Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Nereye gittiğimizi, ne halt ettiğimizi
pek de bilmeden gidiyoruz.
Herkes çocuğunu okula kaydettirdi diye
biz de kaydettiriyoruz. İlköğretim için bir sözüm yok, o mecburi eğitim. Ona
tabii ki herkes katılacak ve en iyi eğitimi alacak. Alamayan yüz binlerce
çocuğumuz da bu eğitim hakkından mahrum kalmasın diye mücadele edeceğiz.
Lâkin ilköğretimden sonra da, herkes çocuğunu
yazdırıyor diye biz de liseye yazdırıyoruz. Bi soralım bakalım çocuğumuz liseyi
okumak istiyor mu?
Diyeceksiniz ki, sen sordun mu?
Bizim sizden ne farkımız var? Tabii
sormadan gönderdik. Fakat baktık ki, Gökhan daha lise 1’de tekler gibi oldu,
çektik sorduk; oğlum okumayacaksan bizi yorma, kendini üzme, ne yapmak
istiyorsan ona göre istikametini çiz, dedik. O dahi valla baba benim okumaktan
başka çarem yok, dedi. Okudu! Okumaya devam ediyor!
Yani sormak lâzım!
*
* *
Sonra… Herkes yolluyor diye çocuğumuzu
dershanelere yazdırıyoruz. Çocuğa yine sormak yok! Eee, tabii dershane okul
gibi ücretsiz değil, dünyanın parasını döküyoruz. Evi, damı, arabayı satıyoruz.
Yeter ki çocuğumuz iyi bir eğitim alsın…
Dershaneye gidenlerin ne kadarı
istedikleri okullara girmeye hak kazanabiliyorlar? Bu konudaki bilgiler son
derece az. Ama şunu biliyoruz: Arka arkaya yıllarca dershaneye gittiği halde
üniversiteyi kazanamayan milyonlarca çocuğumuz var… Üniversiteyi kazananların
ise ancak yüzde 5 kadarı “hayal ettiği” bölümlere girebiliyorlar.
İşin acıklı komedi tarafı, üniversite
mezunları arasında işsizlik oranının, daha yüksek olması…
Yani neresinden bakarsanız bakın,
çocuklarımızın harcanması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
*
* *
Kendimiz, hayatımız, çocuklarımız
hakkında düşünmemizi engellemek, yuvarlanıp gitmemizi sağlamak için ”sistem”
elinden geleni yapıyor.
Bu sistemin dini imanı paradır. Ne sizin
sağlığınız, ne borca batmanız, ne çocuğunuzun eğitimi-kültürü umurundadır. O hep kâr, hep kâr diye haykırır durur.
Çocuğunuzu dershaneye kaydeder,
ödeyemeyeceğiniz senetleri imzalattırır, ilk senetleri ödeyemediğinizi görünce
ve ödemenize imkân olmadığını anladığı halde, çocuğunuzu dershaneden çıkarıp
borcun artmasını önleme yoluna gitmez…
Veya insafa gelip, taksitleri
ödeyemiyorsun, çocuğuna burs verelim demez. Hatta 2’nci çocuğunuzu da
dershaneye kaydedip sizi daha ağır bir borcun altına sokmakta hiçbir sakınca
görmez. Nasıl olsa, borcu ödemek için satacağınız bir ev-dam vardır!
Bir aksilik olup da evi satamaz, borcu
ödeyemezseniz sizin için hapis hazırdır. Çocuğunuza iyi bir istikbal düşlerken
bütün aile hayatınızın kararmakta olduğunu görürsünüz. Sizin hapiste olmanızın
ağır sorumluluğunu taşıyamayan oğlunuz canına kıyar. Siz hale cezaevindesinizdir
veya özgürlüğünüze kavuşmuşsunuzdur ama canlı cenaze halinde!
Bunlardan “sistem” üstüne zerre kadar
sorumluluk almaz. İşin doğası budur. İşin doğası nedir? Kapitalizmdir! Daha
açığı, materyalist sistem! Daha da
Türkçesi, maddeci düzen!
Bu düzende her şey, ama her şey madde
içindir, para içindir… Bu düzende paraya tapılır, para kutsanır, parası olan muteberdir.
Parası olamayan sürüm sürüm sürünmeli veya ölmelidir.
Bu düzende din, iman, vicdan, insanlık,
erdem, hamiyet, haysiyet… Vb. gibi iyi hasletler arayanın aklına şaşılır.
Zaten yuvarlanıp gitmek için akla hiç
ihtiyacınız yoktur! Salın kendinizi… Maddeci cazibe alır götürür sizi…
Yuvarlar!
*
* * * *
ANKETE KATILIR MISINIZ?
Bir önceki seçim anketimiz, ne yazık ki
bir arıza dolayısıyla yazı ve haberlerimizle birlikte silindi. Yüksek
katılımınız için çok teşekkür ederiz. Seçim anketini önümüzdeki aylarda yeniden
düzenlemeyi düşünüyoruz.
Şimdi, yıllık enflasyonla ilgili bir
anket hazırladık. Sol sütundaki anketimize lütfen katılır mısınız?
Önceki
Yazılar