halde, TSK’nin
komuta kademesi yıllardır ABD’nin bu planına direniyor. Direnç sonucunda 1’nci
Irak harekâtında, dönemin Genelkurmay
başkanı istifa etmek zorunda kaldı; 2’nci Irak harekâtında ise direncimize
karşılık “çuval” olayı yaşandı. Şimdi
bu direnç yeniden ve öldürücü darbelerle kırılmaya çalışılıyor!
Nasıl kırılacak?
Sıkıştıracaksın, töhmet altında
bırakacaksın, milletin gözünden düşüreceksin, bunaltacaksın…
Komuta katı öyle bir bunalacak ki,
Amerikan taleplerine mukavemet edecek hali kalmayacak!
TSK, Amerika’nın arzularına boyun eğecek
bir kıvama getirilmeli! Bu deneniyor.
Yoksa koskoca orduyla uğraşmak ne “üst
düzey bir subay(!)”ın harcı, ne de aramalarda “belge bulan” birkaç polisin!
*
* *
AÇLIK
SINIRI 757, YOKSULLUK SINIRI 2465 TL
Türk-İş’in yaptığı araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli gıda harcaması tutarı 757
TL. İnsan onuruna yaraşır bir yaşama düzeyi sağlamak için yapılması gereken
harcama tutarı (yoksulluk sınırı) ise 2
bin 465 TL olarak hesaplandı.
Memleketin asıl meselesi burada; açlık ve yoksulluk. Şu yoksulluk
sınırının üzerinde geliri olan kaç aile vardır? Acaba, ailelerin onda 1’i bu
geliri elde edebilir mi? Ne mümkün!
Halkın yüzde 90’ından fazlası yoksulluk
sınırının altında… Milyonlarca aile ise açlık sınırının da altında hayatını
idame ettirmeye çalışıyor. Milyonlarca vatandaş sağlıklı beslenmekten uzak,
gece yatağa aç giriyor.
Oysa milli gelir hakça bölüşülse; 4
kişilik bir aileye düşen aylık gelir 5 bin TL civarında!
Ülkenin en tehlikeli, en hayatî meselesi
işte budur: Adaletsiz gelir dağılımı!
Fakat gündem öyle meşgul ediliyor ki,
asla bunu konuşamıyoruz.
*
* *
BİLGİSAYARDAN ANLAYANLARA SORU
Söz konusu “nesne”nin özgün kopyasını
kurtardığını iddia eden o “üst düzey subay(!)” demiş ki; “Belgenin hazırlandığı bilgisayarlar tam 35 defa silindi.”
Cevaplarınızı merakla bekleyerek
soruyorum:
Bilgisayarlar
34 defa silinseydi yetmez miydi? Az mı gelirdi?
Önceki yazılar