Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Sıcak
Gelişme”… Televizyonlar yeni bir
haberi, taze bir hadiseyi bu tamlamayla sunuyorlar!
Nitekim Türkiye’de ve dünyada “sıcak
gelişme”den geçilmiyor! Her an her saniye, ülkenin ve dünyanın biyerlerinde
sürekli bir sıcak gelişme yaşanıyor. Bu gelişmeler siyasî, adlî, sıhhî, askerî…
Vs. çok çeşitli alanlarda olabiliyor. Bu alanlar için kullanılan “sıcak
gelişme” deyimi mecazî anlamdadır. Çünkü hiçbirisinin altında ateş falan
yanmıyor!
Bununla beraber gerçek anlamda, dünyanın
gündeminde son elli yıldır değişmeyen
bir “sıcak gelişme” de var: Dünyanın iklim bakımından sürekli ısınması!
12 Nisan Pazartesi günü, Türkiye gündemi;
Ahmet Türk’e yapılan saldırı, Ankara Adliyesindeki arbede ve bir savcının bir
bayanın boğazına sarılması, Anayasa değişikliği tartışmaları, Erdoğan-Sarkisyan
görüşmesi gibi “çok sıcak” gelişmelerle dolu olduğu halde; Kanal24, 20:00–21:00 saatleri arasında “Küresel Isınma”yı ekranlara
getirdi. İktidarın en sadık destekçilerinden olan bu haber kanalı, böyle
sıcak konuların hâkim olduğu bir günde, televizyonların en fazla seyredildiği 1
saatlik dilimi, iktidara desteğe değil de “küresel ısınma”ya ayırmıştı.
Demek ki kanaldan birileri, iklim
değişikliğinin son derece vahim etkilerini görüyordu. Onları tebrik ediyoruz. Programda
dünyanın her yerinde meydana gelen değişikliklerden misaller, o yörelerin
insanlarının ağzından verildi. İşte bazıları:
Bir Kaliforniyalı; “Kuraklık yoksulluktur. Su yoksa yiyecek de olmaz. Her şeyimizi
kaybedeceğimizden korkuyoruz. Çocuklarımız ne olacak. Amerika’nın her yerinde
intihar vakaları artıyor.”
Bir Avustralyalı; “Yağış düzeni bozuldu. Sel baskınları tam bir felaket. Arkasından uzun
süre yağış yok, kuraklık… Deniz ürünleri gittikçe azalıyor. İnsanlığın duruşu
ve hali utanç verici.”
Slovenyalı bir bayan meteoroloji uzmanı; “Son 2 yılda korkunç fırtınalar gördüm.
Bunlar normal değil!”
Bir Tayvan’lı, ağlayarak; ”Tayfunda köyümüz 2 saniyede yerle bir
oldu!”
Bir Hintli; “Musonların değişmesi kuraklığa ve mevsimsiz yağışlara sebep oluyor.”
*
* *
Hepsinin ortak düşüncesi; bunlara sebep olan insanoğlu… Sanayinin hızla artması, toprak erozyonu ve
ormanların yok edilmesinden kaynaklanan ısınma…
Bilindiği gibi, iklimin insan
davranışları üzerinde doğrudan doğruya bir tesiri var. Yerküredeki ısınma,
muhakkak ki sinir sistemimizi olumsuz yönde etkiliyor. Tahammül sınırımızı
aşağı çekiyor, HOŞGÖRÜ’müzü azaltıyor. Daha çabuk parlıyoruz.
Öte yandan dünya kaynaklarının süratle
tükenmesi, susuzluk, açlık, gelecek kaygısı da insanları daha saldırgan yapıyor!
Dünya gerçek ısınma ile, mecazî manada kullanılan “sıcak gelişme” arasında
birbirini hem tetikleyen, hem kovalayan bir kısır döngüye girmiş vaziyette!
İnsanoğlu huzuru bulmak istiyorsa,
öncelikle kendisine hayat ortamı olan; yattığı-kalktığı, barındığı, beslendiği,
eğlendiği yeryüzünü ısınmaktan, yanmaktan kurtarmak zorundadır. Dünya yanarken,
o dünyaya kral olsan kaç para?
Zaten bu şartlarda, yerkürenin herhangi
bir noktasında huzur bulunabilir mi?
*
* *
ÜSTATLARDAN
Kısaca
Dünya
bizim değil sanki elindi,
Sahip çıkamadık ozon delindi,
Bize geldiğinde taze gelindi.
14 Mart 2007 Ankara
Seyfeddin Karahocagil
Önceki
Yazılar