İNSAN-DÜNYA-SİYASET-DÜZEN...

Özgür DENİZ - 05.08.2010

 

‘’Vel-asr innel insane lefi husr. İllellezine amenü ve amilüs salihatü ve teve savbül hakkı ve teve savbüs sabr’’

 

İnsan üzerinde çok yazdık ve yazacağız ve dahi çok yazdılar ve yazacaklar. Çünkü insan tükenmez bir hazinedir. Dünyayı halkeden ve döndüren Allah ise de, dünyanın görünen öznesi insandır ve dünya insanın etrafında dönmektedir. İnsan ise çelişki üzerine yaratılmıştır. Zaten dünyada ki kaosun temel sebebi de budur. Hiçbir taraf, mutlak ve sürekli olarak, insanları kendi etrafında döndürememektedir. Bu yüzden de komplolar, suikastlar, gasplar, zulümler, baskılar, cana kastetmeler, aldatmalar, terörler vuku bulmaktadır. İnsan arzu sahibidir. Nefis sahibidir. Sonsuz istekleri vardır. Zevke ve eğlenceye meftundur. Zordan kaçar kolaya sığınır. Dünya güzelliklerle doludur. Zevkle doludur. İktidar vardır. Mülk vardır. Makam vardır. Kadın vardır. Para vardır. Yiyecek vardır. Giyecek vardır. İçecek vardır. Ne ararsan vardır. Ve bu varlar üzerinde hükümran olmak isteyenler vardır. Çünkü bu varlara en yüksek düzeyde sahip olmak isterler. Allah adaleti emreder. Ahlaklı olmayı emreder. Ama adaletle ve ahlakla hükümranlık çatışır. Öyleyse, Allah’ın kanunlarını çiğnemeden istendik yönde hareket etmek zordur. Zaten şeytan da Allah’a bu yüzden isyan etmiştir. Kimisi düpedüz isyan ederek bir savaş başlatır şeytanın yolunda. Kimisi de münafıklık yaparak savaşır. Ahlaka ve adalete iman edenler ise ortada dururlar. Çünkü Allah’ın emridir bu. İfrat ve tefritten kaçar ve vasata sığınır insan. Bilakis insan parçalanır ve dağılır ki bu vahimdir. Zaten, bu dağılıp parçalanma, insanın ezeli hatasıdır. Bütünlükten kaçıp parçalanmakla sonlanmak ve sömürünün nesnesi olmak, fıtratına ihanet etmek, sürekli sapkınlık üzerinde kalmak.

 

 

Dünya da münhasıran iki düşünce vardır. Şirk ve tevhid. Şirkin temsilcilerinin önderi şeytandır. Tevhidin temsilcilerinin önderi ise peygamberlerdir. Münhasıran iki taraf vardır. Müşrik ve Muvahhit. Müşrikler, zulümle ve gasıpla iş yaparlar. Çünkü yukarıda saydığımız varlara mutlak şekilde sahip olmak isterler. Münafıklar ise, düpedüz küfrederek ulaşamayacaklarını düşündükleri için, kendilerini ahlak ve adalet ile boyayarak iş yaparlar. Muvahhitlerde, adalet ve ahlak yolunda yürürler. Hariçteki bütün düşüncelerde, taraflarda yalandır, vallahi yalandır. Var olduğu sanılsa da yalandır. Evet, ideolojiler ve liderler vardır. Ama bunların hepsi yalandır. İdeolojiler zihinlerimize giydirilmiş deli gömlekleridirler. İdeologlar da o gömlekleri dikenlerdir. Bunlar insanların zaaflarından istifade etmektedirler. Ve insanları tanımadan dikim yapmaktadırlar. İnsanların nankör, zalim ve cahil olduklarını bildiklerinden ve kolay kolay hakikate ram olmayacaklarını düşündüklerinden ve önüne konulanın ne olduğunu sormadan yiyeceklerini ve giyeceklerini bildiklerinden sürüyle ideoloji üretirler ve insanların bir yönüne hitap ederek insanları kendilerine çekerler. Kandırdıkları insanları da diğerlerine düşman ederler. Böylece de yarattıkları düşmanlıktan iktidar üretirler ve var dediklerimize bu yolla sahip olurlar. Ama insanların üzerilerinden temin ettikleri şeylere insanları ortak etmezler.

 

 

Söyleyin bana CHP iktidarında dünya da ki varlara sahip olanlar ve zevk-ü sefa içinde yaşayanlar kimlerdir? MHP iktidarında aynı şekilde varlara sahip olanlar kimlerdir ve kimlerdir zevk-ü sefa içerisinde yaşayanlar? AKP iktidarında kimlerdir varlara sahip olanlar ve zevk-ü sefa içinde dem sürenler? CHP adalet mi getirmiştir? MHP vatan savunması mı yapmıştır? AKP ahlakı mı egemen kılmıştır? Ya da hangisi inandıkları idealler uğrunda acı çekerek yol almışlardır ve azcık ta olsa ideallerine katkı sunmuşlardır? Yemin ediyorum vicdanlı konuşursak ve Allah’ın ayetlerini baz alarak söz edersek hiçbirisi inandıkları yolda yürümemişler ve sahip olduklarına halkı ortak etmemişlerdir. Acıyı çekende, bunlara sahip olduklarını bahşedenlerde tabanlarında ki samimi insanlardır. Diğerleri de aynı şekildedir, zerre farkları yoktur bunlardan. Sadece birkaç kişi dem sürmüş, yemiş, içmiş ve kazandıklarını kaybetme korkusuyla yaşadıklarından dürüst dövüşememişlerdir. CHP kaç zamandır bu ülkeye hâkim Allah aşkına? Peki, nerede adalet? MHP aynı zaman da kaç zamandır bu ülkede siyaset etmektedir ve nerede ülke bütünlüğü? AKP kaç zamandır siyaset etmektedir ve kaç zamandır iktidardır, hani nerede ahlaklı toplum? Zaten burada da kahpe bir oyun vardır. Sanki tek adalet savunucusu CHP, tek vatan savunucusu MHP, tek ahlak savunucusu AKP dir. Hayır, asla. Bir kere Ahlak-Adalet-Vatan üçlüsü ayrılamaz şekilde bütündürler. Ama ayırmışlar ve her birini birinin tekeline vermişler ki, arka perdeden idare eden Müşriklerin hegomanyası daim olsun.

 

 

Bu düzenin nasıl işlediğini ve kimlerce işletildiğini kimse dile getirmeye yanaşmıyor. Çünkü bu düzenden yemleniyorlar. Hadi, müşriklerin açıkça Truva atı olanlarına bir şey demeyeceğim ki, onlar için normaldir de zaten yaptıkları ve yaşadıkları. Ama ya dini baz alarak yaşayanlara noluyor ki gerçekleri görmezden geliyorlar ve hakikatin sokağına uğramıyorlar? Evet, çünkü yemleniyorlar. Misal, İslamcı denilen bazı yazarlar vardır. Bunlar ne yaparlar? Nerede yaşarlar? Nasıl yaşarlar? Bunlar, bugüne kadar pek nimet tatmadıkları için ve şimdi koklamaya başladıkları için yan çizerler ve hakikati dile getirmekten korkarlar. Ve laf salataları ile iştigaldedirler. Hangi söyledikleri bir yaraya merhem olmuştur? Hangi yaptıkları taşı yerinden oynatmaya sebep olmuştur? Köşelere bakıyorum da boş, bomboş yemin ediyorum. Tabi burada hepsini kastetmiyorum. Ki ne şerefli dövüşenler var. Eğer bu dinse ve bu yapılanlar dinen caizse ben bu dine muhalifim ve asla inanmıyorum. Ama din bu olamaz, olmamalı. Dindarlar dini ticaret aracı, mülk iddihar etme aracı olarak gören dincilere karşı amansızıca savaşım vermelidirler. Nerelerin kimlere yemlik yapıldığını bilmiyor değiliz. Bu ahlaksızlıktır, adaletsizliktir ve zulümdür beyler.

 

 

Müşrikler görünürde daima galipmiş gibidirler. Ama mutlak mağlupturlar. Çünkü müşrikler insanların zaaflarına hitap ederler. Sınır tanımazlar. İnsanları ahlaksızlığa ve adaletsizliğe sevk ederler. Ama bu dünyanın fani olduğunu algılayamazlar. Ki gerçekten de fani değil midir? Sahip olduklarınız elinizde ilelebet kalmakta mıdır? Aynı kadınla aynı düzeyde daima birliktelik sağlayabilmekte misiniz? Aynı makamda sonsuz kalabilmekte misiniz? Şöhretinizi süreklileştirebilmekte misiniz? Zevkleriniz sonsuz mu? Her türlü nimetten aynı hazzı ömrün her kademesinde alabilmekte misiniz? Sahip olduğunuz mülk sizle toprağın altına girebilmekte midir? Doğduğunuz güzellikte ve dinçlikte ölmeyi başarabilmekte misiniz? İktidarınız ölümden sonra da devam etmekte midir?

 

 

Zaten insanın başına ne geliyorsa kendi ahmaklığı ve zalimliği, nankörlüğü ve cahilliği yüzünden gelmekte değil midir? Sonra da başkalarına küfreder akılsızca.  İnsanlar ideolojilerin sürüleri ve kişilerin tapıcıları oldukları müddetçe yanılmaya ve aldanmaya mahkûmdurlar. Ve ezilmeye, itilmeye, rezilce yaşamaya. Dolayısıyla hakikatin köleleri olmaya eyvallah çekeceksiniz ve yegâne yüce önderin talimatlarını dinleyeceksiniz. Müşriklerin safında değil muvahhitlerin safında yer alacaksınız. Hayata, Kur’an evinin, Sure odalarının, Ayet pencerelerinden bakmayı başaracaksınız ve asla yanılmayacaksınız ve olanlar karşısında şok olmayacaksınız.

 

 

Söyleyin bana, Allah sizi, Fetullah’ın, Erbakan’ın, Kılıçdaroğlu’nun, Tayip’in, Bahçeli’nin, Generallerin ve benzerlerinin peşlerine takılasınız diye mi yarattı? Allah sizi gönderdiği yegâne yüce önderin izini takip edesiniz diye yarattı ve bunu açıkça da söyledi, emretti. Siz bunlar için yaşamıyorsunuz, kesinlikle halkınız için yaşıyorsunuz. Sizler, CHP, AKP, MHP, ORDU ve benzerleri için doğmadınız, kesinlikle ülkeniz için doğdunuz. O zaman her halükarda insanlık çizgisinin üzerinde yürüyünüz ve asla sapmayınız. Halkınızın yanında ülkeniz için savaşınız. İhanet edenin karşısında insanca durunuz. Hakikatin gücüyle, yüce sözü, kirli suratlara bir ok gibi fırlatınız. Şayet bunlardan birinin peşine takılmışsanız da asla bunları hakikate göre değerlendirmekten imtina etmeyin. Yanlışlarını, yalanlarını yüzlerine vurmaktan korkmayın. İşte o zaman yaşam bize gülümseyecek ve zevkler bir buse verecek.

 

 

Peygamberler derler ki; ‘’Biz, sizi yeryüzünün darlığından gökyüzünün genişliğine, hükümdarlara kulluktan Allah’a kulluğa ve diğer dinlerin zulmünden İslam’ın adaletine davet etmek için geldik.’’ Ali Şeriati, İslam ve Sınıfsal Yapı, sh.74

Tarih: 05.08.2010 Okunma: 644

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Kadir Sarı

17.04.2010 - 08:44

Ne güzel vasfetmişsiniz. Hepimizin suratında birer maske. Elinize sağlık. Saygıyla.

Kadir Sarı

17.04.2010 - 08:44

Ne güzel vasfetmişsiniz. Hepimizin suratında birer maske. Elinize sağlık. Saygıyla.