İSLAM'I YIKIN, MÜSLÜMANLARI MAHVEDİN...5...

Özgür DENİZ - 03.04.2010

Misyoner Lawrence Brawne konuşuyor:



‘’Eğer Müslümanlar bir İslam imparatorluğunda birleşirlerse, bu onlar için büyük kurtuluş, batı içinse lanetlenecek bir olay ve felaket olacaktır. Eğer, parça parça kalırlarsa, o zaman ağırlıksız ve tesirsiz olarak hayat sürerler ve bizim kontrolümüze girmeleri kolay olur. Bu yüzden, Müslümanların kuvvetsiz ve tesirsiz kalmaları için birleşmemeleri ve ayrı ayrı, parça parça olmaları gerekir ve biz bunu sağlamalıyız.’’



Bunu idrak edemeyecek kadar iğdişleştirilmiş kütük kafalara tüküreyim. Kendi kardeşini lanetleyip, düşmanını öven kafalara tüküreyim. Birliğe destek olacağına sürekli ucuz ve ufak hesaplarla parçalanmaya hizmet eden rezil ve ot tiplerin kafalarına tüküreyim.



Arnold Twenbi ‘’İslam, Bat ve İstikbal’’ isimli kitabında yazıyor:



‘’İslam Birliği uykudadır. Bize düşen, bu âlemin bir gün uykudan uyanabileceğini hesaba katarak şimdiden gerekli tedbirleri almaktır.’’



Müslümanları dinlerinden şüpheye düşürmek. Ki basın bu işle iştigalle görevlidir. Her an zihinlerin bulanması için yalanlar piyasaya sürülmekte ve saf zihinlere zerk edilmeye çalışılmaktadır. Her an uşaklaşmış bir âlim bozması –belam- insanları aldatmaya yönelik çalışmaktadır.



Arap ve Türk dünyasını zayıflatmak ve birbirlerine düşman kalmalarını sağlamak. Ki bu başarılmıştır. Şimdi gururla Müslüman olduğunu iddia eden biri bile bu alçaklığın kurbanı olabilecek kadar zihin sefaleti içindedir.



Müslümanları sınaî güce sahip olmaktan alıkoymak ve batının imal ettiği malların tüketicisi olarak kalmalarını sağlamak. Ki bu yönde şerefli çalışmalar yapan canlarımız katledilmektedir. Ve bizler, öylece, trene bakar gibi bakmaktayızdır. ASELSAN’da ki dört mühendisimizi hatırlayınız lütfen. Ne kadar genç, temiz ve asil insanlardı. Ama, dışarının, içerisi eliyle katledildi. Yani hizmeti onlar için yaparsanız varsınız bilakis yoksunuz. Örtüsünden dolayı tardedilen bir doktor adayı evladımız da ABD tarafından götürülmedi mi? Ve sürtünme kuvvetini sıfıra indiren ve dünyada ki yüz bilim adamı arasına giren bilim insanımız, milliyetçi-muhafazakâr düşüncelere sahip diye denkliği reddedilmedi mi?



Fransız hariciye bakanlığı yetkilisi konuşuyor:



‘’İslam Âlemine, istediğini verelim. Onların sınaî ve teknolojik kalkınmaya olan isteksizliklerini teşvik edelim. Bu yönde çalışma yapan beyinlerini kendimize çekelim ya da kendi ülkelerindeki adamlarımızca çalışmalarına engel olmayı başaralım. Eğer bunu başaramazsak ve aciz kalırsak sınaî ve teknolojik yönden hürriyete kavuşacak olan İslam Âlemi, o büyük enerjisiyle, Batı dünyasına ve Batı’nın dünyadaki hâkimiyetine son verecektir.’’




İslam dünyasındaki, etkin Müslüman liderlerin ve âlimlerin inisiyatifi ele alıp, İslami bir kalkınmaya, zihinlerin uyanmasına çalışmalarına engel olmak ve bu liderleri ve âlimleri halkın gözünden düşürmek için sonsuz gayret sarf etmek. Bunu iyice zihinlerimize kazıdılar zaten. İçselleştirdik adeta, sorgulamadan yargılamayı, görmeden ve bilmeden yaftalamayı marifet sanar hale geldik. Misal; Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sayın Ali Bardakoğlu’nun, geçenlerde söylediğinin nesi yanlıştı? Ama birileri yanlış dedi, bizde kendi kafamızla düşünemediğimiz için, hemen yanlış dedik. Oysa sorsalar Elhamdülillah Müslüman’ız deriz değil mi? Yalan mıyım Allah aşkına? Hakeza, ömrünün 50 yılını İslam’a adamış bir ilim adamı olan Prof. Dr. Sayın Hayrettin Karaman ya da 15 yılını bizatihi salonlarda insanlara tefsir dersi vermeye adamış Sayın Mustafa İslamoğlu bir şey söyledi mi hemen damgalarız ve bizde Müslüman’ız deriz. Onlar kendi kafasına göre yorum yapıyor deriz. Ne de çok biliriz bilgiden yoksun kafamızla vay be. O insan 50 yıllık ömrünü ilime adamış ve yanlış yorum yapıyor ve biz tek kitap okumdan ondan fazla biliyoruz! Bravo! Bravo! Bravo! Yazıklar olsun. Şimdi bu insanlar sizin kötülüğünüzü ister mi ya? Yemin ediyorum kâfir de olsanız ve onlara zarar verecekte olsanız, vallahi de, billahi de, tallahi de yine de sizin iyililiğiniz için çalışırlar. Aksini yaptıklarını ispat edin, Allah şahidim olsun kafama sıkmazsam namerdim, dünyanın en kahpe ve alçak insanıyım. Gelmez gelemez. Ha, normal, sıradan, dine fazla ilgi göstermeyen bir Müslüman’dan gelebilir ama bu insandan gelmez zarar. Bu yüzden artık şeytanın peşine düşmekten, şeytanın ve uşaklarının gözlüğüyle olaylara bakmaktan sakınalım lütfen. Ayrıca, bu insanlarla aynı minvalde düşünmeniz gerekmez ama saygı duymayı öğrenmemiz gerekir.




Kadını ifsat etmek ve cinsi sapıklığı yaymak. Nice kavimlerin de helak sebebi olan bu derin ahlaksızlık, bütün İslam ülkelerini sessizce işgal etmiş durumdadır. Her an zihinler tahribata uğramakta, nefisler zorlanmakta, bilinçler dumura uğratılmakta, iradeler zayıflatılmaktadır bu yollarla. Şerefsiz diziler bu yola hizmet etmek için emre amadedir. Burada hedef göstermiyorum, genel konuşuyorum, sizler bilirsiniz. Adam bir film çekiyor, içinde ahlaktan eser yok ama ahlaka darbe çok. Hele bazı filmler çok garibime gidiyor. Bizim insanımız gidip izliyor ve sonrasında da beğendiğini öyle laflarla anlatıyor ki yemin ediyorum inanamıyorum. Misal; şu ‘’Recep İvedik’’ filmi vb. Ne veriyor Allah aşkına? Ahlak dersen yok. Milli kültüre hizmet dersen iğne ucu kadar iz yok. Anlam dersen yok. Kofluk dersen çok. Lüzumsuzluk dersen yine çok. Boş laf, argo dersen daha çok. Dine karşı saygısızlık var. Tamam, izledin, bari övme. Hangi izanla övüyorsun? Demek ki kaliten o kadar seninde.




Bu tür şeylerin gayesi; insanların zihinlerinin derinliklerine hitap ederek, zihinleri tahrip ve tahrif etmektir. Direkt olarak insanların ahlakını bozmak, değerlerini yozlaştırmak ve insanları kendilerine yabancılaştırmak değildir. Zaten, izleyenin, zihninin derinliklerine ayrıntılar sindiyse işlem tamamdır.



Anna Meligan ötüyor:



‘’Kahire’deki kız fakültesi saflarına, paşaların ve beylerin kızlarını toplamaya muvaffak olduk. Bu Müslüman kızların sayısı kadar, Hıristiyan nüfuzu altına girmiş Müslümanların toplandığı başka bir yer bulmak mümkün değildir. Ayrıca bu medreseden başka da, İslam kalesini yıkacak etkili bir yol yoktur.’’



Kadın ahlaksız olursa, evlatta ahlaksız olur. Evlat ahlaksız olursa, toplumda ahlaksız olur. Toplum ahlaksız olursa, devleti teşkil eden kurumlarda ahlaksız olur. Dizilerin nihai gayesi nedir dersiniz? Ve bu dizilerin Araplara ithalinin maksadı para kazanmak mı acaba? Çok derin düşünmek gerekiyor dostlar. Hep madalyonun öteki yüzünü merak edelim derim.



İslam’ı terörize etmek. Müslümanları terörle bağlantılandırıp insanlığın gözünde terörist olarak göstermek. Küfrün istekleri doğrultusunda hareket edecek terörist gruplar teşekkül ettirmek ve bunlara İslam kılıfı geçirmek. Görsel ve yazılı yayınlara, bunları toplum önünde teşhir ettirmek ve böylece İslam’ı terör üreten bir din olarak algılatmak. Ve toplumun İslam’a mesafeli durmasını sağlamak.



Lanet düşmanlarımıza ve yazık onların kirli emellerini kendi ülkelerinde ve kendi halkları üzerinde gerçekleştirmeye çalışan beyinsizlere, şerefsizlere, alçaklara. Müslüman cesetleri üzerinde tepinerek ve etlerini itlere parçalatarak yıldırmaya çalışıyorlar ve bir de, Müslümanlara, alçakça, kendilerine kin beslememelerini emrediyorlar.



Oysa, dünyanın yegâne efendisi, tek önderi, izzetli hâkimi, Hz. Muhammed (sav) Mekke’yi fethettiğinde, Müslümanları zalimce katledenlere bile ‘’ hepiniz hürsünüz, hür olarak gidiniz.’’ demişti. Ve bu izzetli hâkimin yüce ilkelerini istikamet pusulası olarak bilen bütün aziz ve soylu ecdadın izzetli kumandanları da aynı şeyi yapmıştı. Tıpkı Selahaddin-i Eyyübi’nin Kudüs’te yaptığı gibi.



İslam ümmetinin üzerinden, zulmün ve karanlığın gölgesi hiçbir zaman eksik olmamıştır ve eksikte edilmemeye çalışılacaktır. Fakat, bunca ezaya, cefaya ve barbarlığa rağmen bir gün mutlaka kazanacağız. Küfr-ü mutlakı, mutlaka hezimete uğratacağız. Zalimlere muhakkak galip geleceğiz. Zira bu Allah’ın vadidir.



‘’Üzülmeyin, gevşemeyin, eğer iman ediyorsanız, üstün gelecek olanlar mutlaka sizlersiniz.’’ Allah.



‘’Zafer, inananlarındır.’’ Allah.




Ve zamanı gelince gerçekleşecektir ve zamanı gelmiştir. Ama önderimizin ve takipçilerinin yaptığını yapacağız biz de. Evet, düşmanın yaptığı gibi karşılık vermeyi Allah mubah kılmıştır ama ‘’kim affederse ve ıslaha çalışırsa ecrini veririm’’ diye de buyurmuştur.



Mutlak ve görkemli zaferimizin bizlere söyleteceği son söz şudur:



‘’İslam’ın hudutsuz adaletinin gölgesinde hür olarak gidiniz, hür olarak yaşayınız.’’



‘’HER NEFİS ÖLÜMÜ TADACAKTIR.’’




Basiretli okurlar! Şu kitapları muhakkak okuyun lütfen, cebir problemi çözer gibi, ben 15 yıl önce okumuştum bu kitapları ve yine de okuyorum ve inanın şimdi daha iyi idrak ediyorum. Zira, o zamanlar, pratik yaşamımızda ve fikir dünyamızda kaos hakimdi. Okuduğunuz zaman ‘’İslam’ı yıkın, Müslümanları mahvedin’’ ve daha sonra yazacağım ‘’Sağ Sol Oyunu’’ vb başlıklı yazıları daha iyi anlayacaksınız eminim.




SİYON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ:
   Yazan: Victor Marsden
   Tercüme: Sami Sabit Karaman( Abdullah Mustafa)
   Yayınevi: Kamer



   SAĞ SOL OYUNU:
   Yazan: İmadüddin Halil
   Tercüme: Recep Şentürk
   Yayınevi: Risale



   İSLAMI YIKIN MÜSLÜMANLARI MAHVEDİN:
   Yazan: Celalü’l Âlem
   Tercüme: Resul Tosun
   Yayınevi: Nizam



TÜRKİYEDE SOL HAREKETLER:
   Yazan: Aclan Sayılgan



   KOMÜNİZM:
   Yazan: Visali Günaydın

Tarih: 03.04.2010 Okunma: 893

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

SERKAN YAMAN

22.10.2009 - 23:18

Bu ülkenin bir vatandaşı olarak,tüm bu olanlar karşısında benim de canım acıyor.Ama bir taraftan Rabbime şükrediyorum.Çünkü Yüce Divan'da elbet birgün onların yakasına yapışacağım ve tüm bu yaptıklarının bedelini(vatana ihanet de dahil) isteyeceğim.

SERKAN YAMAN

22.10.2009 - 23:18

Bu ülkenin bir vatandaşı olarak,tüm bu olanlar karşısında benim de canım acıyor.Ama bir taraftan Rabbime şükrediyorum.Çünkü Yüce Divan'da elbet birgün onların yakasına yapışacağım ve tüm bu yaptıklarının bedelini(vatana ihanet de dahil) isteyeceğim.