ŞEHİT BABASINDAN “AÇILIM” DESTEĞİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 01.04.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


“Açılım”, 21’nci yüzyılın en mühim kavramı olma yolunda. Belki de önümüzdeki 10 yıllar “açılım” yılları olacak.

Belki bir sihirli değnek…

Belki her kapıyı açan anahtar…

Belki dertlerin mucizevî dermanı…

Bu albenili kelimenin etkilemediği kimse yok gibi… Zaten bu kadar konuşulduktan sonra ona kayıtsız kalmanın imkânı var mı?

Sosyal kesimlerde, “açılım”ın yaptığı çağrışım, yarattığı beklenti de değişebiliyor.

Abartılı törenlerle başlayan açılıma en büyük direnci kim göstermişti?

Şehit aileleri!

Onların karşı çıkmaları o kadar şiddetli oldu ki, “açılım” bıçak gibi kesildi.

Bununla beraber, aradan geçen zamanın bir etkisi mi bilinmez, şimdi “açılım”a destek bir şehit babasından geldi.

Uzman Çavuş olan oğlu Çukurca’da şehit düşen Hilmi Aydoğdu, gözyaşları içinde, “Açılım istemeyenlerin çocukları askere gitmiyor. Onlara sesleniyorum; evlatları gitmiyor istemezler açılımı. Evlatları gidenler ister ancak. Başkalarının anne babaları ağlamasın, ne olursa olsun buna bir çare bulunsun” dedi.

Acılı babanın isyanına ve açılıma desteğine saygı duyuyoruz fakat “Açılım istemeyenlerin çocukları askere gitmiyor” yargısı doğru mu? Tam tersine, “açılım” istemeyenler, çocukları hem de dağda-bayırda askerlik edip şehit düşenlerin yakınları ve gaziler değil mi?

Acılı baba, “Bazı zengin ve kodamanlar askerlik çağındaki çocuklarını koruyorlar, çürük raporu alıyorlar”  demek istiyorsa, orada yerden göğe kadar haklıdır.

Tabii buradaki durum biraz daha farklı… Şöyle: Şehit düşen evladımız uzman çavuş olduğuna göre; söz konusu olan mecburi askerlik değil, kendi iradesiyle üstlenilen bir memuriyet!

Nitekim sözlerinin bir yerinde acılı baba oğlunun kendilerine “İki ay sonra ordudan ayrılıp sivil yaşama geri döneceğim” dediğini naklediyor.

Elbette bu durum, söylediklerinin önemini azaltmaz. Eğer “açılım” denilen nesne terörü sona erdirecek çareler içeriyorsa bir an evvel hayata geçirilmelidir. Bu “açılım” hakikaten terör derdine deva olacaksa, işte şehit ailesinden de destek gelmişken bir an evvel ne yapılacaksa yapılsın.

*   *   *

Lâkin olay göründüğünden de karmaşık. Bu terör ve “açılım” konularında kimin nerede durduğu, durması gerektiği hiç belli değil.

Terörden kimlerin nemalandığı mutlaka ortaya çıkarılmalı. Çeyrek asırda harcanan 300 milyar doların hesabı dökülmeli… Terörden nemalananlar elbette bu bataklığın kurutulmasını istemeyeceklerdir.

Tabii burada söylemesi çok zor bir husus daha var. Ama bunu görmek ve söylemek zorundayız.

Bunu dile getirmek hakikaten çok çetin bir iş. Çünkü içinde korkunç bir çelişki barındırıyor.

Son dönemde, terör saldırılarında, askerliğini mecburî olarak yapanlardan ziyade bu işi profesyonelce yapan uzman çavuşlar hayatlarını kaybediyor. Bu durum, orduda uzman erbaş sayısının çok arttığını, bilhassa terörle mücadelenin profesyonel askerlerce yapıldığını gösteriyor.

Zor soru şu: Terör bitse uzman çavuşa bu kadar fazla ihtiyaç duyulacak mıydı?

*   *   *

 

ÜSTATLARDAN

TANRIYA SESLENİŞ

Elsizlere el, dilsizlere dil ver yeniden,
Lütfet, bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dünyayı alıp avucuna bir gün Tanrım,
Avucunda bu dünyaya şekil ver yeniden.

 

Arif Nihat ASYA

 

Önceki yazılar

Tarih: 01.04.2010 Okunma: 931

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?