Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Her ne olursa, milletin kararı
başımızın üstündedir.
Bize
öyle geliyor ki; referandumun kaderini meydanlardaki, ekranlardaki,
manşetlerdeki “gerginlik” veya “yumuşama” belirleyecek.
Gerginlik
kime, sükûnet kime yarar?
Muhalif
sesleri bastırma, “hayır”
kampanyalarını engelleme, sert tartışmalar; kısaca mevcut gerginlik, iktidarı
güçlendireceği zannının aksine yıpratır.
Neden?
İki
sebepten:
1. İktidar; bu Anayasa değişiklikleri için ne diyor?
Özgürlük, barış, kardeşlik, daha fazla
demokrasi getiriyoruz!
Peki,
sen daha kampanya safhasında bunları tırpanlamışsan, değişikliklerin “güzel şeyler” olduğuna kitleleri nasıl
inandırabilirsin? İnsanlar, “arkadaş
elinde yetkiler ‘daha kısıtlıyken’ bu kadar zulüm yapıyorsan, bir de istediğin
yetkileri alınca halimiz nice olur” diye sormazlar mı? Bu da “hayır” diyenleri güçlendirmez mi?
2. Her türlü engelleme, bastırma, haksızlık ve eşitsizlik, devlet imkânlarını
kullanma muhalefetin “mağdur”
olmasına yol açar. “Mağdur” ve “mazlum”
olana Türk milletinin nasıl baktığı, yüreğinin mağdurdan yana nasıl aktığı
tecrübelerle sabit…
Dolayısıyla
gerginliğin sürmesi veya tırmanması durumunda “hayır”ın çantada keklik olduğunu söylemek abartılı olmaz.
* * *
Yok,
eğer bir mucize olur da gerginlik biter, yerini sükûnete, yumuşamaya bırakırsa
işte o zaman “evet” oyları akıl
almaz bir biçimde yükselebilir.
Peki, böyle bir “mucize” olabilir mi?
Olabilir!
“Mucize” ötesi şeyler dahi olabilir!
Yumuşamaya
dair dün iki “mucize” birden
yaşadık…
İlki; StarGazete’de yazan ve Başbakan’ın en yakınındaki danışmanı
olduğu söylenen Mehmet Metiner’in,
12.08.2010 tarihli yazısının başlığı “Balbay’ın
suçu ne?”
İkincisi; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın gündeme bomba gibi düşen açıklamaları... Arınç, NTV'de katıldığı bir programda
Ergenekon davasından tutuklu bulunan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’la ilgili
olarak; "Ben bugüne dek bu davaya ait sorulara 'Hukukçuların
işidir. Hala tutuklu olduklarına göre delil durumu bunu gerektiriyordur’ diye
yanıt veriyordum. Ancak son
gelişmelerden sonra itirazlarına feryatlarına hak veriyorum.” dedi.
Şimdi,
bunlar mucizevî açıklamalar değil de ne?
Peki,
bu açıklamalar ortamı yumuşatır mı?
Hem de nasıl!
Biz
bu açıklamaların arkasının geleceğini tahmin ediyoruz. Hatta kuvvetle
muhtemeldir ki; AKP referandum
kampanyasında bir taktik değişikliğe giderek sakin ve yumuşak bir üslup takınacaktır.
Hatta
ve hatta bu üslup çerçevesinde, yerel
mülkî amirlerden “hayır” kampanyası yapanlar için de kolaylıklar sağlanmasını,
hiçbir siyasî çalışmanın engellenmemesini isteyebilir.
İşte
o zaman, söz konusu Anayasa değişikliklerinin hakikaten özgürlüklere, hakkaniyete,
demokrasiye kapı açtığı iddiası inandırıcı olabilir.
AKP
bunu yapma becerisi gösterebilirse, hele Arınç ve Metiner’in duyduğu feryadı
Silivri’deki hâkimler de duyar ve Balbay,
Özkan, Haberal gibi tutuklular tahliye ediliverirse…
Bir
de üstüne Diyarbakır’da, KCK
operasyonlarında tutuklananlardan önde gelenler salıverilirse…
Bu
iktidarın özgürlükçü, demokrat, hakkaniyetli bir iktidar olduğuna kim inanmaz?
Kim güvenmez de, getirdiği
değişikliklere “evet” demez?
* * *
Özün özü: Gerginlik sürerse “HAYIR”, yumuşama hâkim olursa “EVET”
ihtimali ağır basar.