ONE MİNUTE TÜRKİYE...2...

Özgür DENİZ - 03.04.2010

Yani bütün melanetler bu zamanda ortaya çıktı öyle mi? Lütfen haysiyet ve insaf baylar, bayanlar! Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz Müslüman-Türk Milleti 10 yılda bitti, tükendi, mahvoldu, köleleşti, hazineleri yağmalandı, namusu talan edildi öyle ha! Önceden çok zengindik, dünyanın tek hâkimiydik, halkımız çok ahlaklıydı, her şey süperdi, mutlu, bağımsız, güçlü ve müreffehtik, bilimde üniversitelerimiz en öndeydi, hukukumuz tam adildi, gönenç içinde yaşıyorduk öyle mi? Dostlar maksat savunu değil. Gerçeklere kör olmamalıyız. Tayip’tir ya da bir başkasıdır beni ırgalamz ama ben halkımı-ülkemi-değerlerimi milyonlarca canım olsa feda edecek kadar çok seviyorum. Ve namuslu bir bakış açısına sahip olmaya çalışıyorum.

   
Dürüst siyaset herkese kazandırır beyler. İlla inadına vurmak isterseniz vurulan siz olursunuz. Çünkü âlem aptal bir tek siz akıllı değilsiniz. İşsizliğin olmadığı bir ülkemi emanet ettiniz? PKK sız bir ülkemi emanet ettiniz? Peki, bu alçak örgüt kimin zamanın da çıktı? Kim çıkardı? Kim besleyip, büyüttü? Niye her devirde 5000 terörist olarak kaldı? Hiç mi eksilmedi? Koskoca bir ülke bir avuç teröristle baş mı edemedi? Bu konuda bu hükümeti suçlamak yemin ediyorum samimiyetsizliğin ve ciddiyetsizliğin dik alasıdır. Bu örgüt aslında hep vardı sevgili halkım. En az yüz yıllık bir projeydi bu. Fakat virüs gibiydi. Uygun ortam bekleniyordu. Çünkü uzun soluklu hedeflerin aracıydı. Siyonizm sürekli besliyordu bu virüsü. Ama 12 Eylül darbesi gün yüzüne çıkmasını sağladı. Ortam tam oluşturuldu. Kürt kardeşlerimizin de destek vermesi sağlandı bir şekilde. En az 25 yıldır fiili olarak mevcut. Peki, mevcut iktidar kaç yıldır mevcut? 


Tekel işçilerini görmüyor musun diyeceksiniz. Kesinlikle görüyorum. Hükümetin suçu elbet olabilir, vardır peki onların hiç mi suçu yok? Avantadan geçinmeye alışmış olamazlar mı? Tıpkı doktorlar-eczacılar-sermayedarlar gibi? Ve konusu açıldığında hepimiz onların (bazı kurumların işçilerinin-tekel dâhil) aldıklarından bahsedip haksızlık olarak görmez miyiz ve düzeltilmesini istemez miyiz? Şimdi niye dürüst olmuyoruz? Hayır, muhalif olan bir irade yapıyor ya bütün bunları, illa vurun abalıya yapacağız. Böyle siyaseti vicdanlar kusar beyler. Hem hep vuracağınıza, ülkeniz ve halkınız için birazda alternatif üretin. Bu ülke, bu halk kazanacaksa bırakın başkası yapsın ne olacak? Iıı… olamaz, olabilemez. At gitsin ülkeyi. Ne ülkesi ne halkı o? Ben koltukta değilsem ve ben yapmıyorsam kimse yapmamalı. Ya ben yaparım ya da kimse yapamaz. Bu ihanetten başka nedir peki?

   
PEKİ, NİYE İKTİDARDAYKEN YAPMIYORSUNUZ DEDİKLERİNİZİ DE MUHALEFETTEYKEN KONUŞUYORSUNUZ? AH BURADAKİ DERİN GERÇEĞİ SEVGİLİ HALKIM BİR GÖRSE!

   
SON TAHLİLDE; bendeniz diyorum ki, bir sistem kurduğumuzda bu öyle bir sistem olmalı ki, kimsenin köklü bir itirazı olamasın. Herkesi kuşatsın. Ortak değerler üzerinde yükselsin. Yetim hakkı yedirmesin. Hürriyetleri kısıtlamasın. Sahtekârca bir itiraz olursa halk bunu bilecek, fark edecek düzeyde olsun. Ki bu sahtekârlar cezalandırıldığı takdirde halk sizi suçlamasın. Bırakın komünist komünistliğini yapsın, faşist faşistliğini, milliyetçi milliyetçiliğini, şeriatçı şeriatçılığını. Ama açık fitne ve fesat peşinde olanlara hadlerini tabiî ki bildiriniz. Ama ifade özgürlüğüne zincir vurmayınız. Hukuk kesinlikle tam adaletli olsun. Ne şah dinlesin ne padişah. Herkes kanun önüne metazori de olsa çıkartılsın. Asla tarafgirlik yapılmasın. Çıkın halkın önüne her şeyi anlatın. Halk her şeyi şeffaf şekilde görsün. Samimi ve dürüst olun. Sonsuz güven aşılayın. İktidarı yandaşlarınızla değil halkla paylaşın ve hazineyi. Halkta okusun, anlasın, görsün her şeyi. Ahmaklık etmesin. Böylece fitne ve fesat ocağı spontane söner gider, yakacak odun, ateşe verecek hane bulamaz olur. Zira zulüm, baskı, terör, tedhiş vs üzerine kurulu bir yapı payidar olmuyor bizatihi tecrübe etmekteyiz görüyorsunuz. Bunu bilin, bilelim.

   
Muhakkak, YEMİNLİ İMANLILAR TİMİ (YİT) kurunuz. En az 100 kişilik. Dünya düzeyinde bir teşkilat olsun bu. Çok önemli ve orijinal operasyonlar için. Kesinlikle bilinmesin bu timin üyeleri. Sadece çok az kişi ama çok şerefli-sağlam kişiler bilmelidir. Bitmesi gerektiği anda bitecek, yitmesi gerektiği anda yitecek bir yapı olmalıdır. Bilgileri çok üst düzeyde olmalıdır. Teknolojileri son teknoloji olmalıdır. Yüksek imanlı, sağlam karakterli, tam sadakatli, çelik iradeli, demir pençeli, sonsuz vatansever, maddi-manevi değerlerle muhteşem uyum sergileyen, hiçbir odakla (fert, cemiyet, cemaat, parti vs) bağlantısı olmayan, varlıklarını sadece bu ülkeye ve halka adamış kişilerden oluşan bir tim olmalıdır bu. Evet, çok zordur ama başarılmalıdır. Yüksek düzeyde bir samimiyetle isterseniz Tanrı sizinledir biliniz.

   
AYRINTILAR…

   
Malum bir mevzu. Ama bilinmezliği de var. Ertuğrul Özkök görevinden ayrıldı ya da bıraktırıldı. Üzerine yazan yazana. Sanki çok önemli bir kişilik. Ülke kurmuş sanki. Tarih yapmış sanki. Vay be ne büyük adammış ta kıymetini bilememişiz! Burada derin bir gerçek sarf-ı nazar ediliyor. Bir kişiyi, bir yapıyı, bir örgütü büyüten, büyük gösteren sistemde ki baskın yapıdır. Bir nevi sistemi temsil eden en güçlü yapıdır. İşte kişileri, örgütleri ya da cemaatleri ‘’muhteşem bir hayat öpücüğü’’ ile önemsenir hale getiren gerçek budur. Yoksa nev-i şahıslarına münhasır farikaları değildir. Bunların hayatlarında göstermiş oldukları iş yetenekleri, ya da güçlü, sağlam kişilikleri değildir bunları önemseten. Bir de muhalif kesimlerin aşağılık kompleksleri. Bunlar baskın yapının ‘’hayat öpücüğü’’ ile hayat bulup vezir olurlar ama çağın getirdiği yenilikler karşısında apışıp kalırlar ve rezil olurlar. İşte en bariz örnek. Çağa ayak uyduramayınca yol alırlar yok olmaya doğru. Karşımızda spontane beliren resim budur efendim. Bunlar ülkelerine, halklarına, değerlerine ihanet ettikleri oranında güçlenirler ve öpülürler. PKK yı öpen kimdi ve niye öpmüştü? Bunları en derinlerde öpen ve öpmesi gerekenlere öptüren Siyonizm’dir, Siyonist’tir. Bazı yerler bunlara itibar etimi halkta bunları bir şey sanır. Sözüne kanar. Çünkü her şeyi belirleyen bunlardır güya. Gündemi vs. Oysa hepsi büyük bir oyun. Bu ülkeye, bu halka bunların özür borcu vardır. Af dilemeliler, hak talep etmeliler. Sonra da tövbe edip dürüst ve namuslu bir yaşama doğru yol almalı, iyi birer kul-vatandaş olmalılar. Olay budur efem!

   
Şimdi de, Habertürk gazetesi sanki Hürriyetin misyonunu devralmış gibi. Hayat öpücüğüne mazhar olmuş gibi. Medya sistemin ideolojik aletidir sevgili dostlar. Sistemi ayakta tutan en güçlü yapı medyadır. Bu yüzden medyaya büyük önem verilir. Ve hayat öpücüğü kondurulacak medya iyi seçilir. Çünkü görevi zordur ve çetindir. Tezvir, tahkir, manipülasyon, demagoji, tahrik vs. istenileni alçaltmak, istenileni yüceltmek. Bütün bunlar zor işlerdir(!) vesselam. Tabi bu asla hepsi için kesinlikle geçerli değildir. Zaten görünen köy kılavuz istemez. Bunların amelleri imanlarının ne olduğunu gösterir.

   
Bunlar şunu istiyorlar: erk bunların elinde olsun. Halka istedikleri gibi emretsinler, halk modernizmin kölesi olsun. Ahlakı fırlatıp atsın. Sürekli eğlensin, tüketsin. Hülasa; despot idare, sınırsız özgür (ahlaksız) yaşam. O da bunların tayin ettikleri sınırlar içinde yine de. Bunların hepsi kurumsal olarak ta, fert olarak ta aynı tıynettedir sevgili halkım.

   
Zihnen ve bedenen güçlenmezsek, karakterimizi yeniden yapılandırmazsak, yeteneklerimizi geliştirmezsek, sürekli çalışmazsak ve el ele vermezsek bu tahakkümden kurtulmak imkânsızıdır.

   
Şu, İslami kesimden bazılarının ‘’vicdani ret’’ safsatasını savunmalarını anlamak çok zor. Bu geri zekâlılar (kabul edenler için söylüyorum) neyin peşindeler acaba? Şu Taraf Gazetesinde yazan Hilal Kaplan denilen şahıs kendini ne zannediyor ki? Acaba kaptığım yeri kaybetmeyeyim diye saçmalıyor mu? Hangi bilgi, tecrübe ve kabiliyetle konuşuyor? Benim ağzımı bozdurmayın ya! Biraz akıllı olsanız olmaz mı? Hangi temele dayanarak konuşuyorsunuz. Eminim ciddi temellerle konuşulsa, tartışılsa birer paçavraya dönersiniz.

   
Norveç denilen ülkeyi lanetliyorum. O alçak polislere (polisliği lekeleyen pisliklere) hadlerini mutlaka bildirmeliler. Bile bile bir insanı katlettiler şerefsizler. Aslında Batı âleminin tipik yüzü. İnsanlıktan behresizler. Değerden behresizler. Alışmışlar öldürmeye. Kendinden olmayan yok olmaya layıktır.

   
Bütün liderlere, ATV deki ‘’Bir Şarkısın Sen’’ programındaki küçücük yürekleri çok iyi gözlemelerini ve çok dikkatli dinlemelerini öneriyorum. Umutları çalmamaları, düşleri kirletmemeleri, güzel yaşamları tüketmemeleri için. Herkesin insanca ve türkü tadında yaşamaya layık olduklarını kavramaları için.

   
 BİR ÖNERİ:


Generalin Kızı, V for Vandetta, Ada, Büyük Günahlar ve Apocalipte isimli filmleri muhakkak izlemelisiniz. Her ayrıntıya dikkat kesilerek izleyiniz lütfen, sevgili dostlar.
Tarih: 03.04.2010 Okunma: 641

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?