SOL-PKK-MUSTAFA KEMAL...2...

Özgür DENİZ - 03.08.2010

Sol evrenselcidir. Vatan kavramı anlamsızdır solda. Din afyondur. Millet kavramı geçersizdir. Hümanisttir güya. Ama yerli halka amansız düşmandır.  Adaletçidir sözde. Ama bir avuç tiranın inisiyatifine terk eder mülkü. Eşitlikçidir sözde ama sadece tepedekiler için geçerlidir bu. Alttakiler canları çıkasıya çalışmak zorundadır bir avuç tiran için, zorba için. Sol bütünleri parçalayan bir fikriyattır dedik. Bu ülkenin bütünlüğünü de parçalamaktır en üst hedefi dedik. Ayrıca toplumlarda terörü yayarak huzursuzluk çıkarmak ve gelişmeyi, ilerlemeyi akamete uğratmak ve devletleri zayıflatmak içindir dedik. Ve bunu gerçekleştirmek için Mustafa Kemal kullanılıyor dedik.

 

 

                Bu ülkede Mustafa Kemal’i kendilerine maske yapan ne sol geçinen basın ne de kartel asla Mustafa Kemal’i sevmemiştir. Ama çıkarlarını korumak ve hedeflerine ulaşmak gayesiyle kullanmışlardır.

 

 

Şöyle ki; Mustafa Kemal; ‘’Türk’ün tabiatına en uygun din, İslam dinidir’’ dediği halde, dine emsalsiz düşmanlık yapmışlar ve ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Okul kitaplarını ‘’Türk ırkı aşağılık ve barbar bir ırktır ve elimine (yok) edilmelidir’’ diyen Darvin bunağının sapkın fikirleriyle doldurmuşlar ve gençleri zehirlemişlerdir, terörist bir gençlik yaratmışlardır. Ruhu çürütülen gençlik ahlaksızlığın bataklığına saplanıp kalmış, fuhşun ve uyuşturucunun ocağına düşmüştür. Oysa Mustafa Kemal diyordu ki; ‘’okul, çocuğa, insanlığa saygıyı, vatanını ve milletini sevmeyi, şerefi ve bağımsızlığı öğretir.’’ Peki, bunlar neyi öğrettiler? Şerefsizliği, köleliği, milletine ihanet etmeyi, devletini soymayı, kendi insanlarına düşmanlığı. Mustafa Kemal ne dedi? ‘’bu toprakların altı şehitlerle ve hazinelerle dolu, üzerinde de şerefli bir millet yaşamaktadır.’’ Peki, bunlar ne yaptılar: hazinelere el koydular ve haysiyetsizce sömürdüler, yediler, içtiler, kustular. Altında ki şehitlere aldırmadan eşek gibi tepindiler üzerinde.  Ve o şerefli, kahraman şehitler üzerinden rant devşirmeye yeltendiler. Ne dedi Mustafa Kemal? ‘’Türk çocuğu atalarını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kudret bulacaktır.’’ Bunlar ne yaptılar peki? Atalara küfretmeyi öğrettiler genç dimağlara, onları hakir görmeyi öğrettiler şerefsizce. Onların yaptıklarını Batılı babalarının yaptığını söylediler utanmadan. Hain ilan ettiler Türk çocuklarının atalarını, kendi yaptıkları hainlikleri gizleyerek. Tarihi tahrif ettiler. Ordumuzu siyasete bulaştırdılar. Ve sonuç malum! Bir şerefsiz örgüt karşısında adeta yenik düşürdüler handiyse. Ve bu hala çakılmadı, fark edilmedi aziz milletimiz tarafından.  Ve daha neler neler ey halkımın masum evlatları! Ve ne örgütler kurdurdular, ne örgütler beslediler, Türk çocuklarına, sizlere, bizlere, faşist damgası vurdular, yobaz damgası vurdular.

 

 

 

Mustafa Kemal ‘’adalet mülkün temelidir’’ dediği halde adaletin canına okudular. İstedikleri gibi kullandılar. Demoklesin kılıcı gibi garibanın ensesinde sallandırdılar. Sol tandanslıların önüne bir kırmızı halı imiş gibi serdiler ama sağ tandanslı ise bir duvar gibi önüne koydular. Müstekbirin elinde oyuncak yaptılar da, mustazafa kan kusturan bir balyoz kıldılar. Yalan mı yani, olmadı mı bunlar Allah aşkına? Aynı şekilde ‘’hayatta en hakiki mürşit bilimdir’’ dediği halde bilimi kendilerini onaylayan bir oyuncağa döndürdüler, bilim merkezi olması gereken üniversiteleri film merkezi haline soktular. Oralarda vatanın esas çocuklarını ruhen ezdiler. Özgürlüğü katlettiler. Bu vatanın terakkisini sağlayacak yerde tedennisine sebeb oldu bilim merkezleri. Dünya da yüz bilim adamı arasına girmiş olan ve sürtünme kuvvetini sıfıra düşürmüş olan bilim adamımızın denkliği milliyetçi muhafazakâr denilerek reddedilmedi mi Allah aşkına? Unutuldu mu sanılıyor bunlar? Bu dediklerim yalansa şayet yüzüme tükürülmesine katlanıyorum.

 

 

Masum Anadolu evlatlarının temiz ve ulvi duygularını şerefsizce sömürdüler, gençliği kan akıtma da kullandılar sürekli, saltanatlarını tahkim etmek adına. Ama kan akıtmada kullandıkları gençlere faşist damgası vurarak onların siyaset merkezlerini lekelemekte tereddüt göstermediler soysuzlar. Üstelik bir de Türkçü-İslamcı diye ayrım yaratıp bu toprağın çocuklarını birbirlerine düşman ettiler kendilerine karşı tek vücut, tek fikir, tek can olmasınlar diye. Böylece rahat ihanet etme fırsatı yakaladılar. Gizli görüşmeler yaparak millete ihanet ettiler, kalbimizi ayağa düşürdüler ama başkaları açıktan ufak bir hareket yaptıklarında ihanetle damgalandılar. Peygambere küfrettiler, Mehmet Akif’imize küfrettiler. İstiklal Marşımıza küfrettiler. Oysa Mustafa Kemal ne demişti: ‘’Bütün dünyanın Müslümanları Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed’in (sav) gösterdiği yolu takip etmelidir. Ve verdiği talimatı tam olarak tatbik etmelidir. Tüm Müslümanlar, Hz. Muhammed’i (sav) örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmelidirler. Zira ancak bu şekilde insanlık kurtulabilir, kalkınabilir.’’ (31.10.1998 tarihli Kurultay gazetesinden iktibas. Bu söz Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 10.11.1998 de takvime konmuştur. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi tarafından 1979 yılından yayınlanan Prof. Dr. Hanif Faruk’un ‘Urduca Yayınlarda Atatürk’ isimli kitabının 102. Sayfasında kayıtlıdır. Ayrıca bu söz Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Yekta Güngör Özden ve bir Genelkurmay Başkanımızın (galiba İsmail Hakkı Karadayı olacak) tetkikinden geçmiştir.)

 

 

Hülasa sevgili dostlar; Ülke bölünecek, daha doğrusu bölünmek için her yol denenecek, çünkü siyonizmin çıkarları ve hatta varlığı birazda buna endeksli ve bundan AKP yi yani bir nevi İslamcıları sorumlu tutacaklar. Açılım, maçılım, saçılım diyecekler. Zaten başladılar da bu yönlü propagandaya. Batıda müthiş propaganda yapılacak. Böylece doğusuyla batısıyla bir ülke ayrılacak, İslam’dan arındırılacak, siyonizme yem olacak. Eğer bu kahpe plan tutarsa yegâne sorumlusu vardır o da bu ülke adına siyaset ettiğini iddia edenlerdir. Kardeşler arasında birliği değil ayrılığı tahkim etmeye çalışanlardır, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde. Zira başarabilirlerse bölünmeyi de muhtemel ki yeni dönemin yeni aktörleri zamanında yapacaklar. Ama buna mecbur olduklarını her şeyin AKP yüzünden olduğunu haykıracaklar. Tabi yersek ve yerseniz. Çünkü böyle söylemek zorundalar gelecekteki planlar için. Bakınız burada AKP yi falan savunmuyorum, gizli ya da açık. Eğer zerre savunma psikolojisine sahipsem dünyanın en kahpe insanı olayım. Ama gerçekleri görmek zorundayız arkadaşlar. Ha şu soruma cevap verilsin AKP yi itham edelim, yok edelim ve tarihe gömelim: ‘’bu örgütü çıkaran bunlar mı? Devasa orduya, ordu karşısında sayısal olarak zerre misali olan şerefsiz örgütü 30 yıldır yok ettirmeyen bunlar mı?’’ bunlar en basit sorular dahası da var. Lütfen vicdanlı olalım.

 

 

Gelecekte ki plan nedir? Başlarda söylemiştik tekrar edelim: Doğu yanımız Kürtlere verilecek ya ve Kürtlerde stalinist bir rejim kuracaklar ya yani İslam’dan arındırılmış bir rejim. Batı da Türklere kalacak ya. Orası da güya Batıcı ve modernist ya ve İslam’a mesafeli ya. Üstüne bir de İslamcı geçinenlerin ülkeyi bölüp parçaladığı propagandası yapıldı mı iş tamamdır al sana ebedi iktidar, arındır arındırabildiğin kadar İslam’dan. Böylece bu topraklar İslam’dan arındırılmış olacaktır yekpare olarak.

 

 

Son tahlilde: hiçbir şey bize gösterildiği gibi değildir. Perdeyi indirmemiz gerekmektedir arkadaşlarım. Bakış açılarımızı değiştirmek zorundayız. Tarihimizi objektif kaynaklardan öğrenmek zorundayız. Dinimizi çok iyi idrak etmek ve yüce kitabı tafsilatlı olarak tertil ile okumak zorundayız. Dostumuzu ve düşmanımızı kadim kaynaklarımız ekseninde kendimiz belirlemek zorundayız. Milliyetimizle dinimizin asla ayrılamayacağını bilmek zorundayız. Tefrikaya son vermek zorundayız. ‘’Girmeden tefrika, bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.’’ Hâşâ, dinimizi es geçmemeliyiz, dinsiz bu vatanın korunamayacağını, bu gençliğin helak olup gideceğini bilmek, anlamak zorundayız. Dinsiz bir vatanın paramparça olacağını idrak etmek zorundayız. Sadece milliyetle her şeyi halledebileceğimiz gibi ahmaklıklara inanmayacağız. Milliyetle din, etle tırnak gibidir, ruhla beden gibidir, toplumla birey gibidir, devletle ordu gibidir. Bu yüzden ayırmak kabil-i mümkün değildir. Ayırmaya gayret edenler kahpe birer vatan hainidirler. Kesinlikle bilinmelidir ki; dine düşman olan, mutlaka ama mutlaka Türklüğe de düşmandır. ‘’Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.’’

 

 

‘’Kardelenler, her şartta dimdik durmayı başarabilen bir dağ çiçeğidir. Ta ki koparılıncaya dek. Kar altında kalır ama ölmez kar eriyince ayağa kalkar. Yani bütün zor şarlara rağmen ayakta kalır. Kardelenlere dikkat edilmelidir.’’

 

 

                AYRINTILAR:

 

 

1.Bir öneri: Şamil Tayyar’ın 7 Temmuz tarihli yazısını, Ertuğrul Özkök isimli zevatın 6 Temmuz tarihli yazısını, Abdurrahman Dilipak’ın 7 Temmuz tarihli yazısını mutlaka okumanızı istirham ederim. Olayları tahlil mevzuunda fikir verebilir babında. Sevmeseniz de, beğenmeseniz de, can düşmanı görseniz de. Yüce Önderimiz Peygamberimiz bile ‘’düşmanın silahı ile silahlan’’ demiyor mu? Öyleyse düşmanının fikirlerini de öğren. Doğruysa al, yanlışsa at. En azından üzerinde düşün.  Aziz halifemiz Ali efendimiz demiyor mu ‘’bilgiyi al geldiği yere bakma’’ diye? Hiç olmazsa dostu düşmanı görürsün kimmiş! Ki ‘’küp içindekini sızdırmaz mı?’’ ve ‘’kişi dilinin altında gizli değil mi?’’ Yani kim olursa olsun okuduğunuz için asla kaybetmezsiniz bilakis kazançlı çıkarsınız.

 

 

2.Türkiye sermayesiyle beslenipte yüce dini yasaklamaya tevessül eden, dini yabancı bir kültür olarak addeden agnostik Kıbrıs sakinlerine gereken cevap verilmelidir. Öyle beleşten Türkiye parasıyla yaşayıp ta Türk Milletinin kadim kaynaklarına karşı saldırmanın ne olduğu hatırlatılmalıdır kendilerine. Kıbrıs kimsenin oyuncağı değildir ve olamazda. Kimsenin Kıbrıs’ın ruhunu çalmaya gücü yetmez ve yetmeyecektir İnşaallah. Kıbrıs bizimdir ve bizim kalacak. Her şeyiyle. Kimliğiyle, kültürüyle.

 

 

3.Doğu Türkistan ile ilgili çalışmalar var mıdır ve ne haldedir? Hızlandırılmalıdır ve daha fazla acılar yaşatılmamalıdır soydaşlarımıza. Doğu Türkistansız bir Türk politikası düşünülemez. Soysuz Çin’in zulümlerine nihayet verecek yaptırımlar acilen yerine getirilmelidir. Artık ülke olarak sesimizi çıkarma zamanıdır. Alçak Siyoniste, soysuz Çin’e, kahpe Moskof’a hadlerini bildirme ve kesin uyarı verme zamanıdır. Artık büyük birliğe doğru adım atılmalıdır. Büyük Türk İslam İmparatorluğunun temel taşlarının döşenmesi zamanıdır zaman, ağırdan ağıra. Kadim mührü tekrar vurma zamanıdır. Ölmüş dünyayı tekrar diriltme zamanıdır. Nizamsız âleme nizam verme zamanıdır.

 

 

4.Şu inançların siyasete alet edilmesi gibi absürt söylemleri de anlamıyorum. Bu nasıl olur ve nasıl anlaşılır inanın hala çözemedim. Ya kardeşim, bir defa, hayat siyaset, siyasette hayattır. Ayırmak kabil-i mümkün değildir. Şöyle ki; şimdi adam vekil oldum diye namaz kılmayacak mı? Oruç tutmayacak mı? Ve bu dine muhalif biri için siyaset değil midir bir nevi? Yine adam vekil oldum diye kendi yaşam tarzına uygun davranmayacak mı? İçki meftunu biri hemen dakikasında içkisini mi bırakacak? Yo hiçte bırakmayacak. Ve bu karşıt biri için siyaset değil midir? Dürüst olalım dostlar değil mi? Hayatta attığımız adım bile siyasettir bir yerde. Bu söylemler bir aldatmacadan başka bir şey değildir yemin ediyorum. Yok bunu söyleyen cidden inanarak söylüyorsa o da tam cahildir. Ki yüce Allah ta yeryüzünün en güzel kitabında demiyor mu: ‘’biz onlara yeryüzünde iktidarı verirsek, namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar, adaletle hükmederler ve kesin olarak ahirete iman ederler’’ diye. Bu nedir Allah aşkına? Kendimizi kandırmayalım beyler!

 

 

5. Şu bazı sefilleri de adam yerine koyuyorlar ya çıldırıyorum inanın dostlarım. Neymiş adam gündemi belirliyormuş. Neymiş en büyük yazılı paçavranın başındaymış falan fıstık. Neymiş büyük adammış. Ulan onun büyüklüğü sizin kendinizi küçük görmekliğinizin sonucudur aptallar. Siz onu büyütürseniz büyükmüş gibi görürüsünüz. Yoksa o bir hiçtir. Ama siz onun hiç olduğunu ama bilerek büyükmüş, etkiliymiş gibi gösterildiğini ve bunun nasıl yapıldığını konuşmuyor ve anlatmıyorsunuz direk takdim edilen şekilde görüyor ve ona göre konuşuyorsunuz. Siz kompleksli birer zavallısınız. Onu dev yapıyor ve kendinizin cüce olduğunu kabul ediyorsunuz. Sizi ki de haysiyetlilik mi be? Bakıyorsun en şerefli eyleme imza atmış adam gidiyor insanlıktan nasibini almamışların kucağına oturuyor, onlara meramını anlatıyor. Yazıklar olsun size be. Kalıbınızdan utanın. Şerefli insanlara vicdan azabı çektirdiğinizden haberiniz var mı? Noluyor, fikirleri mi değişiyor belhumadalların? Sizi daha çok mu seviyorlar? Bu tiplerden utanıyorum hatta iğreniyorum yemin ediyorum. Anmayın ulan isimlerini. Uğramayın sokaklarına. Kirletmeyin temiz sayfalarınızı isimleriyle. Düşürmeyin sözlerinizin değerini. Eylemlerinizi heba etmeyin be. İnsaf. Bütün bu iğrenç ve rezil hareketleriniz yüzünden inanın Müslüman’ım diyenlere güvenim, inancım kayboluyor. Haysiyetli ve izzetli duruşunuzu bozmayınız lütfen. Ve izzeti yanlış yerlerde aramayınız. Böyle yapıyorsanız arayanlara da kızmayınız.

 

 

6.Devlerin karşısında karıncalarında şanslı (!) oldukları gibi garip bir gerçeği(!) de öğrendik ya ölsekte gam yemeyiz Allah’ın izniyle!!! Ah ahhh!!!

 

 

7.TEK YOL: MİLLİ DEVRİM. Bütün kurumlarıyla yeniden dizayn edilecek bir düzen. Yerli insanların yönetiminde, bu topraklar üzerinde, İslam ahlakı temelinde, sosyal adalet hedefinde inşa edilecek yüce bir düzen. İnsani bir düzen. Kardeşliğin ve barışın hâkim olduğu, kurucu unsurun belirleyici olduğu, bütün dindaşları ve soydaşları ilgilendiren siyasetlerin geliştirildiği bir düzen. Bütün renkleri tek çatı altında bütünleştiren ve eşitleyen bir düzen. Kitap-demir-terazi üçgeni üzerinde yükselen dengeli bir düzen. Büyük Türk İslam İmparatorluğuna gidecek yolu açacak bir düzen. Bu ülkenin başkaca da kurtuluş yolu yok, varsa da ben bilmiyorum.

 

 

 

Tarih: 03.08.2010 Okunma: 718

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Kadir Sarı

11.04.2010 - 09:15

Ne güzel demişsiniz, "Her yanımız okur-yazar hiçleri" elleriniz dert görmesin. Şiir bütünüyle harika. Hürmetlerimle...

Ayşegül Bağlar

12.04.2010 - 14:13

Dert yazmış yaradan,böyle mısralar dökülsün diye...kutlarım

Kadir Sarı

11.04.2010 - 09:15

Ne güzel demişsiniz, "Her yanımız okur-yazar hiçleri" elleriniz dert görmesin. Şiir bütünüyle harika. Hürmetlerimle...

Ayşegül Bağlar

12.04.2010 - 14:13

Dert yazmış yaradan,böyle mısralar dökülsün diye...kutlarım