ÖZÜR DİLERİM, SOYUNUYORUM...

Özgür DENİZ - 03.04.2010

‘’İnsan doğduğu andan itibaren savaşmaya başlar.’’ İsmet Özel


‘’Para uğruna beyninizi satmayı reddetmelisiniz.’’ Wirginia Woolf


‘’Fikir yazısı cebir problemi çözer gibi okunmalıdır.’’ Cemil Meriç


DOSTLARIMA:


Sevgili dostlarım! ben de kusursuz bir insan değilim. Belki her söylemimi eyleme dönüştürmekte zorlanan bir insanım. Acizliğim, çaresizliğim vardır. Arzularım vardır. Korkum vardır cesaretimle birlikte. Muhtaçlığım vardır sahipliğimle birlikte. Kederlerimle birlikte sevinçlerim vardır. Belki de nankörlüğüm bile vardır. İnsanım çünkü. Hatalarımla günahlarımla yaşıyorum. Lakin düşüncelerimde samimiyim. İlla her söylediğimizi yaşayamıyoruz diye söylemeyi bırakma gibi bir lüksümüz yoktur. Ve bazen sözün gücüyle yaşamın gücü eşit olmayabiliyor. Yani çok güçlü konuşabiliyorsunuz ama aynı düzeyde yaşamakta güçsüz kalabiliyorsunuz. Burada yaşamın güçsüzlüğü sözün gücünü asla eksiltmemelidir ve sözü tesirsiz kılmamalıdır. İnsan sabit, donuk bir varlık değildir. An be an değişime tabidir. Temel ilkeler dışında. Her an değişmekte, gelişmekte ve dönüşmekte olan bir varlıktır ve bu kendi iradesine rağmendir. Her an yaşamının seyrini etkileyecek seçimlerle karşı karşıyadır. Burada dikkate alınacak yegâne şey: samimiyet ve ciddiyettir. Bu yüzden şayet beni bir gün yargılayacak olursanız, bizatihi bendenizle iletişim kurmadan yargılamayınız. Yani fasıkların, hainlerin, kompleksli ve kıskanç kişiliklerin ve münafıkların getirdiklerine itibar etmeyiniz.


SAYIN BAYLARA:


Bakınız baylar! Lanet olasıca bu dünyada onurlu ve anlamlı yaşamak istiyorum. Ve bu ideale ömrümü feda etmişim. Hiç kimseden korkmuyorum. Şayet korkup pısırıkça yaşamaktansa erkekçe savaşarak ölmeyi tercih ediyorum. Zira burası benim ülkem. Ve savaş aletim kalemimdir. Kurşunlarımsa kelimelerim. Bana karşıysanız kafanızı kullanmanızı teklif ediyorum. Şayet varsa. Çünkü ben kafamla savaşan ve kafaları hedef alan bir insanım. Düşünceyle dövüşmeyi seviyorum. Çünkü en onurlu ve insani dövüş yöntemi olarak bunu benimsemişim. Lanet olasıca kurşunlarınızı, çaldığınız alın terleriyle doldurduğunuz kasalarınızı ve sahip olduğunuz erkinizi kullanmanızı değil. Erkek gibi davranmalısınız. Kimsenin ideallerime engel teşkil etmesini istemiyorum. Kendi topraklarımda kendi öz kültürümle yaşamak istiyorum. Kurduğum hayallerimi özgürce gerçekleştirmeye çalışmak istiyorum. Değerlerimle birlikte varım ve onlarla barışık yaşamak istiyorum. İhanet içinde değilim. Ordumla, teşkilatımla, devletimle bir sorunum yoktur ve olamaz da. Vardır diyorsam da ihanet içindeyimdir. Ve kendimi ihbar ediyorumdur. Ama bu kurumlarımın çok güçlü olmasını ve vasıflı kişiliklerden oluşmasını elbette istiyorum. Ve bu olmadan da bu güzide kurumların asla güçlü olamayacağına inanıyorum. Arzuladığım gibi yaşamama engel olan sefillerden tiksiniyorum. Yaşadığım her dakikadan keyif almak istiyorum. Bunu çok göremezsiniz bana. Buna hakkınız yok.


Çünkü ben, sayın baylar; bu toprağın evladıyım. Bu topraklarda doğdum. Bu toprak eksenli düşünürüm. Bu toprağın tarih ve kültürüne bağlıyım. Bu toprağın suyunu içtim, ekmeğini yedim, çamuruna belendim. Her şeyimle bu toprağın kokusunu taşıyorum. Dünüm, bugünüm ve yarınım hep bu topraklarda yaşandı, yaşanıyor ve yaşanacak. Bu topraklara kanla basılmış mührüm şanlı ecdadım tarafından. Kazımaya yürek gerek. Binaenaleyh hepinizi, insafa, ahlaka, şerefe, adalete, vicdana davet ediyorum. Hülasa; insan olmaya ve insanlık adına savaşmaya davet ediyorum. Bu yolda yürüyenlere engel olmaya değil.


GELELİM ASIL MESELEYE:


Bir binada ‘’temel’’ çok önemlidir. Tıpkı bir ağaçta ‘’kök’’ün ve bir arabada ‘’motor’’un çok önemli olduğu gibi. Keza bir bedende ki ‘’kalp’’ gibi vs. binaenaleyh, bir şeyin özünü sarsmak, tahrip ve tahrif etmek çok tehlikelidir. Temelin üzerinde ki katlarda, köke bağlı dallarda, kalbe bağlı organlarda, motora bağlı arabada ayrılmayacak şekilde bağlıdırlar varlık sebeplerine. Yani asıllarına, beslendikleri yere. Varlığıyla var oldukları öz’e, kök’e, temel’e, asıl’a.


Asıl’a, öz’e, temel’e, kök’e aykırı şekilde, bölümlere yapılan yanlış bir aşı, hareket, ekleme vs. hem bölümlerin, uzuvların, parçaların hem de asıl’ın, öz’ün, kök’ün, temel’in yok olmasına sebebiyet verir. Çok teennili hareket etmelisiniz. Elbet bölümleri vs etkileyen yanlış işlemler olmuş olabilir ama bu asıl’ın vs sarsılmasını, zedelenmesini asla gerektirmez. Bu ihanet olur.


Asıl’a, kök’e vs çok netameli işlemler yapılmak isteniyor olabilir. Bütün’ün ‘’dominant’’ bileşeninin yani esas olanın, bir nevi ‘’temel vazifesi’’ görenin işlevsiz bırakılması gibi durumlar, oyunlar, planlar sadır olabilir. Buna meydan verilmemelidir. Bütün’ün temel vazifesi gören dominant bileşenine sadakat etmeyen asıl’sız, kök’süz kalır ve kök’ünü kaybeden yönsüz fırtınalara tutulur ve kaybolur. Bunun yanında bütünün temel vazifesi gören ‘’dominant’’ bileşeni de ‘’kitap-demir-terazi’’ denklemini çok iyi ayarlamalıdır. Kitap demiri yumuşatmalıdır. Olması gereken kıvama getirmelidir. Demir kıvamsız düşerse kırılır ve parçalanır, işe yaramaz olur. Ama kitap ve terazi ile birlikte düşerse şekil verebilir. Etkili olabilir. Gerçek işlevini icra etmiş olur. Demir de kitaba yol açmalıdır. Ama kitabın öğütleriyle, ilkeleriyle istikametini belirleyerek.  Terazi de her ikisini dengede tutmalıdır. İkisi içinde ölçüyü iyi ayarlamalıdır. Zira ikisinin de ölçüsüzlüğü felaket getirir. Terazi ‘’vasat’’ı oluşturmaya yönelmelidir.  Demir kitapsız ve terazisiz zalimdir, haindir. Kitap demirsiz ve terazisiz tesirsizdir, güçsüzdür ve belki de zalimdir. Her ikisi de terazisiz bomboştur.


Kim ki silahı kitaba tabi kılar ve teraziyi de her ikisine hakem tutar işte mutlak galibiyet onundur.


Bütün’ün temel vazifesi gören dominant bileşenini istila eden hastalıklardan, ısırganlardan ve çakıllardan acilen kurtulunmalıdır. Temel vazifesi gören dominant bileşenin yokluğu her şeyin yokluğudur. Yeniden ‘’var etmek’’ ise ‘’yok etmek’’ kadar kolay değildir.


SAİR MESELELER:


BİR: Şu çocuk hırsızları hepimizin malumu ve derin ızdırabı. Toplumsal bir bela. Bu haydutları devlet gücü yakaladığı an mutlaka ve mutlaka yağlı urganda boğmalıdır. Başka çözümü asla ve asla yoktur. Haddizatında bu vb işler muhakkak kurulması iktiza etmektedir dediğimiz ‘’Yeminli İmanlılar Timi’’ içerisinden bir gruba havale edilmelidir. Tim elemanları başa ulaşmalı, almalı, sorgu odasında sorguladıktan sonra delik deşik etmelidir. Ve ayrıca bu basit bir vakıa değildir. Öndeki piyonlar arkadaki şerefsiz kalantorların itidir. Köke ulaşın ve bataklığı kurutun baylar. Laf değil iş yapın ve işini adam gibi yapanları asla birkaç şerefsizin direktifiyle engellemeyin. Bu olmuyor demeyin oluyor baylar. Haddinizi bilin ve görevinizi layığı ile yapın.


İKİ: Yine ekranlarda dikkat çeken minikleri hepimiz gördük, ağladık, ince bir sızı oluştu yüreğimizde. Ve aynı zamanda tebessüm de ettik. Fakat bir programa çıkıpta haddi aşan sözler sarf etmeleri ya da ettirilmeleri çok nahoştu. Buraya da dikkat edilmelidir. Maksattan sapılmamalıdır. Şimdi bu miniklerden birinin haykırışı vardı. Fakirim diyordu. Alın terlerini hayâsızca çalan kalantor şerefsizlerin fakiri. Kalantorlara hizmet eden erdem yoksunu siyasetçilerin fakiri. Her iki kesime de tepkisizliğiyle pirim veren vurdumduymazların fakiri. Şimdi, mevcut erk sahiplerinden bunları görmelerini ve bunlar gibi binlercesi olduğunu bilmelerini istiyorum ve bu fakirlerin haklarını çaldırmamalarını, çaldırmamak için eceline savaşım vermelerini istirham ediyorum. Farkındalıkla yaşayın baylar, güç sahipleri. Sorumluluk şuuru ile. İyilikleri yaymak, kötülüklere engel olmak göreviniz.


Acziyet ifade etmeye asla ve asla hakkınız yok. Var olduğunu varsayıyorsanız var olduğunuz yerleri terk ediniz. Kaynakların toplumsallığının bilincindesinizdir eminim. Ve o kaynakların her haneye eşit düzeyde akması gerektiğinin de bilincindesinizdir. Sefaleti çoğaltacak ve en büyük zararı da Müslümanlara verecek olan (bir gün bunun farkına vardığınızda kahrolacaksınız ama geçmiş olacak) şu lanet olasıca özelleştirmeleri muhakkak durdurmalısınız baylar. Ve özelleştirilmiş olanları da geri almak için yapmanız gerekenleri düşünmeli ve yapmalısınız.


Ben şuna inanırım baylar! Ben hükümetlerden vs erk sahiplerinden değil onlar benden korkacak. Zira ben esasım. Ben hep varım ama sizler müsaade edildiği kadar varsınız. Ve ben size hizmet ettiğiniz kadar müsaade ederim. Önderlerin ahlakiliğine inanırım. Ahlaksız önderlerden iğrenirim. Halkın en garibi gibi yaşamaya çalışan öndere canımı feda ederim. Ezilenlerin yanında açıkça durabilme yürekliliği gösteren önderlere her şeyimi adarım. Zaten ezilenlerin hakkını, toplumsal kaynakları, hangi renkten (kara-kızıl-yeşil) olursa olsun kalantor şerefsizlere, komprador alçaklara peşkeş çekenlere lanet olsun ve olacaktır da.




ÜÇ:
Bir sorunda, bu toprağın çocuklarının özyapıları sarsılarak zihinleri dönüştürülmektedir. Ve bu toprağın çocukları dinin ‘’payanda’’ yapıldığı ‘’yeni liberalizme’’ kurban edilmek istenmektedir. Bu tuzaklar zehirlidir. Hazırlayanı muhakkak zehirler. Lütfen herkes işini uyanık şekilde yapsın. İş üstündeyken uyuyan işin altında kalır. Yeni zamanlardan nemalanmak isteyen ‘’dini bozuklar’’ olabilir. Ve bunlar güce taptıkları için erk sahiplerinin kulluğuna soyunarak parsayı toplamak niyetindedirler. Bu pislikler hatırına kaynakların yağmalanmasına asla müsaade edilmemelidir. Lütfen ‘’ahlakilik’’ten ayrılmayınız baylar. Zira her şeyin başı ‘’ahlak’’tır. Ahlaksız bir it her pisliğe bulaşır ve her pisliği yapar. Her işte, her konuda, her durumda, her mevkide vs.


DÖRT: Her siyasi aktör iş başına gelince bir halt yapmıyor ya da yapamıyor ama ekarte edilince bağırıp çağırıyor. Kardeşim biraz dürüst olun ya. Sonra da birini, bir yönüyle, savunduk mu kızıyorlar, köpürüyorlar. Kardeşim o zaman ahlaklı olarak iş yapın. Güce ulaştığınızda şımarmayın. Kaynakları çevreniz arasında parsellemeyin. Yazık değil mi diğer insanlara? Gücü olmadığından torpillerin kurbanı olanlara. Niye fani dünyanın kirli işleriyle baki âleminizi de kirletiyorsunuz?


BEŞ: ‘’Tam gün yasası’’nı çıkaran mevcut yapı bunun yanında hastanelerdeki lüzumsuz kâğıt vs işlerini de kaldırmalıdır. Ayrıca ‘’döner sermaye’’ olayına da son vermelidir ki yapılan iş tam olsun yoksa yarım kalacaktır ve hatta anlamsız olacak gibidir. Şayet bunu da yaparsa toplumsal yapıda devrim gibi bir şey yapmış olacaktır. Eşitliğe de muazzam katkı sunacaktır. Gerçi tepki olacaktır ama tepki olacak diye hiçbir şey olmaması da saçma olacaktır. Geldi de zaten. Bazı doktor bozmaları ciğerlerindekileri kustular. Dine, peygambere, kitaba hayâsızca saldırdılar. Cehaletin bataklığında gezindiklerini faş ettiler. Karşınız alsanız adam sanırsınız. Bilimle ilgileniyorlar diye saygı duyarsınız. Ama nerdeee…


ALTI: Şu öğretmen alımı olayı da acilen çözülmelidir. Gerekirse açıktaki öğretmenler tükeninceye kadar fakülteler kapatılmalıdır. Gerisini düşünün. Zor değil. Yine eşleri muhakkak eskide olduğu gibi kavuşturun. Bu zalimliğe son verilmelidir. Daha önce de bahsettik. Gerisini düşünün.


BİR ÖNERİ: kim olursa olsun, hangi fraksiyondan olursa olsun, ‘’ekonomik uyarılar’’da muhakkak Süleyman Yaşar’ı takip etmelerini söylüyorum. Gerçekten namuslu yazıyor. Her yazısında ülke menfaatini dikkate alıyor. Ezilenlerin hayrına konuşuyor. Mesela, son günlerde bahusus ‘’doğal gaz’’ konusunda yazıyor. Çok samimi ve içten yazıyor. Ve söyledikleri gerçekten dikkate alınacak, uygulanacak şeyler. Benden bu kadar.


‘’Yerler ve gökler adalet üzerinde durur.’’ Hz. Muhammed (sav)

‘’Herkes, kendi içinde taşıdığı değerlere göre konuşur.’’ Hz. İsa

‘’Gönüller silahla değil, sevgi ve tevazu ile yenilir.’’ Spinoza

‘’Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar da ölür.’’ Jean Paul Sartre

‘’Çalışmadan inanmak boştur.’’ İncil

‘’Modernleşme; batının sömürü aracı olarak kendi ürettiği malları, az gelişmiş ülkelerde satmak için uydurduğu puttur.’’ Ali Şeriati

‘’İnanç, İbrahim gibi tehlikede olmaktır.’’ Muhammed İkbal

‘’Ey batılı insan! Allah’ın bu dünyası dükkân değildir. Değer verdiğiniz şeylerin hiçbiri gerçek değildir.’’ Muhammed İkbal

‘’Milletler ahlak temelleri üzerinde yükselirler.’’ Mustafa Kemal Atatürk

‘’Sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendi istediğim gibi konuşup ölmeyi tercih ederim.’’ Tolstoy

‘’Reaksiyonerlik, siyasi fikrin iflasıdır.’’ Victor Hugo

‘’İnsan sadece ekmekle yaşamaz.’’ Hz. İsa

‘’Eğer; Allah’ın kanunu ile mahkûm edilmişsem, ben, Hakk’ın hükmüne razıyım. Eğer; batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam, ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dileyecek kadar alçalamam. Allah’a şükürler olsun ki, on beş sene cihad ettikten sonra u mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah’ın birliğine şahadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.’’ Seyyid Kutup

‘’Gerçek yürüyor, onu hiçbir şey durduramayacaktır.’’ Emile Zola


‘’Andolsun, biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.’’ Zuhruf–7,8


‘’Deki; size tek bir öğüdüm var. İster tek başınıza olun ister başkalarıyla birlikte olun, asla, Allah’a karşı esas duruşunuzu bozmayın.’’ Allah


‘’Oysa izzet, güç, şeref ve üstünlük; Allah’ın, peygamberinin ve müminlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.’’ Münafıkun–8
Tarih: 03.04.2010 Okunma: 683

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

xxxx

21.10.2009 - 14:29

Eee hocam,ne yapalım,her şeye olduğu gıbı buna da burnumuzu sokmuşuz.keske burun soktuğumuza değse.

xxxx

21.10.2009 - 14:29

Eee hocam,ne yapalım,her şeye olduğu gıbı buna da burnumuzu sokmuşuz.keske burun soktuğumuza değse.