Kimliğinde değil yüreğinde İslam yazanlara ithafımdır.
Ey Müslüman! Açıl. Açıldıkça kazanacaksın. Fakat saçılma. Saçıldıkça da kaybedersin, kapalı kaldığın müddetçe kaybettiğin gibi. Şeffaflaş. Şeffaflaştıkça güven duyulacaksın. Anlat kendini. Anlattıkça korkulmayacaksın. Tanımayanlar daha iyi tanıyacak. Kapandıkça, gizemli kaldıkça, sustukça, heyula gibi algı-la-tı-la-cak-sın aziz halka, alçaklar tarafından. Hadi oyunu boz Müslüman. Şimdi tam zamanı. İçinden çıktığın ve omuzları üzerinde taşınacağın halkına dön. Annene, babana, dedene, ninene, bacına, gardaşına, teyzene, halana, amcana, dayına vs. dön ki yüzünü, dönülsün yüzler. Sırt dönersen sırtını dönerler. Gizlenirsen göremezler ve görülmeyenin hareketi karanlıkta kaybolur. Ve sıcak-dinamik ilişki kuramazsın. Bunu yapmadıkça da kaybedersin. Meydanı başkaları alırlar. Ya din tahripçileri alırlar ve yok ederler ya da din tahrifçileri alırlar ve hayata uydururlar. Ya yoldan sapanlar alırlar saptırırlar ya da yolunda uyuyanlar alırlar uyuturlar. Ki bu oldu bugüne kadar tahripçiler görevlerini yaptılar şimdi sıra tahrifçilere geldi. Bu hep senin suçun aslında! Çünkü bil ki; gerçek din, tahripçilerin ve sapkınların varlıklarına, tahrifçilerin ve uyuyanların ise menfaatlerine engeldir.
Hadi anlat Müslüman. Bir masal anlat. Gerçeği içinde saklayan. Geleceği içinde gizleyen. Hadi konuş be Müslüman. Yürekli bir hitabet olsun. Yüreklerde yankı bulsun. Gerçek yüklü olsun. Bıraktığı bir tat olsun. Hadi yürü denize doğru. Bu denizin dalgaları okşama gibi gelecek sana. Çarpmayacak asla. Korkma boğmaz seni bu deniz. Yur, yıkar ve temizler ancak. Seni incilerle, yakutlarla ödüllendirir. Çünkü sen, o denizin, biricik, güzel ve soylu çocuğusun. İzzetsiz çocuklarını da izzetlendirecek çocuğu. İzzeti başkalarının kucağında arayan çocuklarına, izzetin kendi cebinde olduğunu haber verecek çocuğu.
Bil ki ey Müslüman! Kapalı olan suiistimallere açıktır. Kapalı olanı terörize etmek kolaydır. Kapalı olan adına şerefsizlik yapmak kolaydır. Kapalı olanı kendi anasına boğdurmak basittir. Kapalı olanın alternatif olma imkânını yok etmek çok kolaydır. Sen kapanırsan meydan sahtekârlara kalır. Muvahhitler boşalınca meydandan, münafıklar doldurur o boşluğu. Çünkü boşluk kabul etmez doğa. Öyleyse lütfen çık meydana. Çok güzel bir yüzle. Çok namuslu bir sözle. Çok asil bir gözle. Değişmeyen tek özle. Haydi, atıl meydana yiğidim. Bu meydanlar deli taylara hasret kaldı. Bu meydanlar gerçek sözlere hasret kaldı. Bu meydanlar gülümseyen yüzlere hasret kaldı. Bu meydanlar masum, onurlu ve doğal sizlere hasret kaldı. Bu meydan seni bekliyor, bil ve çabuk ol.
Evet, ey Müslüman! Korkma. Çık, atıl meydana. Kuşan söz silahını ve doldur kelime kurşununu. Korkma sana direnecek, direnebilecek yürek yok bu meydanda. Sana işleyecek kurşunu sıkacak silah yok bu meydanda. Ama senin direnecek yüreğin ve sıkacak kurşunun var. Öldürecek değil diriltecek silaha ve kurşunlara sahipsin sen. Sen, muhakkak bu meydanın, er meydanının sahibisin. Bütün muhaliflerini tuş edecek güce ve hazineye sahipsin. Bırak düşmanların saygılı oldukları müddetçe sıksınlar kurşunlarını. Sen üfle kâfi. Bırak boşaltsınlar kin, kan akan yüreklerini. Sen aç yüreğini, okyanusa akan kirler okyanusun derinliğinde ve enginliğinde anlamsızdırlar, varlıksızdırlar.
Ey Müslüman! Seni gizlenmeye itiyorlar ki, meydan kendilerine kalsın. Çünkü biliyorlar sen meydandayken güneşin altında kalan kar gibi eriyeceklerini. Sen olma ki, onlar hem seni kötü tanıtsınlar hem de kussunlar. Ve toplum onlara teslim olsun. Kul olsun. Bırak neleri var neleri yok sersinler orta yere ki görelim mallarını. Korkma asla korkma. Zira korkuya sebep yok. Özgür bırak düşmanını. Zira, taraftarlarını, senin kendisini rahat bırakmadığını söyleyerek hep kandırdılar ve daha kandırıyorlar. Özgür bırak ki, taraftarları da görsünler acziyetlerini. Kof olduklarını, söz değil laf ettiklerini. Cerbezenin uşağı olduklarını görsünler ve bilsinler. Özgürlük, onları, güneşin karı erittiği gibi eritecek ama baskı soğuğun suyu dondurduğu gibi donduracaktır.
Ey Müslüman! Artık, partisiz, programsız, lidersiz tabir caizse anarşist bir teşkilatlanmaya gitmelisiniz. Zira partinizde, programınızda, önderinizde belli ve değişmez. Bu teşkilata uyan gelir. Uyamayana yol açık. Zira bir teklif-tercih meselesi. Tebliğ ve davet- yani temsil- güzel yapıldı mı sorun yok. İzah-ikaz kifayet eder sana. Kimsenin yüreğine hükmedemezsiniz. İkna ayrı. Ve gerekli. Kendinizi olabildiğince özgür ve doğal bırakınız, ifade ediniz. Sorunları sakınmadan teşhis ediniz, tedavi yönteminizi açıklayınız. Kendi kardeşinizde olsa hakkı ifadeden imtina etmeyiniz. Siz sadece olanı ortaya koyunuz. Seçim özgürlük işidir. Size gelsinler diye kesinlikle hakikate ihanet etmeyiniz. Gerçeği gizlemeyiniz. Zihinleri bulanıklaştırmayınız. Hak ile batılı karıştırmayınız. Herkes seçiminin sonucuna katlanacaktır. Biz ne cezacıyız ne de ödülcüyüz. Biz tebliğcileriz, davetçileriz ve şahitleriz.
Ey Müslüman! Dünya ve insan bize muhtaç. Ama muhtaçlığından bihaber. Biz haberdar etmeliyiz. Kendimizi göstermeliyiz. Kendimizi izah etmeliyiz. En köklü çözüm önerilerini sunmalıyız. Kimsenin kesinlikle çürütemeyeceği ve es geçemeyeceği. Açık olmalı ve asla korkmamalısınız. Yaptığınız seçimin sorumluluğunu ifa etmeli ve sonucuna katlanmalısınız. Bitmeli artık bu zulümler, son bulmalı acılar ve sürgünler. Had ve hudut dâhilinde haysiyetli bir duruş sergilemelisiniz. Kuşatan bir söylem üretmelisiniz, ortak vicdan eksenli. Bu ihtiyar ve kirlenmiş dünyanın ve bu çürüyüp tefessüh etmiş insanlığın sizlerin berrak ve hayat bahşedecek nefesinize ihtiyacı var. Bunu bilin.
Ey Müslüman! Size yafta vuracaklar, sizi korkutmaya yeltenecekler. Kesinlikle aldırmayınız. Selam deyip geçiniz. Kararlı olunuz. Ki kararlılık korkutucudur. Siz değil onlar korksun. İçinizi de dışınızı da iyi tetkik edin, gözetleyin. Ne dışarıdan gelecek tehlikelere karşı hazırlıksız yakalanın ne de içeriden sadır olacak alçakça ve kahpece ihanetlere karşı bilgisiz olun. Yani bütün yönünüzle müteyakkız olun. Ama her halükarda şeffaf ve açık olun. Görünün yani. Zaten derin gayede sizlere korku salıp sizlerin kapanmanızı sağlamak. Sizleri görünmez kılmak. Kesinlikle biliniz ki korku, efendi sahibi olmaya götürür kişiyi. Efendiler korkmanızı isterler. Yok olmanızı değil. Zira varlığınız onların sermayesidir. Sermayenin özgür dolaşımını değil ellerinin altında olmasını isterler. Korkutamayınca ve kararlılık ihsas edince kendileri korkarlar. Zira sizlerin yokluğunuz onların anlamsızlığıdır. Onları bir şey yapan sizsiniz. Bir hiç yapacak olanda siz.
Haydi, koş Müslüman, er meydanı seni bekler!