MÜNAZARA, SULU ŞAKA, MANZARA

İsmail Hakkı CENGİZ - 07.04.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


İnternette “seni bu yamyam kibirin bitirecek” başlıklı bir ileti dolaşıyor. Fatma Sibel YÜKSEK isimli bir yazarın açık mektubu! Birkaç yerden ayrı ayrı zamanlarda geldi. Doğrusu, biraz abartılı bulduğum için kimseyle paylaşmadım.

Fakat son zamanlarda başbakan’daki büyüklenmeyi, etrafındakileri, muhalefeti ve herkesi küçümseme tavırlarını, kurumlu, sadece ben bilirim hallerini görünce iletiye hak vermemek zor.

Ana muhalefet liderinin Anayasa değişiklikleri hakkındaki tartışma önerisini reddetmek başka, onu hafife almak, küçük görmek daha başka…

Hele “Biz lisede münazara zevkimizi aldık!” şeklindeki, sadece ana muhalefeti değil, siyasetin en mühim kurumlarından, olmazsa olmazlarından “tartışma” kavramını hafife almak, siyaseti de aslında ciddiye almamaktır.

Bu sözler, aynı zamanda münazara kavramını ve liselileri de küçümsediğini göstermiyor mu?

*   *   *

Sayın Başbakan, daha önce, Anayasa’nın 12 Eylülcüleri koruyan maddesini kaldırmaya yönelik CHP önerisine “sulu şaka yapmayın” demişti.

Şimdi kendileri CHP’nin değiştirilmesini önerdiği madde de içinde olmak üzere, Anayasa’nın tam 30 maddesini değiştirmeye çalışıyor.

Sormak lâzım:

Tek maddelik Anayasa değişiklik teklifi sulu şaka oluyorsa, 30 maddelik değişikliğin adını ne koymalı?

Akar-sulu şaka mı?

Misisipi uzunluğunda, Amazon genişliğinde!

*   *   *

MEMLEKETTEN MANZARALAR

Tartışma teklifini “münazara” zevkini lisede doyurduğu için reddeden Erdoğan, eklemiş “bizim çok işlimiz var”!

Evet, memlekette çok iş var:

Her gün yeni bir çete ortaya çıkıyor; şike çetesi, telekulak çetesi, ilaç çetesi, çürük çetesi, tapu çetesi… Saymakla bitecek gibi değil.

Ülkenin çocukları foseptik çukurlarında boğuluyor, hiç sorumlu bulunamıyor…

İşsizlik kara bir bulut gibi ülkeyi kaplamış, yuvalar yıkılıyor, facialar yaşanıyor…

Ödenemeyen kredi borçları, çek ve senetler, icralar katlanarak artıyor… Cezaevlerinde kapasitesinin 2 katı hükümlü ve tutuklu yatıyor.

Her gün kadına, çocuğa şiddet, “töre” cinayeti haberleri geliyor…

Rüşvetsiz, torpilsiz iş yapılmıyor. Devlet Etik Kurulu, 20TL’lık rüşveti “bahşiş” olarak kabul ediyor. Yolsuzluk iddiaları almış başını gidiyor.

Dershane borcunu ödeyemeyen veliler hapse, çocukları intihara sürükleniyor…

Gelir dağılımı öyle bozulmuş ki; TÜİK’in araştırmasına göre; halkın yüzde 88’i zor veya çok zor geçinebiliyor… Milyonlarca vatandaş yetersiz besleniyor, daha doğrusu beslenemiyor.

Şimdi manzarada son sahne, sıkı durun: Aynı TÜİK’in yukarıdaki açıklasından 1 gün sonraki mutluluk araştırması sonuçlarına göre; halkın yüzde 86’sı kendini mutlu hissediyormuş.

TÜİK’e göre; gelir arttıkça mutluluk hissi artıyormuş!

Ama art arda açıklanan iki araştırma sonucunu yan yana okuduğunuz vakit durum öyle gözükmüyor. Gelir arttıkça değil, tam tersine geçim sıkıntısı bunalttıkça mutluluk artıyor!  Hesap ortada; eğer öyle olmasaydı zor geçinenlerin oranı %88, kendini mutlu hissedenlerin oranı %86 şeklinde birbiriyle örtüşür müydü?

*   *   *

BİLGELERDEN

Allah Allah demeyince işler onmaz. Ezelden yazılmasa kul başına kaza gelmez, ecel vade ermeyince kimse ölmez. Tekebbürlük* eyleyeni Tanrı sevmez. Lapa lapa karlar yağsa yaza kalmaz. Kız anadan görmeyince öğüt almaz. Oğul atadan görmeyince sofra çekmez. Devletsiz oğul olsa ocağını kör eder.

Dede KORKUT

*   *   *

(*) : Kibirlilik

 

  Önceki Yazılar

Tarih: 07.04.2010 Okunma: 713

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?