Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İnternette “seni bu yamyam kibirin
bitirecek” başlıklı bir ileti dolaşıyor. Fatma Sibel YÜKSEK isimli bir yazarın açık
mektubu! Birkaç yerden ayrı ayrı zamanlarda geldi. Doğrusu, biraz abartılı
bulduğum için kimseyle paylaşmadım.
Fakat son zamanlarda başbakan’daki
büyüklenmeyi, etrafındakileri, muhalefeti ve herkesi küçümseme tavırlarını,
kurumlu, sadece ben bilirim hallerini görünce iletiye hak vermemek zor.
Ana muhalefet liderinin Anayasa
değişiklikleri hakkındaki tartışma önerisini reddetmek başka, onu hafife almak,
küçük görmek daha başka…
Hele “Biz
lisede münazara zevkimizi aldık!” şeklindeki, sadece ana muhalefeti değil,
siyasetin en mühim kurumlarından, olmazsa olmazlarından “tartışma” kavramını
hafife almak, siyaseti de aslında ciddiye almamaktır.
Bu sözler, aynı zamanda münazara
kavramını ve liselileri de küçümsediğini göstermiyor mu?
*
* *
Sayın Başbakan, daha önce, Anayasa’nın 12
Eylülcüleri koruyan maddesini kaldırmaya yönelik CHP önerisine “sulu şaka yapmayın” demişti.
Şimdi kendileri CHP’nin değiştirilmesini
önerdiği madde de içinde olmak üzere, Anayasa’nın tam 30 maddesini değiştirmeye
çalışıyor.
Sormak lâzım:
Tek maddelik Anayasa değişiklik teklifi
sulu şaka oluyorsa, 30 maddelik değişikliğin adını ne koymalı?
Akar-sulu şaka mı?
Misisipi uzunluğunda, Amazon
genişliğinde!
*
* *
MEMLEKETTEN MANZARALAR
Tartışma teklifini “münazara” zevkini
lisede doyurduğu için reddeden Erdoğan, eklemiş “bizim çok işlimiz var”!
Evet, memlekette çok iş var:
Her gün yeni bir çete ortaya çıkıyor;
şike çetesi, telekulak çetesi, ilaç çetesi, çürük çetesi, tapu çetesi… Saymakla
bitecek gibi değil.
Ülkenin çocukları foseptik çukurlarında
boğuluyor, hiç sorumlu bulunamıyor…
İşsizlik kara bir bulut gibi ülkeyi
kaplamış, yuvalar yıkılıyor, facialar yaşanıyor…
Ödenemeyen kredi borçları, çek ve
senetler, icralar katlanarak artıyor… Cezaevlerinde kapasitesinin 2 katı
hükümlü ve tutuklu yatıyor.
Her gün kadına, çocuğa şiddet, “töre”
cinayeti haberleri geliyor…
Rüşvetsiz, torpilsiz iş yapılmıyor.
Devlet Etik Kurulu, 20TL’lık rüşveti “bahşiş” olarak kabul ediyor. Yolsuzluk
iddiaları almış başını gidiyor.
Dershane borcunu ödeyemeyen veliler
hapse, çocukları intihara sürükleniyor…
Gelir dağılımı öyle bozulmuş ki; TÜİK’in
araştırmasına göre; halkın yüzde 88’i zor
veya çok zor geçinebiliyor… Milyonlarca vatandaş yetersiz besleniyor, daha
doğrusu beslenemiyor.
Şimdi manzarada son sahne, sıkı durun:
Aynı TÜİK’in yukarıdaki açıklasından 1 gün sonraki mutluluk araştırması
sonuçlarına göre; halkın yüzde 86’sı
kendini mutlu hissediyormuş.
TÜİK’e göre; gelir arttıkça mutluluk
hissi artıyormuş!
Ama art arda açıklanan iki araştırma
sonucunu yan yana okuduğunuz vakit durum öyle gözükmüyor. Gelir arttıkça değil,
tam tersine geçim sıkıntısı bunalttıkça
mutluluk artıyor! Hesap ortada; eğer
öyle olmasaydı zor geçinenlerin oranı %88, kendini mutlu hissedenlerin oranı
%86 şeklinde birbiriyle örtüşür müydü?
*
* *
BİLGELERDEN
Allah Allah demeyince işler onmaz. Ezelden
yazılmasa kul başına kaza gelmez, ecel vade ermeyince kimse ölmez. Tekebbürlük* eyleyeni Tanrı sevmez. Lapa
lapa karlar yağsa yaza kalmaz. Kız anadan görmeyince öğüt almaz. Oğul atadan
görmeyince sofra çekmez. Devletsiz oğul olsa ocağını kör eder.
Dede
KORKUT
* * *
(*)
: Kibirlilik
Önceki Yazılar