Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Sorunlar
üst üste geldiği zaman insan sıkılır, bunalır. Hele üzerine de yeni bir sorun
daha çıkarsa “Bir bu eksikti!” der…
Evet,
aynı durum ülkemiz için de geçerli. Sorunlar zaten yetmiyormuş gibi,
yeniden “Bir bu eksikti!” diyoruz. Sebebi de “Demokrasiye komplo planı”
denen konunun yeniden ortaya çıkması. Düşününce hükümetin bundan nemalandığı
sonucunu ortaya çıkarmak zor olmasa gerek. Konuyu, adına “Ergenekon” dedikleri
davayla birleştirip, “Bakın bizi rahat bırakmıyorlar, darbe yapmak istiyorlar”
demek için hükümetin eline bulunmaz bir fırsat geçti. Bir hükümet için de,
seçmenine böyle gitmek ne kadar acizlik göstergesidir, kabul etmeliyiz.
Ülkemiz
demokrasi ile yönetiliyorsa, kesinlikle hepimizin demokrasiye sahip çıkmamız,
saygı duymamız gereklidir. Desteklediğimiz parti seçilemese bile,
demokrasiye inanıp, ülkemizin geleceğini düşünmemiz gereklidir. O halde bu
korku nedir? Hukukun üstünlüğüne inanılıyorsa, o belge, o imza.. Her ne ise
yargı kararını verir ve sonucuna herkes katlanır. TSK’nin zan altında
bırakılması neden?
Öte
yandan “Deniz Feneri” olayında
bırakın yargıya müdahale etmeyin deniliyor. Aynı durum neden “Ergenekon” da geçerli değil, neden o
belge olayında geçerli değil? Önce bunlara cevap bulmamız lazım.
Ülkenin
geldiği durumda hukuka bakılırsa, artık hukuka güvenen yoktur. Kalmadı artık… O
kadar yolsuzluk davası varken, Cumhurbaşkanı kayıp trilyon davasında hala
aklanamazken, Başbakan için iddialar varken, Teröristler bile affedilirken…
Denilse ki, “Evet TSK darbe yapmak istiyormuş. Bizde bunu ispatladık”. İnanacak
birilerini bulursanız işe yarar.
Artık
bulmanız zorlaştı. Kişi söylediğine önce kendi inanırmış. Siz de kendi
kendinize inanırsınız, olur biter…
Arşiv