Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Zafer Üskül adında bir profesörümüz var.
İnsan haklarına gayet duyarlı olan bu zat, 2007 seçimlerine kadar neredeyse her
gün televizyonlardaydı. Çünkü ülkede pek çok insan hakları ihlali vardı ve
Üskül Hoca onları kamuoyuna duyuruyor, önlenmesi ve sorumluların
cezalandırılması için hükümete çağrı yapıyordu.
Hoca’nın gayretleri Başbakan Erdoğan’ın
dikkatini çekmiş ki, Hocanın bu insan sever potansiyelinden partide ve mecliste
yararlanmak için kendisine milletvekilli adaylığı teklif edildi. Hoca da teşneymiş,
kabul etti ve seçildi.
Hoca 22 Temmuz 2007 seçimlerinde meclise
girince; insan haklarına hassasiyetinden ötürü onu “İnsan Hakları İnceleme Komisyonu” başkanı yaptılar.
Düşündük ve dedik ki; tamam, artık ülkede
kimse insan haklarını ihlal etmeye yeltenemez… Kim ki insan haklarını ihlal
eder, Üskül Hoca da ona dünyayı dar eder!
Aradan 2 yıldan fazla zaman geçti… Aaaa,
bir de baktık ki Zafer Üskül’ün hiç sesi çıkmıyor.
Neden acaba? Artık ülkede insan hakları
mükemmel mi işliyordu? Kimsenin hakkı ihlal edilmiyor muydu? Kimse insan
hakları suçu işlemiyor muydu?
Hayır, memleketimizdeki insan hakları
ihlalleri hız kesmeden, belki de artarak sürüyor… Her gün manşetlerde pek çok
zulüm, işkence, şiddet haberi okuyoruz.
Meselâ, 2008 istatistiklerine bir
bakalım:
İHD verilerine göre, 2008’de Türkiye'de: 34
kişi polisin "dur" ihtarına uymadığı için öldürüldü. Cezaevleri ve
gözaltı merkezlerinde 45 kişi hayatını kaybetti. 1546 kişi de işkence ve kötü
muamele gördü. AİHM, Türkiye'yi 57 kez "işkence"den mahkûm etti.
Adalet Bakanlığı, 301. madde değişikliğinden sonra bile 50'nin üzerinde dosyaya
dava açılmasına izni verdi. (TEKSATIR, 01.09.2009)
Zafer Üskül’den bunlarla ilgili ne bir
ses var, ne seda!
*
* *
ZAFER ÜSKÜL, GÜLER ZERE’Yİ DE
GÖRMÜYOR
Aylardan beri Güler Zere ismindeki genç bir mahkumun kanser hastası olduğu,
sağlığının geri dönülemez bir noktaya geldiği bildiriliyor. Bu ağır hasta mahkûmun
affedilmesi, son günlerini ailesiyle rahatça görüşebileceği bir sağlık
kuruluşunda geçirmesi talep ediliyor. Sivil toplum kuruluşları Güler Zere’nin
durumunu sağır sultana bile duyuracak eylemler yapıyorlar. Fakat insan hakları
şampiyonu olan TBMM’deki komisyon başkanından tık yok.
*
* *
Poliste ve cezaevinde gördüğü işkence sonucu hayatını kaybeden Engin
Çeber için o günkü Adalet Bakanı özür diliyor, Zafer Üskül’den yine tık
yok.
Ergenekon davasında; 2007’de cezaevine
girerken sapasağlam olduğu kameralara yansıyan Kuddusi Okkır, 1 sene sonra canlı cenaze halinde ailesine teslim
ediliyor ve 5 gün sonra ölüyor… Zafer Hoca doğal olarak ortada yok!
*
* *
“1.5 yıldır Denizli D Tipi Cezaevi´nde
kalan oğulları Yunus Kalkan´ı 13 Ağustos´ta ziyarete giden baba Kemal ve anne
Gülseren Kalkan, dövülüp, işkenceye uğradığı ileri sürülen oğullarını
tanınmayacak halde bulunca şoke oldu. Kemal Kalkan, oğlunu dövüp, işkence
yaptıklarını ileri sürdüğü cezaevi doktoru ve gardiyanların cezalandırılması
için 14 Ağustos´ta Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ile
Denizli Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulundu.”
Bunun gibi pek çok şikâyet medyaya
yansıdı Üskül Hoca bunları da duymuyor!
Daha birkaç hafta önce polis bir parkta kendi halinde bira içen
bir genci komaya sokuyor. Hadise kameralarla tespit ediliyor, Üskül Hocadan
yine tık yok.
*
* *
Demek ki, Zafer Üskül için insan
hakları denilen nesne, AKP milletvekili olarak meclise girinceye kadarmış.
Ondan sonra ne olmuş?
“İnsan
hakları” ölmüş, yerine ZÜ hakları gelmiş.
*
* *
ÜSTATLARDAN
MEMLEKET
İSTERİM
Ne
başta dert, ne gönülde hasret olsun…
Kardeş
kavgasına bir nihayet olsun!
Cahit
Sıtkı Tarancı
Önceki yazılar