Eskiden kimdik? Ve kimiz şimdi? Hatırlamamız gerek! Ne yapmalıyız? Kim için yapmalıyız? Bilmemiz gerek! ‘’Kuşu ürkütmeyin… Kuş yuva ister… Yuvasında güven ister… Kuşu uçurtmayınız… Uçan kuşun dönüp dönmeyeceği belli olmaz… Vahşi bir ormanda, garip bir kuş, adil bir kral arar…’’ Din vatanın kalbidir, vatanda dinin bedeni. Eğer o kalp dinç, dinamik olmazsa, çalışması aksarsa, özgürce damarlara kan pompalayamazsa beden mahvolur, felç olur. Bu yüzden o kalbi çok iyi korumalısınız. Düzenli çalışması için elinizden geleni yapmalısınız. Gereken özeni göstermelisiniz. Motoru iptal olan arabanın hali nice olur? Kalbi duran insan ne haldedir? Kökü zehirlenen bitkinin durumu nasıldır? Akıllı olunuz. Din giderse vatanda gider. Çünkü; dinle birlikte, vatanın savunulmasını zaruri kılan değerlerde gider. Zira dini olmayanın hususi vatanı da yoktur. Hayata derin bir bakış fırlatınız bunu göreceksiniz. Sizce, emperyalist-sömürgeci, bir vatanı hegomanyasına almak için, ilk önce ille de niye kültürü değiştirme gayretinde olur? Hatırlayın, hani Irak işgal edildiği ilk günlerde misyonerler İncil’lerle sokakları doldurmuşlardı. Ki, ülkemizde, ilk önce milli kültürüne yabancılaştırılarak bu hale gelmedi mi? Değersiz insan ruhsuz beden gibidir. Değerlerin kaynağı da dindir. Değersiz yaşayan insan kendisi farkına varmayabilir ama bu böyledir. Ruhsuz beden nasıl kokarsa, zamanla değersiz insanda leş gibi kokar. Manevi buhranlar maddi buhranların tetikleyicisidir. Maneviyatı çürüyen insan silsile halinde her şeyin çürümesine sebep olur ve olmuştur. Köklerinden kopanlar ya da köklerini inkâr edenler veyahut köklerini görmezden gelenler zamansız ve sert fırtınaların tutsağı olurlar. Oradan oraya sürüklenip dururlar. Kalıcı bir şey üretemezler. Güçlü hamleler yapamazlar. Uzun ömürlü eserler yaratamazlar. Tarihin görkemli sayfalarına mühür basamazlar. Asla liderlik konumuna yükselemezler ve evrensel platformda söz sahibi olamazlar. Daha gürbüzleşmek, daha mümbit olmak, daha güçlü olmak, daha kaliteli eser vermek için köke-öze dönmek gerekir. Ya da köke bağlı olmak gerekir. Kökün üzerinde yükselmeyen hiçbir şey faydalı olmaz, olamaz. Bizim medeniyet ağacımızın kökü de dindir. Yüce İslam-insan dini. Bu kök giderse biz de gideriz. Köksüz kalınca sonumuzun ne olacağına asla kendimiz karar veremeyiz. Dünyanın İslam’a olan ihtiyacı artık saklanamaz kerteye gelmiş dayanmıştır. İnsan meselesini İslam çözmüştür ve çözecektir. Bu yüzden herkes haddini bilmeli ve yaptıklarını sorgulamalıdır. Kimlerle iş tutuğunu iyi bilmelidir. ‘’İslam, insanın dinidir.’’ Ernest Renan. ‘’Her medeniyet bir kitaba dayanır. Senin kitabın hangisi?’’ Cemil Meriç. Öyleyse, burada, bir hakikatte spontane izhar olunuyor: vatan diyenlerle din diyenlerin ( aslında her ikisi de hem vatan diyor hem din diyor ama ben anlaşılması için söylüyorum, yoksa ne birinin sadece vatan dediği ne de diğerinin sadece din dediği yok, ama yanlışlıklar var bilerek ya da bilmeyerek yapılan) birleşmesi gerekir. İkisi de bundan ve sonuçlarından sorumludur. Kim kaçarsa suçlu odur. Bilakis, her iki tarafa da, diğerlerinin yanına (yani din ve vatan hainlerinin yanına) gitmek, düşmezde, yakışmazda. Ama, ne hazin ki, manzara-i umumiye hiçte böyle değil. İslami olanların yanında olması gerekenler yanlış yerlerle birlikte oluyorlar. Ve vatan da millette bir türlü selamete kavuşamıyor. Gerginliği bırakınız beyler, adam gibi hareket ediniz. Bu yüzden hep başkaları egemen oldu. Siz ise hep ezildiniz. Piyon olarak kullanıldınız. Gençliğiniz yanlış işlere kanalize edildi. Hapishanelerde çürütüldü. Hala mı ibret almıyor ders çıkar mıyorsunuz? İnsaf. Yapılması gerekenler yapılamadı. Din yozlaştırıldı. Vatan tedricen elden kayıp gitmekte. İnsanımız korkunun kölesi haline getirildi. Zaten hâkim olanlar, hâkimiyetlerini perçinleyecekler bu yolda yürürseniz. Akıllı hareket ediniz. Puştun, pezevengin oyuncağı olmayınız. Özünüze dönünüz. Gerçeği görünüz. İçinizde ki vatan hainlerini (var demiyorum varsa diyorum) bünyenizden söküp atınız. Mehabetli olunuz. Gerginlik çıkartmanın, kardeşine vurmanın vatanseverlikle alakası yoktur ve bu kimsenin alt yapısına (tabanına) bir şey kazandırmaz. Kazandırdığı asla görülmemiştir. Bakınız sevgili dostlarım, bu ülkenin tepesine, zihnini Allah’ın inşa ettiği bir kişilik geçmelidir. Yani, artık dünyanın çürüdüğüne ve insanlığında artan düzeyde çürüdüğüne ve bu çürümenin, ancak, ortak vicdan üzerinde yükselecek görkemli bir insanlık devrimiyle tersine döndürüleceğine iman etmiş bir kişilik. Yoksa, bu ülke bir milim ilerleyemez yemin ediyorum. Belki zevahirde ilerliyormuş sanırız ama bu seraptan öteye gitmez. Bu ülke görünürde ‘’manda’’ değilmiş gibi görünür ama gerçekte ‘’manda’’dır. Bağımsız hareket ediyormuş gibi görünmektedir ama ‘’himaye’’ edilmektedir. (Kurtlar Vadisi dizisini izliyorsunuz, oradakiler bir film senaryosu icabı olabilir ama büyük oranda gerçeğin yansımasıdır, kesinlikle böyledir. Peki, bu ülkeyi, bu çıkmaza sokanlar, zihinlerini ‘’Vahyin’’ inşa ettiği insanlar mı? Hayır, asla.) Bu ülkenin bu hale getirilmesinde harbi Müslümanların yemin ediyorum suçları yoktur. Ama normal halk bunlardan bihaberdir. Eğer, başta, zihnini Allah’ın inşa ettiği bir kişilik olmazsa, bu ülke hiçbir ciddi plan ve projeye sahip olamaz, sahip oldukları da, düşman haberdar olacağından akim kalır. Zihnini Allah’ın inşa etmediği kimselerden bu ülkeye gram fayda gelmez, gelemez. Yemin ediyorum gelmez. Gelmedi de. Hal-i pür melalimiz ortada. İzaha ihtiyaç yok. Sözlerimde yanlış varsa şayet, lütfen kanıtlarla çürütünüz! Zihnini, Allah’ın inşa ettiği ve yaşamını bu istikamette haysiyetlice belirleyen kimseden de bu ülkeye asla zarar gelmez. Ama gelirmiş gibi gösterirler ve sizlerde inanırsınız, diğerlerinin kucağına düşersiniz. Hep böyle olmadı mı? Namuslu olun ve öyle düşünün. Olmadı mı bu? Bal gibi de oldu. Beyazlar giymiş yüce dağ başlarında şahadeti yudumlayan ‘’Güzel Reis’’ten (mekânı cennet bu güzel adamın inşaallah) bu ülkeye, Allah için, bir zarar gelir miydi? Gelmezdi. Gelemezdi. Ama gelir gibi gösterildi bu ülkenin ve bu milletin kaderine metazori hükmedenler. Aynı şekilde, Sayın Numan Kurtulmuş’tan bu ülkeye zarar gelebilir mi Allah aşkına? Gelmez, gelemez yemin ediyorum. Ama gelir diyorlar. Kim diyor? Kur’an’a düşman olanlar. Bayrağa düşman olanlar. Ezana düşman olanlar. Millete düşman olanlar, vatana düşman olanlar. Şimdi ben bunları söylerken bir çıkar’ım mı var. Vallahi de billahi de yok. Tanımam görmem. Ancak ekranlarda görür, duyarım. Ha bu camiada şerefli ve soylu dostlarım yok mu? Var. Her camiadan olduğu gibi. Solcu dostumda var milliyetçi dostumda. Ben Türkiye eksenli düşünürüm dostlar. Asla lider ve parti eksenli değil. Doğruyu överim, yanlışa söverim. Sessizim ama koyun değilim. Zehir akıtmam, süt akıtırım. Şifa olurum. Bu ülkeye-halka-milli ve manevi değerlere zarar vereni-verenleri sevmem. Bu ülkeyi sömürgeleştirmek isteyeni-isteyenleri sevmem. Dine düşman olanı-olanları sevmem. Bu dindar olmamdan kaynaklanmaz. Ben önce insanım. Dinin bu ülkeyi ayakta tuttuğuna inanırım. Zira görüyoruz durumumuzu. Dine göre miyiz? Hayır ve malum resim. Sözlerimde yanlış varsa şayet, lütfen kanıtlarla çürütünüz! | ||
|
KARAR-SEÇİM-KADER...1...
Özgür DENİZ - 03.04.2010
Tarih: 03.04.2010
Okunma: 653
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.