İSLAM'I YIKIN, MÜSLÜMANLARI MAHVEDİN...4...

Özgür DENİZ - 03.04.2010

İslami yıkmak ve Müslümanları ezmek için garbın attığı adımlardan bazıları şunlardır:



Hilafet’i temsil eden Osmanlı Devleti’ni yıkmak suretiyle, İslami idareye son vermek. Böylece Müslümanlar başsız kalacak ve atomize olacaklardır ve kolayca yem haline geleceklerdir. Ve herkes kendi kafasına göre takılacaktır. Ki aynen de böyle olmuştur.



Bir İngiliz’in sözüdür, der ki: ‘’Hilafetin ilgası, Kürtlerle Türkler arasındaki son ideolojik bağı da koparmıştır.’’ Aynı şekilde Türk ve Arap dünyasının bağını da koparmadı mı? Dostlar, insanlığı, ayrılmaz bir bütün haline getirecek yegâne şey: İslam’dır. Vatanların bütünlüğünü de garanti eden yegâne şey: İslam’dır.



Türk-İslam Dünyasını da, tek can ve tek vücut yapıp, kadim düşmana karşı birlikte mukavemet edecek duruma getirecek yegâne şeyde: İslam’dır. Bu dünyanın en derin, en keskin ve en yüce gerçeğine göz kapayıp, kulak tıkadığımız zaman rezil olacağız, izzetsiz kalacağız ve her daim zincirsiz (gizli zincirli) köleler olacağız.



Kur’an-ı Kerim’in vücuduna son vermek. Doğru bir pusuladan mahrum olan toplumlar, istedikleri istikamete asla yönelemezler ve ulaşmak istedikleri huzur ve saadet adalarına asla ulaşamazlar. Ortak kaynaklarını kaybedenler, kendi kafalarına göre kaynaklar icat ederler ve yörüngeyi şaşırırlar. Ki aynen böyle olmuştur.



‘’Dinlerini, parça parça edip, ayrı ayrı gruplara ayrılanlarla senin hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Zamanı geldiğinde Allah kendilerine yaptıklarını haber verecektir.’’ ‘’Herkes duysun: ‘Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanların öncüsüyüm.’’ En’am–159–162–163



‘’Bütün dünyanın Müslümanları Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) (yani, yukarıda ki ayette de ifade edildiği gibi Müslümanların öncüsünün-yazara ait -) gösterdiği yolu takip etmelidir. Ve verdiği talimatı tam olarak tatbik etmelidir. Tüm Müslümanlar, Hz. Muhammed’i (sav) örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli. Zira ancak bu şekilde insanlık kurtulabilir, kalkınabilir.’’ Mustafa Kemal Atatürk (31.10.1998 tarihli Kurultay gazetesinden iktibas. Bu söz, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 10.11.1998 de takvime konmuştur. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi tarafından 1979 yılından yayınlanan Prof. Dr. Hanif Faruk’un ‘Urduca Yayınlarda Atatürk’ isimli kitabının 102. Sayfasında kayıtlıdır. Ayrıca bu söz Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Yekta Güngör Özden ve bir Genelkurmay Başkanımızın (galiba İsmail Hakkı Karadayı olacak) tetkikinden geçmiştir.)


Misyoner Takly konuşuyor:



‘’İslam’ı tamamen yok etmek için, İslam’ın en muteber silahı olan Kur’an-ı, İslam’a karşı kullanmamız gerekir. Kur’an’da ki doğruların yeni olmadığını, yenilerin de doğru olmadığını Müslümanlara açıklamamız gerekir.’’


Bunu, maalesef, kendi ülkemizdeki gizli işbirlikçilerden bazıları da sürekli yapmaktadır. Müteyakkız olmalıyız. Onların peşlerini bırakmalıyız. Daha yeni yaşamadık mı? Halkına, güzel bir teklif yapan -kutsal kitabını
okumayı öneren- insana, itin biri neler demedi ki.  


Cezayir’in istilasının üzerinden yüz sene geçmesi münasebetiyle bir Fransız hâkimi konuşuyor:


‘’Kur’an’ı aralarından kaldırmalıyız. Müslümanları yenebilmemiz için Arapça lisanını yasaklayıp, söküp atmalıyız.’’


Bu mesaj Fransa’da garip bir olaya sebep olur. Şöyle ki; Fransa Cezayirli gençlerin gönlünden, Kur’an’ın tesirini kaldırmak için, sosyolojik deney başlatır. Cezayir’den on tane Müslüman genç kızı alarak Fransa’ya getirirler. Fransız okullarına kayıt yaptırırlar. Fransız elbisesi giydirirler. Fransız kültürünü belletirler. Fransız dilini öğretirler. Yani, kızları, bir nevi Fransızlaştırırlar. Aradan seneler geçer. Güya başarılarını bir seremoniyle teşhir etmek niyetindedirler. Üst düzey kişilerin izlemeye katıldıkları törenler düzenlenir. Fakat şok eden bir manzarayla karşılaşıverirler. Fransızlaştırıldığı söylenen genç ve şerefli kız kardeşlerimiz kendi ülkelerinin kültürel figürleri ile sahne almışlardır.


Fransız gazeteciler çıldırırlar: ‘’Fransa 128 senede ne yaptı Cezayir’de?’’ diye haykırırlar.


Fransız müstemlekeler bakanı Lachost cevap verir: ‘’KUR’AN FRANSA’DAN DAHA KUVVETLİ İSE BEN NE YAPAYIM!’’


Evet, yerli görünen ama toprağına yabancılaşan yavrucuğum, beyni iğdiş edilmiş, gövdesi dağlanmış, aydınlatıldım derken karanlıkta kaldığını fark edememiş züppem senden ve tüm babalarından güçlüdür Kur’an. Bunu gör, bil, anla ve beyhude efor sarf etme. Olur mu kuzum?


Müslümanların ahlakını bozmak, akidelerini tahrip ve tahrif etmek, zihinlerini karıştırmak, dinle olan bağlarını zayıflatmak, nefislerini tahrik etmek. Din dışı tedrisat ve talim ile bu her ülkede başarılmıştır.


Zouimer konuşuyor:


‘’Mademki Müslümanlar Hıristiyan okullarından nefret ediyorlar, öyleyse, onlara dinden uzak okullar açalım ve bu okullara girişi kolay kılalım. Çünkü, bu okullar, talebelerin İslami ruhlarını öldürmekte bize en büyük yardımı sağlayacaklardır.’’


Marmadick konuşuyor:


‘’Müslümanların mazide olduğu gibi şu anda da kültürlerini yaymaları mümkündür. Bu ise, o zaman ki ahlaklarını ve cesaretlerini tekrar kuşanmalarına bağlıdır. Çünkü, bu kof âlem o canlı ve dinamik kültürün önünde duramaz.’’


İslam Birliği’ni parçalamak. Hilafetin ilgasıyla zaten parçalanmıştır ve umumi manzara malumdur.
Tarih: 03.04.2010 Okunma: 680

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?