Nereye mi
kayıyor?
Bin
basamaklı devasa bir merdivenin 988’nci basamağına.
Bizim
sitede de manşet olan, “Humeyni’yi
Seviyorum, Atatürk’ü Sevmiyorum” başlıklı haberden aldığım, şu karşılıklı
konuşmaya bakın:
Fatih Altaylı: Peki bu
ülkenin Kurtuluş Savaşı’nı örgütleyen bir adamı niye Humeyni kadar sevmiyorsun.
Bunu merak ettim. Eğer Atatürk olmasaydı burada belki de İngilizler vardı,
Fransızlar vardı.
Nuray Bezirgan: Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten
mesele bu yani. İnsanlar bana Atatürkçülük adına zulmediyorlarsa benden
Atatürk’ü sevmemi bekleyemezsiniz.
Bayanın sözlerinden tahrik
olmayacak, bu sözlere tahammül edebilecek aklı başında hiçbir Türk yoktur. bu
sözler, en aklı başında Türk’ün de aklını fırttırır.
Yukarıdaki sözleri ilk
okuduğumda, ben de kendimi çok ağır bir hakarete uğramış gibi hissettim. Asabım
bozuldu, nabzım ve tansiyonum yükseldi.
Sonra aklıma, kızların
kimliği geldi. Bu kızlar, böyle sözlerin infial
yaratacağını bilmezler mi? Onları ülke çapında bir televizyona çıkaran TV’ci,
bu sözlerin bütün milleti tahrik edeceğini göremez mi? Bunların hepsi aptal mı,
akılları mı tutulmuş ki, zaten gergin bir ortamda, halkın siyaseten bölünmekte
olduğu bir ortamda kıvılcımın üzerine benzin sıkıyorlar?
Size bir soru:
Bu türbanlı kızlar zihninizde
10-12 sene evvel, Tv Tv haber programı gezen, türbanlı birini çağrıştırdı mı?
İyi düşünün!
Hani “şeyh”lerle düşüp kalkan… Kaderin
cilvesine bakın ki; şeyhlerden birisinin soyadı da Kalkancı’ydı.
Hani şeyhin birisi de telefon
konuşmasında, o türbanlı bayana “eve
gelirken, yeteri kadar prezervatif al, gel. Evde yok.” diyen, bir sakallı
şeyhti. O sakallı şeyh mahkemedeki duruşmasında “Kemalizmin ve Demokratik düzenin düşmanıyım” demişti.
Hatırladınız mı o, haber
saatlerinde masaları yumruklayarak ağlayan türbanlı bayanı?
Hatırlamayanlara ben yardımcı
olayım; Fadime.
Fadime ve o şeyhler nerede
şimdi?
Görevlerini yaptılar ve
köşelerine mi çekildiler acaba?
Böyle çalkantılı günlerde
neden bizleri yüksek fikirlerinden yararlandırmıyorlar, dersiniz?
Şimdi sıra Bezirgan’larda mı
acaba?
Bu bayanın sarf ettiği yukarıdaki,
bezirganca sözler kesinlikle bir Müslüman’a ve Türk’e ait olamaz.
Kesinlikle bir büyük planın,
küçücük ama etkili satırı (Bu kelimeyi
de hangi manâda okursanız okuyun uyar) değilse, dinden, imandan ve insanlıktan
sapmış, hastalıklı bir ruh halinin tehlikeli halisünasyonları olabilir.