Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Liberal köşeciler gidişin gayet iyi
olduğunu, hürriyet ve demokrasi önündeki engellerin kaldırıldığını ve ileri bir
demokrasiye doğru hamle yaptığımızı müjdeliyorlar.
Yeni Anayasa değişiklikleriyle daha
demokratik bir yapıya kavuşacakmışız, özgürlükler daha bi ileri gidecekmiş!
Öyle diyorlar!
Vakıa, milletin bir ferdi olarak ne geniş
bir hürriyet havasını teneffüs ettiğimizin ve ne yüksek bir demokrasi
atmosferinde yaşamakta olduğumuzun derin idraki içindeyiz!
Ne yazık ki hürriyetlerin ne kadar geniş
olduğunu kanıtlayan bazı olayları, aziz milletimizin gözden kaçırdığı da
olabiliyor. Onlardan birini hasbelkader işitme mutluluğuna eriştik ki
duymayanlara da duyuralım:
Emine
Erdoğan Katar’a devletin ATA uçağıyla düğüne gitmiş.
İşte, hürriyet budur; atladın mı devletin
uçağına, pilot seni düğüne uçurmalı.
Hürriyetlerin genişlemesini içine
sindiremeyen, CHP’li Canan Arıtman, “Millet
aç yatarken, devletin uçağıyla düğüne gitmek israftır. Emine Hanım tarifeli
uçakla gidebilirdi. Hakkımızı helal etmiyoruz.” diye mırıldanmış.
Medyanın yüzde 99,9’nda söz konusu haber
yok. Sadece SÖZCÜ gazetesi, gazeteyi
dolduracak haber bulamadığından olsa gerek bu basit olayı manşetine taşımış,
oradan öğreniyoruz!
Peki, bu mutlu haber neden hiçbir yerde
yok? Elbette aleladeliğinden! Yoksa bu haberden iktidarın rahatsız olup sansür
uygulaması, yandaş basının örtmesi,
merkez medyanın korkması falan söz konusu değil!
*
* *
Demokrasi standartlarımızın yükseldiğini
gösteren son gelişmeyi ise hepiniz biliyorsunuz… Ankara’da 2,5 ay eylem
yaptıktan sonra evlerine dönen TEKEL işçileri, seslerini bir kere daha duyurmak
için, bin kadar temsilciyi, 1 Nisan günü yeniden Ankara’ya gönderdi. Lâkin
demokratik iktidarın başkent valisi, bin kişinin sesini Kızılay Meydanı bile
duymaz diyerek, bu bin kişiyi tam 7 bin 200 polisle takviye etti!
Bütün Türkiye, hatta bütün dünyadan
duyulabilsin diye de son icat biber gazları ve coplarla işçilerin seslerinin
daha yüksek çıkmasını teşvik ve temin etti. Bu teşvik hakikaten çok feyizli
oldu! Bin kişiyle asla duyurulamayacak ses polisin katkı ve yardımlarıyla bütün
memlekete ve insanlık âlemine duyuruldu.
Türkiye’den yükselen ve demokrasinin yeni
bir boyutunun keşfini haykıran bu ses kulaklarında yankılanınca; kendisini
demokrasinin beşiği sayan Batı kıskançlık krizlerine girdi. “Türkiye,
demokrasiyi bizden öğrendi ama bizi geçti, artık biz onu takip ve taklit
edeceğiz, aşk olsun”, dediler.
*
* *
Hürriyetlerin ne kadar genişlediği,
demokrasi çıtamızın ne denli yükseldiğinin bir mühim göstergesi de, öfkeli
hitabet sanatının ustası Başbakan’ın, Allah’ın her günü birkaç yerde birden,
şişen boyun damarları sayesinde kıpkırmızı olan bir suratla herkesi azarlayan,
çocukları korkutan hitabeti ve hitabetin fikir zenginliğidir!
Kendileri, bu zengin hazineden cömertçe
hapazladığı mücevherleri Yargıtay Başkanı’nın bile başına serpme âlicenaplığı
göstermiştir. İşte birkaç pırlanta: Cübbeni
çıkartıp siyasete gir, zaten iyot gibi açığa çıktın!
Budur, azizim! Demokrasi ve
özgürlüğümüzün seviyesi bu kadar yüksektir!
İnsan, böyle bir ülkede yaşamaktan ziyade
haz alıyor, gurur duyuyor!
*
* *
ÜSTATLARDAN
Hak
şerleri hayr-eyler,
Zannetme ki gayr-eyler,
Ârif
onu seyr-eyler…
Mevlâ görelim neyler
Neylerse
güzel eyler.
Erzurumlu İBRAHİM HAKKI
Önceki
Yazılar