Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

      
 

        İtalyan geline tecavüz ve öldürme hadisesi üzerine…

            Türk’üz, Müslüman’ız demekle medenî, saygılı, hoşgörülü olunamıyor. Olunamaz.

         Kabul etmek lâzım ki, milliyetine ve dinine aidiyet şuuru milyonlarca insanda “yok” denecek kadar zayıf.

         Bırakın dini, milliyeti “insanlığa” ait olduğunun bile farkında olmayan insan şeklinde çoook yaratık var.

         Vahşi bir hayvan gibi, sadece içgüdüsüyle yaşayan insan zannettiğimiz çoook canlı var.

         Ki…

         Vahşi hayvanın zarar vereceğini bilirsiniz de uzak durur veya tedbirli olursunuz.

 

         Hadiseden, dün akşam saatlerinde haberim oldu.

         Öğle saatlerinde balkondan sokağa bakıyordum. Dört-beş yaşlarında üç kız çocuğu güle oynaya koşturuyordu. Şehrin göbeğinde zihnimden şu düşünce geçti: Bu çocukların büyükleri nerede? Başlarına bir şey gelmesin!

         Evet. Ne yazık ki, güvenlik açısından berbat bir ülkede yaşıyoruz.

         Gece, gündüz, şehir, kasaba, köy, anayol, tali yol hiçbir yerde ve zamanda emniyetinizden emin değilsiniz.

         Cennet vatanı cehenneme çevirmeyi becerebilmişiz.

 

         Gayet güçlü ve modern bir emniyet teşkilatımız var.

         Ondan daha güçlü ve geniş bir teşkilata sahip jandarma ve ordumuz var.

         Son derece köklü devlet geleneği ve adalet sistemimiz var.

         Fakat insanların güvenliği yok.

         Sanırım, güvenlik meselesini düşünmeye, ona bir el atmaya ve çözmeye sıra bir türlü gelmiyor.

        

         Aklıma bir soru takılıyor:

         Şimdi bu tecavüzcü sapık, yaptığı eylemle Türklüğü rencide etti mi?

         Etti.

         Daha açık soralım:

         Türklüğü küçük düşürdü mü?

         Hiç şüphesiz, küçük düşürdü.

         Peki, bu zanlı tecavüz, cinayet suçlarının yanı sıra 301’nci maddeden de yargılanacak mı?

         Türklüğe, Türk Devletine bundan daha açık ve eylemli nasıl hakaret edilebilir ki?

         Yüzümüz kızarıyor. Utanıyoruz.

 

 

         Üstatlardan

                                               Dadaloğlu’na

 

            BİZİM DEĞİLDİR! (Dünden devam)

 

            İller, vaktiyle, kol olmuş;

            Yaylalar, onlarla dolmuş…

            Ölenler, toprağın olmu;

            Sağlar da bizim değildir.

 

            Boşluk aşağıda, yukarda…

            Kuzey mi? Silinmiş karda…

            Kıble kaybolmuş, sollar da,

            Sağlar da bizim değildir!

 

            Bozkurd’un bükülmüş kolu…

            Yollar, köpeklerin yolu…

            “Bizim!..” deme, Dadaloğlu:

            Dağlar da bizim değildir!

 

            Arif Nihat Asya

 

         Not: Sol sütunda bulunan sağlık anketine katılır mısınız?

        

            Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın.

Tarih: 13.04.2008 Okunma: 844

YORUMLAR