Her ne olursa, milletin kararı
başımızın üstündedir.
Başkalarının
yüzde 7’ler, 8’ler düzeyinde oy aldığı bir seçimde % 34 oy almak hakikaten çok
büyük bir başarıydı. Yıl, 2002’ydi.
AKP,
o gün bugündür “rakipsiz” ve dahi
alternatifsiz(di)!
İktidara
geldiğinden beri düzenli anketler yaptırıyor ve bütün anketlerde daima “açık ara” önde gözüküyordu.
Dolayısıyla, kömür makarna dağıtımı dışında -ki bu da “sadaka kültürü”nün bir gereği- hemen hiç popüler vaatte bulunmadı.
Öyleyken
2004 yerel seçimlerinde % 42’yle, 2007 genel seçimlerinde % 47’yle ve 2009
yerel seçimlerinde % 39’la birinci parti oldu.
Tam
7 sene “rakipsiz” ve “alternatifsiz”
“tek” partiydi.
Şimdi,
seçimden daha önemli bir referanduma giderken durum nedir?
Daha
önceki seçimlere yaklaşırken neredeyse her gün açıklanan anketler niçin bu
halkoylaması öncesinde açıklanmıyor?
Ters
giden bir şey mi var?
Artık AKP birinci parti değil mi?
* * *
Emareler
onu gösteriyor…
Hangi emareler?
Birincisi; eğer AKP şampiyon parti hüviyetini koruyor olsaydı
bugünlerde ardı ardına anketler yayınlanır ve milletin gözüne gözüne sokulurdu.
Ama
ortada anket yok…
Neden
acaba?
Artık,
AKP’yi açık ara gösterebilecek veriler bulunmadığından olmasın!
Eğer
anketlerde azıcık bir “evet”
üstünlüğü bile olsaydı; onu yandaş “araştırma
şirketleri” 10–15 puan öndeyiz diye piyasaya sürerlerdi.
* * *
AKP’nin
şampiyonluğu kaybettiğine dair ikinci
emare; iktidar olduğundan beri seçimlerde kitlelere vaatte bulunmadığı
halde şu referandum öncesinde vaatler yağdırmaya başlamış olması. Sadece Salı
günü 3 vaatte birden bulundu.
Buna
göre;
Memurlar bankalardan, daha önce %
70’ini aldıkları maaş promosyonunun tamamını alacaklar…
Yargı mensuplarına, yıllardır biriken
ve hazineye devredilmesi planlanan “keşif ücretleri” ödenecek…
Ve kadın çalışanlar, vaktinden 4 yıl
önce emekliliği hak edebilecekler…
Düşünün;
sadece 1 günde bu kadar vaat geliyorsa, referanduma kadar, kalan 30 gün içinde
kim bilir başka hangi vaatlere tanık olacağız? Çünkü Erdoğan, önceki seçimlerde
şampiyonluğundan emindi ve kitlelere hiçbir vaatte bulunmaya tenezzül etmiyordu. Şimdi o kadar emin değil ve
kitlelere şirin görünmek zorunda!
* * *
Yazıyı
burada noktalayacaktık ki; karşımıza üçüncü
emare çıktı.
Hürriyet yazarı Ayşe
Arman, yurt dışında yaşadığı için, birkaç gün evvel Türkiye’ye girerken
oyunu kullanmış.
Biz
Ayşe Arman’ın “özgürlükçü”, “demokrat”,
“entel”, “darbelere karşı”, dolayısıyla “AKP’ye yakın” bir yazar olduğunu zannediyor, referandumdaki doğal
istikametinin “evet” olacağını
düşünüyorduk.
Ayşe
Arman, Çarşamba günkü yazısında “HAYIR” oyu
verdiğini açıklamış.
İnce
dikkat gerek, Arman, gelecek zaman
kipi kullanmıyor. Oyunu vermiş. Yani önümüzdeki sürede artık değişme ihtimali
yok.
Ayşe Arman’ın bile “Hayır” oyu
kullanmış olması “Evet”çilerin işinin
gayet zor olduğunu göstermiyor mu?