Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
İki hafta kadar evvel, İzlanda’da patlayan yanardağın küllerinin atmosferde
meydana getirdiği bulutlar, Türk medyası tarafından büyük bir felaket diye
sunuldu…
Patlama dolayısıyla açığa çıkan karbon monoksitin, soluduğumuz havayı
zehirlediği, kül bulutlarının uçuşları aksatması dolayısıyla ekonominin allak
bullak olduğu günlerce anlatıldı.
O kül bulutlarının Türkiye’ye doğru geldiği, küller Türkiye üzerindeyken
yağmur yağsa da, yağmasa da facia olacağını ilân etmişlerdi.
Yağmur yağarsa; yağış asit yağmuru şeklinde cildimizi ve toprağı yakacaktı…
Yağmur olmaz da küller toz halinde yeryüzüne inerse, o vakit de soluduğumuz
havayla “küller” ciğerlerimizi tahriş ve tahrip edecekti.
Sonra…
Haberler birdenbire kesiliverdi!
Ne oldu acaba? Kül bulutları Türkiye’ye gelmekten vaz mı geçti?
Vazgeçti, zahir!
Peki, o kül bulutları Avrupa’da zararlı oldu mu?
Bildiğimiz kadarıyla, uçuşları engellemesinden başka bir zararı olmadı.
Evet, milyonlarca insan, birkaç gün hava meydanlarında sefillik çekti. Fakat
bu, büyük bir felaket değildi.
Ekonomik kayıp da “küresel” bakımdan söz konusu değildi… Çünkü hava yolunda
zarar olduysa da kara ve demiryolundaki “canlanma” ile otel ve lokantalardaki
hareketlilik ekonomik ziyanı telafi edecek düzeydeydi.
* *
*
Volkanın patlaması dolayısıyla havanın kirlenmesi ise tamamıyla tevatürmüş!
Meğer yanardağdan çıkan zehirli gazlar; patlama dolayısıyla iptal olan
uçuşların sebep olacağı hava kirliliğinin yanında hiç kalırmış. Yani patlama
hava kirliliğine yol açmak bir yana, iptal olan uçuşlar dolayısıyla kirliliği azaltmış
bile.
Zaten patlama, bizim medyanın abarttığı kadar büyük bir tehlike meydana
getirmiş olsaydı, Avrupa’daki devletler vatandaşlarını uyarır, gerekli
tedbirleri alırlardı. Aradan geçen 2 hafta sonunda anlıyoruz ki; Türk medyası
patlama bahanesiyle aşırı bir gayretkeşlik göstermiş ve işi yine ziyadesiyle
abartmış.
* * *
Ne yazık ki bizim medyada yanlış yönlendirme konusundaki tek örnek yukarıda
anlatılan olay değil… 20 gün kadar önce, Shov TV akşam haberlerinde Ali Kırca;
ABD’de kanser tedavisi gören, Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok’u canlı
yayına çıkardı.
Yayında öyle bir hava estirildi ki, sanki yeni bir yöntem bulunmuş ve
Özok’un hastalığı tedavi edilmiş!
Tabii bu habere hepimiz sevindik. Milyonlarca kanser hastası da muhakkak
umutlandı.
Lâkin… İşte 20 gün sonra, Özok’un hayatını kaybettiği haberi geldi.
* * *
Pek çok abuk sabuk programı, ahlâk bozucu, yalan söylemenin kahramanlık sayıldığı
dizileri, filmleriyle medyanın imajı zaten yerlerde sürünüyor.
İnsan, hiç olmazsa haberlerde doğruları duymak, görmek istiyor.
Haberlerin hali de, işte ortada!
Medya, sunduğu kamu hizmeti bakımdan içler acısı bir vaziyette…
Ne yazık ki gittikçe itibar kaybediyor!
* * *
ÜSTATLARDAN
Aynı
düzen aynı çark,
Çalanımız
değişti.
Mafyaydı oldu İspark,
Talanımız
değişti.
Eskisi kısa iken,
Yenisi
uzun diken,
Kuru sıkı dil döken,
Yalanımız
değişti.
Ömer TEMEL
Önceki yazılar