Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Arslan BULUT, YENİÇAĞ, 06.04.2010
Adam, elinde valizle
Beşiktaş Adliyesi’ne doğru yürüyordu. Bir süre önce tutuklanmış, askeri
cezaevinde yatarken nöbetçi hakim kararıyla tahliye edilmişti. Ardından
savcıların itirazı üzerine heyetli duruşmada tekrar tutuklanmıştı. Ona da
valizini eline alıp adliyenin yolunu tutmak düşmüştü.
Albay Kubilay Aktaş, kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmış,
kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı sebebiyle tahliye edilmiş, ardından
“Kesinleşen tutuklama kararlarından sonra tutuklama şartlarında şüpheliler
lehine yeni olgu ve değişiklikler bulunmaması” ve “kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren olguların bulunması ve devam etmesi” gerekçesiyle, diğer
sanıklarla birlikte yeniden tutuklanmıştı.
Peki ama, yaşı elliyi geçmiş, bazıları 70’ine varmış insanları, bir gün aniden
sevindirmek, bir gün aniden derin üzüntüye sevk etmek, manevi işkence değil
midir? Yargı erki, sanık durumunda da olsa vatandaşa karşı böyle kullanılabilir
mi?
Nitekim Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş da “Nöbetçi mahkeme dosyayı
incelemiş, tutuklama sebeplerinin ve delillerinin yeterli olmadığını görmüş ki
tahliye kararı vermiş. Ardından yeniden tutuklama kararı vermenin hukuk
açısından çok ciddi ve kamuoyunu tatmin edecek açıklamalarının olması gerek.
HSYK’nın yapısı değiştirilerek özel yetkili mahkemelerin güvence altına
alınması öngörülüyor. Bunların tamamı korku imparatorluğunu egemen kılmak için
yapılıyor” diyor.
Yap-boz
anayasası!
Habertürk, yeniden tutuklamalar için “Balyoz mu yap-boz mu?” diye manşet atmış.
Yap-boz üslubu sadece bazı yargı mensuplarına değil, AKP’ye de hakim durumda.
Öyle ki hükümet olarak hazırladıkları Anayasa değişikliklerine, “depo imza”
dedikleri hazır imza listesini eklediler. Listede imzası bulunan TBMM Başkanı,
“Bu listeler, partideki yoklama kağıtları olabilir” dediyse de sonunda
yaptıkları hatayı kabul ettiler ve tekliften 50 imzayı çektiler. Böylece imza
sayısı 184’ün altına düşünce teklif de düşmüş oldu. Ardından, teklif yeniden
imzaya açıldı ve gerekli sayı yeniden elde edildi. Fakat hukuk bilinçleri sıfır
olduğu için AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın ağzından “yeni anayasa
değişiklik teklifinde değişiklik olabileceği” açıklandı.
Nasıl yani?
İmzalar emir komuta zinciri içinde, boş kağıda mı atılıyor? İmzalar atıldığına
göre değişiklik nasıl yapılacak? Anayasa değişikliği gibi önemli bir konuda,
önce bir-iki sene önce atılmış depo imzaları kullanan AKP, bu defa da
milletvekillerinin değişiklik tekliflerini okumadan imza attığını ilan ediyor!
Anlaşılıyor ki bu Anayasa değişikliği girişimini de tıpkı açılımlar gibi
ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Bir an önce vazgeçseler kendileri için iyi
olacaktı ama bu şansı da kaçırdılar.
Hüseyin
Kalkan’a
Allah’tan rahmet diliyorum
Eski Balıkesir milletvekili Doç. Dr.
Hüseyin Kalkan, 60 yaşında vefat etti. Kalkan, zaman zaman bizi gazetede
ziyaret eder ve görüşlerini anlatırdı. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde
oğlumun da hocasıydı. Allah rahmet eylesin. Eşi ve oğulları Yavuzhan, Oğuzhan
ile Denizhan’a başsağlığı diliyorum.
Arşiv